Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:


Bütün Yazıları


Kuzukulağı ve cildinize göre bakım

Lahananın bilinmeyen faydaları

Limonun faydaları

Makarna ile kilo verin

Maydanozun faydaları

Melissa çayı iç rahat uyu

Meme kanserini lif ve posayla önleyin

Meyve ne zaman yenir

Meyve ve sebze suyu

Mısırın faydaları ve renkli lens

Mısırın püskülü ve yaban çileği

Mide gazlarından bitkilerle kurtulun

Mide kanseri ve saçlarda dökülme

Mide şişkinliği ve bulantı

Mide ve bağırsak gazının ilacı Tarçın

Muşmula ve Selülitler

Mutfağımızdaki doktor Kekik

Mutluluk veren besinler

Nanenin faydaları

Nar, bol salata ve maskeli güzellik


1 2 3 4 5 6 7 8 9

 
Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için

Antioksidanlar ve göz alerjisi

Aldığmız besin maddeleri, hücrelerimizde oksijenle birlikte yakılarak enerjiye dönüşür. Ancak bu yanma işlemi sırasında “oksidan” adı verilen moleküller ortaya çıkar. Oksidanlar, vücudumuzda olumsuz gelişmelere yol açan zehirli maddelerdir. Başta kanser, kalp-damar rahatsızlıkları, eklem romatizması ve alzheimer olmak üzere vücutta çeşitli hastalıkların oluşmasına, yapısal bozukluklara ve yaşlanmaya sebep olur. Bu oksidanlarla savaşıp onları etkisiz hale getiren ve toplayıp vücuttan dışarı atılmasını sağlayan kimyasal maddelere de “antioksidan” adı veriliyor.


Hangi besinlerde var?

“Savaş beşlisi” adı verilen; A, C ve E vitaminleri ile, çinko (ZN) ve selenyum (SE) mineralleri en güçlü antioksidanlardır.

A vitamini kaynakları; karaciğer, böbrek, yumurta, süt, tereyağı, balık, havuç, kırmızı, sarı, turuncu renkli sebze ve meyveler.

C vitamini kaynakları; yeşil biber, narenciye, kırmızı meyve ve sebzeler, patates.

E vitamini kaynakları; tohumlar ve tohum yağları, yeşil sebzeler, sebze yağları, hurma, marul, sığır eti, tereyağı, ceviz, yer fıstığı, yumurta sarısı, balık, kasaplık hayvanların iç organları.

Çinko kaynakları; istiridye, buğday ürünleri, susam ve ayçiçeği çekirdekleri, badem.

Selenyum kaynakları; deniz ürünleri, mantar, susam.

Ayrıca flavonoidler de en güçlü antioksidanlar arasındadır. Bir çok meyve ve sebzede yüksek oranlarda bulunan sarı-beyaz pigmentlerdir. Bitkilerin çoğunda bulunan bu antioksidan, yine antioksidan olan C ve E vitamininden çok daha fazla miktarlarda bulunduğu için özellikle meyve ve sebze ağırlıklı bir diyet ile vücuda fazla miktarlarda alınabilir. Elma, çilek, üzüm gibi meyveler, çikolata ve özellikle çay, belli oranlarda flavonoid ihtiva eder.


Meme kanserinin sonu geliyor mu?
Kadınların korkulu rüyası olan meme kanserinin sonu geliyor mu? İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden bilim adamları, meme kanserine yol açan 4 yeni geni daha tespit ettiklerini, böylece meme kanserini yenmenin biraz daha mümkün hale geleceğini açıkladı.

Bilim adamlarının 4 yeni geni daha tanımladıkları, bunlardan ikisinin aynı anda değişime uğraması halinde kadınların meme kanserine yakalanma ihtimalinin yüzde 60 oranında arttığı bildirildi. Böylece basit bir kan tahliliyle kadınların hangi risk grubu ve kategoriye girdiklerini öğrenme şanslarının ortaya çıkacağını belirten bilim adamları, yakın akrabaları arasında kanser hastası bulunan kişilerin hastalığa neden diğerlerine oranla iki kat daha yatkın olduklarının da anlaşılabileceğini soyledi.


Teşhiste büyük kolaylık
Bilim adamlarına göre, bu teknik sayesinde diğer kanser türlerini anlamak da daha kolaylaşacak. Bilim adamlarının, meme kanserine yol açan genleri tespit ettikleri araştırma için 800 kişinin gen haritaları üzerinde çalıştıkları ve meme kanseri hastalarda var olan 11 bin DNA blokunu tanımladıkları belirtildi. Daha sonra bu DNA gruplarını 8 bin kadında daha inceleyen bilim adamlarının, araştırmada daha sonra 40 bin kadın üzerinde çalışılarak, meme kanseri hastalarda 4 ortak geni belirledikleri kaydedildi.

Tespit edilen FGFR2, TNRC9, MAP3K1 ve LSP1 genlerinden ilk ikisinin tek başlarına kadınların yüzde 20’sinde meme kanseri riskini artırdıkları, bu genlerin aynı anda bir kadında olması halinde riskin yüzde 40 ile 60 arasında arttığı bildirildi. Diğer iki genin tek başlarına bir kadında olması halinde de riskin yüzde 10 oranında artacağı belirtildi.


Gözünüzü alerjiden koruyun
Bugünlerde birçok kişinin başına dert olan polenlerin, gözlerde de alerjik reaksiyonlara sebep olduğu belirtildi. Çevreyle direkt temas eden bir organ olması sebebiyle gözün alerjik hastalıklara daha yatkın olduğunu ifade eden Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Öztürk, alerjik göz hastalıklarının toplumda sık görüldüğünü ve insanların yaklaşık yüzde 15’ini olumsuz etkilediğini söyledi.

Gözde yanma, batma, kaşıntı, çapaklanma, kızarıklık, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve görme bozukluğu gibi belirtilerle ortaya çıkan göz alerjilerinde, ayrıca göz kapaklarında şişlik ve gözün beyaz tabakasında kabarıklıklar ve kızarıklıklar oluşur. Bu şikayetlere genellikle burundaki alerjiler ve burun akıntıları da eklenir.

Göz alerjisi sık karşılaşılan bir rahatsızlıktır. Özellikle çocuklarda ve kırsal kesimlerde yaşayan insanlarda sıklıkla görülür. Tedavi edilmesi şarttır. Aksi takdirde rahatsızlıklar şiddetlenebilir.


Neler yapılmalı?
Göz alerjisi gözün herhangi bir maddeye karşı verdiği tepkidir. Çiçek tozu, kimyasal ilaçlar, farklı kokular, çimen, ağaç, yabani otlar, ev-büro tozları, evcil hayvanlar, kullanılan ilaçlar bu tür tepkilere sebep olabilir. Ayrıca fazla bilgisayar kullanma, televizyon seyretme ya da dikkat gerektiren işlerde çalışma da gözün kurumasına neden olarak, alerjik problemler karşısında gözün hassasiyetini artıran nedenler arasında önemli yer tutar.

Bu sebeple gözlerimizi alerjik reaksiyonlardan korumak veya daha az etkilenmesini sağlamak için şunlara dikkat etmeliyiz:

* Bahar ve yaz aylarında özellikle güneş gözlüğü kullanın. Güneş gözlüğü, göze toz kaçmasını önleyebileceği gibi güneşin zararlı etkilerinden de korur. Şiddetli bir alerjik durumunuz varsa kenarları yüze doğru kapanan gözlükleri tercih edin.

* Gözünüzü elinizle kaşıyıp, ovuşturmayın. Göze el temasından mümkün olduğunca uzak durun.

* Yatak odanızda toz çekmeyen kumaşlardan yapılmış, sık yıkamaya müsait yatak örtüleri ve nevresimler kullanmayı tercih edin. Evde toz alırken ıslak bez kullanın.

* Eğer hayvanlara karşı da alerjiniz varsa evde mümkünse hayvan beslenmekten uzak durun. Besliyorsanız sık banyo yaptırın ve evinizi de mutlaka günde bir kez süpürün.

* Ellerinizi ve yüzünüzü su ile sık sık yıkayınız.


Güneş gözlüğü aksesuar değil
Uzmanlar, güneş gözlüğünün göz sağlığı için gerekli bir araç olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Kliniği’nden Doç. Dr. Hakkı Birinci, güneş ışığına doğrudan bakmanın görme tabakasına ciddi boyutlarda zarar verdiğine işaret ederek “Güneş gözlüğü aksesuar olmaktan çok, göz sağlığı için gerekli bir araç olarak kabul edilmeli ve sağlık malzemesi olarak kullanılmalıdır.

Güneş gözlüğü, sadece gözü fazla ışıktan korumak için değil, zararlı ultraviyole ışınlarını önlemek için de kullanılmalıdır” diyor. Doç. Dr. Birinci, ultraviyole ışınlarına karşı koruma filtresi olmayan güneş gözlüklerinin, özellikle yaz aylarında gözler için büyük tehlike oluşturduğunu, işportadan alınan güneş gözlüklerinin yarardan çok zarar verdiğini de hatırlatıyor.


Alerji belirtileri

- Fazla gözyaşı salgılanması

- Gözde sık çapaklanma

- Şişlik oluşması

- Belirgin bir kızarıklık

- Şiddetli kaşıntı

- Gözlerde kanlanma


Dikkat!
Fazla tuz mide kanseri yapıyor

ABD’deki Maryland Üniversitesi’nde yapılan araştırmada aşırı tuz kullanımının ülser oluşumunu tetiklediği tespit edildi. Araştırmada, midede ülsere sebep olduğu bilinen “helicobacter pylori” adlı bakterinin fazla tuzlu ortamlarda çoğaldığı tespit edildi. Araştırmada ayrıca, “helicobacter pylori” mikrobunun bu şekilde çoğalmasının mide kanseri riskini de önemli ölçüde artırdığı ortaya çıktı. Uzmanlar, ülser hastalarının tuzlu gıdalardan uzak durmaları uyarısında bulundu. (29 Mayıs 2007)
 

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.