Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Kötü birine iyilik yapıldığında
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İyilik eden, iyilik görür. Ancak kötü kimseye iyilik eden, ondan kötülük görür. Çünkü onun tabiatı öyledir. Peygamber efendimiz, (İyilik yaptığınız kişinin şerrinden sakınınız) buyuruyor.

Merhum hocamız buyurdu ki:
(Bu hadis-i şerifte, herkese değil, kötü insanlara yapılan iyilikten bahsediliyor. [Kötü bir insana iyilik yaparsanız her an ondan sakının, korkun] demektir. Cibilliyeti, karakteri bozuksa, dünya sevgisi, para düşkünlüğü varsa, ona yaptığımız her iyiliğin sonunda, çok sıkıntı çekeriz. Yoksa adam iyiyse, ona iyilik yapmakta mahzur olmaz, hattâ çok iyi olur. Ama, adamın cibilliyeti, karakteri bozuksa, mecbur kalarak ona bir iyilik yapmışsak, ondan gelebilecek zararlardan kendimizi korumalıyız.)

Lâyık olmayan kişilere yaptığımız iyilikten, verdiğimiz emekten dolayı, çok sıkıntı çekeriz. Lâyık olup olmamak, işin içine menfaat girdiği zaman ortaya çıkar. Kendi menfaatini üstün tutan, dinimize hizmet etmeye lâyık değildir. Çünkü hizmet, menfaat beklemek için değil, birilerine menfaati dokunmak için olur. Eshab-ı kiram, kendi menfaatini düşünmek şöyle dursun, canlarını, mallarını feda ettiler ve bir daha geri dönmemek üzere bütün dünyaya yayıldılar. Kur'an-ı kerimde mealen, (Herkes kendine uygun olan işi yapar) buyuruluyor.

Kâhinlerinin tavsiyesi üzerine Firavun, bütün erkek çocukların öldürülmesi emrini verir. O sıralarda iki Musa dünyaya gelir. Birincisinde, kadıncağız çocuğunu mağarada dünyaya getirir. İsmini Musa koyar. Ama ölüm korkusuyla çocuğu bırakıp kaçar. Allahü teâlâ da, bu çocuğa bakıp büyütmesi için Cebrail aleyhisselâmı vazifelendirir. İkinci Musa’yı da annesi, (Belki böyle kurtulur) diye sandığın içinde nehre bırakır. O da nehrin üzerinde Firavun'un sarayının kapısına gider. Firavun’un hanımının ısrarıyla saraya alırlar. Biri Firavun’un yemeğini yer, diğeri de Cebrail aleyhisselâm vesilesiyle Cennet yemeği yer. Sarayda Firavun’un yemeğiyle büyüyen Musa aleyhisselamın, Peygamber olduğu görülür. Mağarada Cebrail aleyhisselâmın büyüttüğü, beslediği Musa da, Samiri olur, Musa aleyhisselama karşı çıkar, dinsiz olur. Tih çölünde, herkesteki altınları, süs eşyasını eritip, bunlardan bir buzağı yaparak, (Musa’nın ilâhı budur. Buna tapınız!) diyen bir münâfık olur. Çünkü cibilliyeti bozuktur.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı