Sual: İngiliz Casusunun İtirafları kitabında neler var?
CEVAP
Bu kitap, 3 kısımdan meydana gelmiştir:
Birinci kısımda, İslamiyet’i bozmak, yok etmek için yapılan planlar ve vehhabiliğin kuruluşu anlatılmaktadır.
İkinci kısımda, müslümanlara yapılan, akla, hayale gelmeyen işkenceler ve Osmanlı devletini yıkmak için yapılan planlar bildirilmektedir.
Üçüncü kısım, Yusuf Nebhani hazretlerinin Hulasat-ül-kelam kitabından tercüme olup, hak dinin İslamiyet olduğunu ispat etmektedir.
İngiliz casusu Hempher, 18. asırda, kendisine devleti tarafından verilen kitapta, Müslümanların kuvvetli noktalarını tahrip etmek için, nelerin tavsiye edildiğini bildirmiştir. Bunlar, özetle şöyledir:
1- Müslümanların arasında, ırkçılığı körüklemeliyiz.
2- Peygamberin, İslam’dan kastının mutlak din olduğunu, hoşgörüye dayandığını, bu dinin Yahudilik ve Hıristiyanlık da olabileceğini, sadece İslam dininin olmadığı inancını aşılamalıyız.
3- Kilise yapmanın mahzuru olmadığını, Peygamber ve Halifeleri kiliseleri yıkmadığını, bilakis onlara hürmet gösterdiğini söylemeliyiz.
4- (Allah'ın ibadete ihtiyacı yok) diyerek Müslümanları, ibadetten soğutmaya çalışmalıyız.
5- Müslümanlığa bid’atler sokup, İslamı gericilik ve terör dini gibi göstermeliyiz.
6- Çocukları ailelerinden uzaklaştırmaya çalışmalı, böylece dini terbiyelerinden mahrum bırakmalıyız. Onları, biz gereği gibi eğitmeliyiz.
7- Örtü, İslami bir emir değil, sonradan çıkmış bir adettir diyerek, kadının örtüsünü açmaya çalışmalıyız. Müslümanlığı yok etmek için, bu iş çok tesirlidir. Önce, bu işi gayrimüslim kadınlara yaptırmalıyız. Sonra, müslüman kadınlar, kendiliğinden bozulup, gayrimüslimlere benzeyecektir.
8- Türbelerin bid’at olduğunu, bunun için hepsinin yıkılması gerektiğini söylemeliyiz.
9- Dinde zorlama yoktur. Hıristiyanlar da, Yahudiler de kendi dinlerini yayabilir, kimse kimseyi dine girmeye zorlayamaz diyerek dinin emirlerin anlatılmasına mani olmaya çalışmalıyız.
10- Müslümanları Kur’an hakkında şüpheye düşürmeliyiz. Bu maksatla içinde noksanlık ve fazlalık bulunan tahrif edilmiş Kur’an mealleri hazırlayıp, (Kur’an bozulmuş. Birbirini tutmuyor. Birinde bulunan ayet diğerinde bulunmuyor) demeliyiz. Yahudi, Hıristiyan ve diğer gayrimüslimleri tahkir eden ve emr-i maruf ve nehy-i münkeri emreden ayetleri çıkarmalıyız. Kur’anı diğer dillere çevirip, Arap ülkeleri dışında Arapça okunmasına mani olmalıyız ve yine Arap ülkeleri dışında ezan, namaz, hutbe ve duaların Arapça yapılmasını önlemeliyiz. Herkesin, Kur’anı kolay anlaması için, kendi diliyle okumalıdır fikrini yaymaya çalışmalıyız.
Sual: Hindistan'da İngilizlerin Müslümanları katlettiği, mallarını yağmaladığı, kıymetli eşyaları İngiltere'ye götürdükleri doğru mudur?
CEVAP
Bu konuda, Hindistan âlimlerinden Fadl-ı Hak, Es-sevret-ül-Hindiyye ve Mevlana gulâm Mihr Alî'nin buna yaptığı El-yevâkît-ül-mihriyye haşiyesinde diyorlar ki:
“İngilizler, ilk olarak, miladi 1600 senesinde, Hindistan'da Kalküte şehrinde, ticarethaneler açmak için Ekber Şâh'tan izin aldılar. Şâh-ı Âlem zamanında Kalküte'de arazi satın aldılar. Bunları muhafaza için asker getirdiler. Miladi 1714'te Sultan Ferruh Sîr Şâhı tedavi ettikleri için, bütün Hindistan'da, bu hak kendilerine verildi. Şâh-ı Âlem-i sânî zamanında Delhî'ye girerek, idareye hâkim oldular. Zulme başladılar. Hindistan'daki Vehhabiler, miladi 1858'de, Sünni, Hanefi ve sofi olan Sultan İkinci Bahadır Şâh'a, bidat ehli, hattâ kâfir dediler!.. Bunların ve Hindu kâfirlerinin ve hain vezir Ahsenullah hanın yardımı ile, İngiliz askeri Delhi şehrine girdi. Evleri, dükkânları basıp, malları, paraları yağma ettiler. Kadınları, çocukları dahi kılınçtan geçirdiler. İçecek su bile bulunmaz oldu.
Hümâyûn şâhın türbesine sığınmış olan çok yaşlı şâhı, çoluk çocukları ile, elleri bağlı olarak, kale tarafına götürdüler. Patrik Hudson, yolda şâhın üç oğlunu soydurup, don ve gömlekle bırakıp, göğüslerine kurşun sıkarak şehid etti. Kanlarından içti. Cesetlerini kale kapısına astırdı. Bir gün sonra, başlarını İngiliz kumandanı Hanri Bernard'a götürdü. Sonra, başları suda kaynatıp, Şâh'a ve hanımına çorba olarak götürdü. Çok aç olduklarından, hemen ağızlarına koydular. Fakat çiğneyemediler, yutamadılar. Ne eti olduğunu bilmedikleri hâlde, çıkarıp toprağa bıraktılar. Hain papaz Hudson;
-Niçin yemediniz? Çok güzel çorbadır. Oğullarınızın etinden yaptırdım, dedi.
Sonra Sultân'ı, hanımını ve diğer yakınlarını Rangon şehrine götürüp habsettiler. Sultân zindanda vefat etti.
Delhi'de üç bin Müslümanı kurşunlayarak, yirmi yedi bin kişiyi de keserek şehid ettiler. Ancak, gece kaçanlar kurtulabildi.
Hıristiyanlar, diğer şehirlerde ve köylerde de sayısız Müslümanları öldürdüler. Tarihî sanat eserlerini yaktılar. Eşi bulunmayan, kıymet biçilemeyen zinet eşyalarını gemilere doldurup Londra'ya götürdüler.”
Sual: İslamiyeti ortadan kaldırmak için İngilizlerin izlediği yol ne idi?
CEVAP
Bir İngiliz casusu olan Hempher, hatıratında diyor ki:
“Londra'daki Müstemlekeler Nezareti, Müslümanların kuvvetli noktalarını tahrip etmek için şu tavsiyelerde bulundu:
1- Müslümanların arasında, ırkçılık, milliyetçilik taassubunu körükleyecek ve onların dikkatlerini, İslamiyetten evvelki kahramanlıklarına çekeceksiniz. Mısır'da Firavunluğu, İran'da Mecusiliği, Irak'ta Babilliliği, Osmanlılarda Attila ve Cengiz zamanını ihya edeceksiniz.
2- Şu dört şeyi, gizli ve aşikâr yaymak lazımdır: İçki, kumar, zina ve domuz eti ve spor kulüplerinin birbirleri ile kavgaları. Bu işi yapmak için, İslam memleketlerinde yaşayan Hıristiyan, Yahudi, Mecusi ve diğer gayr-i müslimlerden azami derecede istifade etmek ve bu iş için çalışanlara Müstemlekeler Nezaretinin bütçesinden bol maaş bağlamak lazımdır. Bunun için, siyasi fırkaların ve spor kulüplerinin çoğalmasını sağlayacağız. Partileri ve kulüpleri birbirlerine düşman yapacağız. Birbirleri ile uğraşacaklar, din kitabı okumaya, dinlerini öğrenmeye vakit bulamayacaklardır. Avladığımız kimselere günlük gazete, dergi çıkartacağız. Gazetelerini, dergilerini, bol para ile, menfaatler ile besleyeceğiz. Satın aldığımız kimseleri, 'kurtarıcı', 'kahraman' gibi isimlerle medhettireceğiz. İslam dinini ve ahkam-ı islamiyeye bağlı olan idarecileri kötületeceğiz. Din terbiyesinin kaynağı olan aile yuvalarını yok edeceğiz. Bunun için, spor, güreş ismi altında, avret mahalleri, edeb yerleri açık kız ve oğlan resimleri neşrederek, gençleri fuhşa, livataya, cinsî sapıklığa sürükleyeceğiz. İslam ahlakını bozunca, İslamiyeti yok etmek kolay olur.
Çok cami yapacağız. Fakat, camilerde, hocaları değil, misyonerleri ve mezhepsizleri konuşturacağız. 'İslam müziği' ismi altında, çalgıları, şarkıları, radyoları camilere sokacağız. Camileri birer tuzak olarak kullanacağız. Camilere giden ve kadınları örtünen devlet memurlarını ve subayları, casuslarımız tesbit edecek, bunlar, vazifelerinden uzaklaştırılacaklardır. Ahkam-ı islamiyeye uyan gençler, üniversitelere alınmayacak, girmiş olanların diploma almaları engellenecektir. Sekreter, bu bilgileri gizli tutmamız için bize sıkı tembihte bulundu.”