Sual: Her işte, her zaman çoğunluğa uymak gerekir mi?
CEVAP
Kimisi, (Çok kimse, bir dine inanmadığı için ben de inanmıyorum) diyor. Kimisi de, (Çok kimse namaz kılmadığı için ben de kılmıyorum, hemen herkes açık gezdiği için ben de açık geziyorum) diyor. Genel olarak çoğunluk örnek gösteriliyor. (Herkes böyle yapıyor, ben de yapsam ne çıkar?) deniyor. İyilik, doğruluk, güzellik, hak gibi hususlar, her zaman çoğunluğun bulunduğu yerde olmaz. Mesela Çin’in, Japonya’nın nüfusu çoktur. Dinleri Budizm’dir. İnsanların çoğu Budist diye, Budizm’in doğru olduğu söylenemez. Dünyada Müslüman olmayanlar, Müslümanlardan daha fazladır. Buradan Müslümanlığın hak din olmadığı söylenemez. Allahü teâlâ, insanların çoğuna uyanın sapıtacağını bildiriyor. (Enam 116)
Kur’an-ı kerimde bir çok hususta çoğunluğun, insanların çoğu veya onların çoğu ifadesi kullanılarak yanlış yolda olduğu bildiriliyor. Birkaç misal:
Doğru olan dinin Müslümanlık olduğunu çoğu bilmez. (Rum 30, Yusuf 40)
Allah’ın mucize yaratabileceğini çoğu bilmez. (Enam 37)
Rızkı Allah’ın verdiğini çoğu bilmez. (Sebe 36)
İnsanların çoğu kâfirdir. (Nahl 83)
Çoğu fasıktır. (Maide 49, 81, Tevbe 8, Hadid 16, 27)
Çoğu müşriktir. (Rum 42)
Çoğu inanmaz, iman etmez. (Bekara 100, Hud 17, Rad 1)
Çoğu inkârcıdır. (İsra 89)
Çoğu gafildir. (Yunus 92)
Kâfirlerin çoğu akletmez, kafası çalışmaz. (Maide 103)
Ölüleri Allah’ın dirilteceğini çoğu bilmez. (Nahl 38)
Kıyametin geleceğine çoğu inanmaz. (Mümin 59)
Azlar kıymetli mi?
Genelde kıymetli şeyler azdır. Mesela verilen nimetlere şükretmek çok iyidir, fakat şükreden azdır. (Sebe 13, Araf 10, Müminun 78, Secde 9, Mülk 23, Bekara 243, Yunus 60, Yusuf 38, Mümin 61, Neml 73) [Şükür, İslamiyet’e uymak demektir. (Mektubat-ı Rabbani)]
Nuh aleyhisselama inanıp gemisine binenler çok azdı. (Hud 40)
Salihler, geceleri az uyur. (Zariyat 17)
Az gülmek iyidir. (Tevbe 82)
İman edip iyi işler yapan, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç, insanlar zarardadır. Böyle kimseler ise azdır. (Asr, Sad 24)
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İyilik çoktur; yapan azdır.) [Hatib]
(Susmak, hikmettir; susan azdır.) [Deylemi]
(Malını hayra harcayıp kurtulacak olan zenginler azdır.) [İbni Mace]
(Akıllı, kibrit-i ahmerden daha azdır.) [Hakim]
[Kibrit-i ahmer, altın gibi az bulunan madde.]
Hikmet ehli buyuruyor ki:
1- Halk, çok amelle meşgul olurken sen az da olsa iyi, güzel amelle meşgul ol!
2- Halk, nafile ibadetlerle oyalanırken sen farzları tam yapmaya çalış!
3- Herkes, dışını süslerken sen, içini, kalbini süsle!
4- Herkes, başkasının aybını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol!
5- Herkes, dünyadaki faydasız şeyleri imar ederken, sen ahiretini imar et!
6- Herkes, insanlara yaranmaya çalışırken, sen Allah’ın rızasını kazanmaya çalış!
7- Herkes, fanilerle dost olurken, sen bâki olan Allah ile dost ol!
8- Herkes, bir şeye güvenirken, sen yalnız Allah’a güven!
9- Herkes, nefsini beğenirken sen kötülemeye çalış!
10- Herkes, mal toplarken, sen cömert ol.
Kimlerle bulunduğumuz önemli
Sual: İçinde bulunduğum grup doğru mu değil mi diye şüphe ediyorum. Hangi gruba gitsem biz doğru yoldayız diyor. Ne tavsiye edersiniz?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlar, dinde çeşitli gruplara bölündüler. Her grup, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53]
Peygamber efendimiz, ümmetinin 73 parçaya bölüneceğini, bunlardan yalnız bir grubun Cennete gideceğini bildiriyor. Bu fırkanın vasfını da sorduklarında, (Benim ve Eshabımın gittiği yol) diye buyuruyor. Ehl-i sünnet âlimleri de, bu yolun Ehl-i sünnet vel cemaat fırkası olduğunu bildiriyorlar.
Bir kimse, kendi başına Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri okuyup da doğru yolu bulamaz. İşin ehli olan âlimlere ihtiyaç vardır. 72 sahte altının içine bir tane hakiki altın konsa, bunu sarraflardan başkası anlayamadığı gibi, 73 fırkadan hangisinin doğru olduğunu da ancak Ehl-i sünnet âlimleri anlar.
Akıl ile doğruyu bulmaya çalışırsak bu çok güç, hatta imkansızdır. Her fırkadaki insan, “Bu fırka doğru yolda” diyor. Bu işte selim olmayan akıl ölçü olmaz. Ölçü olsaydı, 72 sapık fırka meydana çıkmazdı. Her fırkaya girenler de, aklına göre bu fırkaları tercih etmiştir. Akla uyulursa, insan sayısı kadar fırka meydana çıkar.
Piyasada birçok kitap, birçok grup var. Bunlar için bizim iyi veya kötü dememizin bir kıymeti yok. Yani bir insan biz iyi deyince iyi olmaz, biz kötü deyince kötü olmaz. Şahıs ismi kitap ismi önemli değil. Binlerce âlim ve kitap var. Elimizde ölçü olursa rahat ederiz, kendimiz anlarız. Ölçüyü imam-ı Rabbani hazretleri veriyor:
(Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır. Çünkü Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymayan her mana, her buluş kıymetsizdir, yanlıştır. Çünkü her sapık, Kur'an ve sünnete uyduğunu sanır, sapıklığının doğru olduğunu iddia eder. Yarım aklı, kısa görüşü ile, bu kaynaklardan yanlış manalar çıkarır. Doğru yoldan kayar, felakete gider. Âyet-i kerimede, (Kur’an-ı kerimde bildirilen misaller, çoklarını küfre sürükler, çoklarını da hidayete ulaştırır) buyuruluyor. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri manalar doğrudur, bunlara uymayanlar yanlıştır.) [1/286]
Demek ki doğru olmanın ölçüsü, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına uymasıdır.
Yine Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez. Bunun için, Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum. Bunu bana nasip et ve beni, yanlış yollara gitmekten koru diye dua etmeli, istihare yapmalı! Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir.
Allahü teâlânın sözüne güvenmeli, Ona sığınmalıdır. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut 69]
(Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.) [Şûra 13]
(Allah asla verdiği sözden dönmez.) [Zümer 20]
Şu anda çeşitli gruplardaki insanların da, böyle dua etmekten çekinmemeleri gerekir. Hâşâ Allahü teâlâ yanlış bir iş yapmaz. Belki yanlış yolda olabilirim diye düşünerek, Ya Rabbi hangi grup doğru yolda ise, senin rızan hangi grupta ise, bana onu nasip eyle diye dua etmelidir. Eğer grubu doğru ise, duanın bir zararı olmaz. Grubu yanlış ise doğruya kavuşmuş, kurtulmuş olur. Dua etmekten çekinmemeli, Ya Rabbi, doğru olan hangi grup ise bize onu nasip eyle demelidir.
Doğru vasıtaya binmek
Dünyadan herkes ahirete yolculuk yapıyor. Herkes bir vasıtaya binip gidiyor. Bir vasıtaya binmek değil, doğru vasıtaya binmek önemlidir. Yanlış vasıtaya binen, istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe’ye gitmek için niyet edip Paris’e giden uçağa binen, niyeti halis olsa da Kâbe’ye varamaz.
Allahü teâlâ rızka kefildir ama imana kefil değildir. Doğru iman sahibi olmaya çalışmalıdır. İtikadı düzeltmeden önce ibadet etmenin faydası olmaz. Doğru itikad, ehl-i sünnet itikadıdır. Doğru itikad 1 rakamı gibidir. İhlaslı ibadetler sağına konan sıfır rakamı gibidir. Bir sıfır konunca 10, iki sıfır konunca 100 olur. Sağına ne kadar 0 konursa değeri artar. 1 çekilirse hepsi 0 olur. İhlassız, yani riya ile yapılan ameller de, soldaki sıfır gibi yani 1 rakamının soluna konan sıfır gibi değersizdir. İtikad doğru olunca ibadetleri arttırmak, insanın gayretine, ihlasına, ilmine bağlıdır. İstediği kadar artırır. Ancak, doğru itikadı, yani ehl-i sünnet itikadı yoksa ibadetlerinin hiç faydası olmaz, soldaki sıfır gibi değersizdir.
Bütün dünya bize verilse, fakat itikadımız düzgün değilse, hâlimiz haraptır. Eğer bütün dertler bize verilse, itikadımız doğru ise, üzülmek gerekmez. Doğru itikadın Ehl-i sünnet vel-cemaat olduğunu
İslam âlimleri ittifakla bildirmişlerdir.
Felaketten kurtulmanın tek çaresi, kurtulanlarla beraber olmaktır. Kıtmir, köpek iken, Eshab-ı kehf ile beraber olduğu için Cennete girdi. O halde kim ve ne olduğumuz değil, kimlerle bulunduğumuz önemlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Salihlerle beraber olan kötülerden olmaz.) [Buhari, Müslim]
Âlimim diyen şöhret esiri kimselerden uzak durmaya çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Gizli şehvetten sakının. Bu, âlimin, kendi etrafında toplanılmaktan hoşlanmasıdır.) [Deylemi]
Bu hadis-i şerif, (Cami-us-sagir şerhi)nde şöyle açıklanmaktadır:
Gizli şehvet; nefsin bir şey için can atması, kendisinden vazgeçemeyeceği, gözle görünen ve sevilen bir şeyi özlemesidir. Kimi âlim, kendi etrafında toplanılmasını, meclisinde daima çok insan bulunmasını ister. Bu düşünce, amelini iptal eder ve ihlasını giderir. Riyaya, ucba, kibre sebep olur.
Bu hususta büyüklerden bazılarının sözleri şöyledir:
Bazı insanlar ilim sahibi olacaklar, ilimleri amellerine muhalif olacak, içleri, dışlarına uymayacak, halka halka oturup birbirlerine karşı böbürlenecekler, o zaman bir âlim, kendi arkadaşına, başkalarının yanına gittiği için kızacak ve ondan ilgisini kesecektir. Onların amelleri Allahü teâlâ indinde makbul olmayacaktır. (Hazret-i Ali)
Ahir zamanda bazı âlimler, kadınların kocalarını kıskandıkları gibi, ilmi başkalarından kıskanır. Onlar, arkadaşının başkalarının yanına gittiğini veya onlardan ilim öğrendiğini görünce kızar. (Hazret-i Kab-ul-ahbar)
Öğretmen, talebesinin herkesten alakasını kesip ona tâbi olmasını, her işinde onunla beraber olmasını, dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşman olmasını, onun ihtiyaçlarını yerine getirmede ona hizmetçi olmasını, her sıkıntılı anda elinin altında olmasını ister. Kabahatini görünce de, ona kızar ve ona düşmanlık yapar. Bu haliyle sevinen âlim hakir olmuştur. (İmam-ı Gazali)
Âlimin tek gayesi Allah’ın rızasını kazanmak olmalı, makam ele geçirmek, akranlarından üstün olmak, kendisine zıt olanları susturmak, kendisinden ilim alanları çoğaltmak ve ilminin başkasının ilminden daha çok meşhur olmak gibi düşüncelerden uzak olmalıdır. (İmam-ı Beyheki)