Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Haddini bilmek
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Edebe riayet etmeyen hiç kimse, Allahü teâlânın sevgisine ve rızasına kavuşamaz, evliya da olamaz. Din büyüklerinin yolu, baştan sona edebdir. Edeb öğrenilmeden, ilim öğrenilmez. Feyzin kaynağı edebdir. Feyz, edebli olana gelir, edebsize gelmez. Din, edeb ve tevazu demektir. Edeb, giriş kapısıdır. Sonra tevazu gelir. Ahlak ve edeb, aklın dışarıdan görünüşüdür. Kişinin aklı, edebi kadardır. Edeb kendini kusurlu bilmektir, haddini bilmektir. En yüce ilim de, haddini bilmektir.

Üç edebin önemi
1- Allahü teâlâya karşı edebdir. Yani zahiri ve bâtını ile tamamen kulluk içinde olmalı. Allahü teâlânın bütün emirlerini yerine getirip, yasaklarından sakınmalı.

2- Resulullah efendimize karşı edebdir. Bu da itikatta, iş ve hallerde Ona uymaktır.

3- Hocasına karşı edebdir. Çünkü Peygamber efendimize uymasına, hocası vasıta olmuştur. Bu bakımdan, hocasını hiçbir zaman unutmamalı.

Allahü teâlâ, kendisine karşı yapılan günahları, isyanları tevbe edilince affediyor, ama Habibine karşı yapılanları affetmiyor. Peygamber efendimiz celis-i ilâhidir, yani Allahü teâlâ ile beraberdir. Vârisleri olan İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyükler de öyledir. Onları üzmek çok kötüdür, çok sakınmak lazımdır. Büyük zatlar, (Hocamdan yalnız edebim sayesinde istifade ettim) demişlerdir.

Molla Abdullah isminde bir müderris, iki talebesiyle Silsile-i aliyye büyüklerinden Seyyid Tâhâ-yı Hakkarî hazretlerini ziyaret için Nehri'ye giderken, çayın başında oturdular. Molla Abdullah talebelerine, (Herkes orada büyük bir zatın olduğunu düşünüp, abdest alarak Nehri'ye gider. Ben bu âdeti bozup, abdest almadan gideceğim) dedi. Talebeleri, (Hocam, biz bu âdeti bozmayalım, abdest alıp da gidelim) dedilerse de, Molla Abdullah, (Bu dini bir hüküm müdür? Ben yapmam) dedi. Sonra, serinlemek için elini yüzünü yıkarken, bastonu suya düştü. Elini uzatıp almak isterken baston başına, yüzüne vurarak yüzünü gözünü kan içinde bıraktı, sonra baston kayboldu. O da böyle söylediğine pişman oldu. Yaralarını sarıp abdest aldı, Nehri'ye gitti. Seyyid Tâhâ hazretlerinin dergâhına girince, bastonu duvarda asılı gördü. Gözleri bastona takılıp kaldı. Seyyid Tâhâ hazretleri, (Ne oldu, bu baston size dayak mı attı da ona bakıyorsunuz?) buyurdu. Molla Abdullah yaptıklarına pişman olup, tevbe etti. O zatın talebelerinden olmakla şereflendi.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
19 Mayıs 2024 Pazar
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı