Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Kendi menfaatini düşünmek felakettir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dînî hizmetlerde esas, almak değil, vermek olmalıdır. Gözü almakta olanların hepsi kaybeder. Ne aldıklarından hayır görürler, ne de verdiklerinden. Dînî hizmetler, bir camiye benzer. İnsan camiye bir şey vermek için gider. Camiden bir şey alan, hırsız olur. Allah’ın evinden bir şey çalmak düşünülebilir mi? Dînî hizmetlerde çalışan bir kimse, bir zerre de olsa, kendi menfaatini düşünse yanar gider.

Dînî hizmetler, belli bir yere, belli şahıslara bağlı değildir. Kalbinde sevgisi, bağlılığı, düşüncesi, ihlâsı olan herkes, bu hizmetlerin içindedir. Bu hizmetler bir mıknatıstır. Bütün mesele, mıknatıs tarafından çekilebilecek cevheri kalbinde taşımaktır. Böyle olduktan sonra, bir kimse dünyanın diğer ucunda da olsa, hizmetlerin içindedir. Merhum Hocamız bu hususta, (Bu bağlılıkta mesafe yoktur. Ölü, diri yoktur. Yeter ki inanç olsun, saygı, edep olsun) buyururdu. Şayet bir kimsenin kalbinde ihlâs yoksa, bu hizmetlere ait bir yerde çalışıyor olsa da, hizmetlerin içinde değildir. Nitekim merhum Hocamız, hizmetlerde çalışmakla ilgili olarak, (Ecir [sevap] için çalışanlar, hem ecir alır, hem ücret. Ama yalnız ücretini düşünenler, ücretini alır ama ecirden zerre alamaz) buyururdu.

Bir kişiye öfkelenerek, insanların dünya ve âhiret saadetlerine kavuşmaları için dinimize yapılan bu hizmetler hakkında olumsuz şeyler söylemek, en büyük felaket olur.

Hizmetlere iştirak
Dini yaymak için yapılan hizmetlere iştirak, üç şekilde olur: Fiilen, maddî olarak veya dua ile. Gücü yeten, her üçüyle de katılmalı. Dua etmek de zaten farzdır. Bunların arasında fark yoktur. Birini yapan, hizmetlerin içindedir. Bütün mesele, inanıp inanmamaya bağlıdır. Bu hizmetlere iştirakte, miktar değil, niyet önemlidir. Bir arpa versin, yeter ki ihlâslı olsun. Dağ kadar altın verse, fakat ihlâsı yoksa, hiç kıymeti yoktur.

Bir kimse, bu hizmetlere iştirak ederken, verdiğinde gözü kalıyorsa veya verdiğinin hesabını soruyorsa yahut (Bu nereye gidiyor?) diye kalbinden bir şüphe geçiriyorsa, yaptıklarının hepsi boşa gider.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı