Siteyi Tavsiye Et
 
 
Giriş Sayfası Olarak Ayarla
 
Sık Kullanılanlara Ekle  
 
Anasayfa   Açıklama   Kitap Siparişi   Linkler & MP3   Radyo   Soru-İrtibat  
 
 
 
 
 Ana-Baba Hakkı
 Koca Hakkı
 Hanım Hakkı
 Evlat Hakkı ve Terbiyesi
 Evleneceklere Öğütler
 Evlilik, Nikah-Boşanma
 Evlilik ve Aile ile ilgili
 Dinde Örtünmenin Yeri
 Saglık Tavsiyeleri
 Görgü Kuralları
 Kıssadan Hisse
 
 
 
Hicri
 
Günün Sözü
 
 
  Türkiye Çocuk Dergisi  
     
  Yemek Zevki Dergisi  
     
   
 
   
 
Diplomasinin aslı, güler yüz ve tatlı dildir
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mümin suç işlemez, günaha da girmez. Suç işlerse hapse gider, günah işlerse Cehenneme gider. Hukuk dışı hareket edenler bir gün yaptıklarının cezasını çekerler. Devlet, tavşanı kağnı arabasıyla yakalar. Hâlbuki tavşan zıplar gider. Nereye giderse gitsin. Dirisini bulmazsa ölüsünü yakalar.

Müminin en büyük silahı güler yüz, tatlı dildir. Bazen savaşlar cephede değil, masa başında kazanılır veya kaybedilir. Buna diplomasi denir. Diplomasisi güçlü olan bürokratlar, ülkeler, kaybettikleri savaşı o diplomasi bilgisi sayesinde geri alabilirler. Diplomasinin aslı ise güler yüz, tatlı dildir. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

İnsan bir dostuna mektup göndereceği zaman, bunu zarfa koyar. Zira mektup zarfsız gitmez. Hâlbuki zarf, kullanılıp atılan bir şeydir. Bunun gibi, her hizmetin de mutlaka bir muhafazaya ihtiyacı vardır. Peygamber efendimiz Uhud Muharebesi'nde, (Ben peygamberim, Allah beni korur) demeyip iki zırh giydi, yani sebeplere yapıştı, sonra Allah’a tevekkül etti.

Din düşmanları hangi silahla, hangi iletişim araçlarıyla milletin dinini imanını yıkıyorsa, bizler de aynı vasıtaları kullanmak, buna mukabil hizmeti millete götürmek zorundayız.

Silsile-i aliyye büyüklerinin yolunda dinimize hizmet edilen her yer, ibadet yeridir. Çünkü Allahü teâlâ, neticeye göre karar verir. Bu hizmetlerin de nihâi gayesi ve maksadı, Allahü teâlânın rızasını kazanmak, Onun kullarına iyilik ve hizmet etmektir.

Bu büyükleri tanıdığımız için çok bahtiyarız. Cenab-ı Hakk'ın büyük bir lütfu olan bu nimetin şükrü de, aldığımız bu ilmi, mutlaka başkalarına duyurmaktır. Bunun için de birkaç vasıta vardır. Bunlardan birincisi bu büyüklerin kitaplarıdır. Her yere, her köye yayılmalıdır. İkincisi de, gazete, televizyon, radyo gibi zamanın iletişim vasıtalarıdır. Bunlar gaye değildir, Allahü teâlânın kullarına bir an önce ulaşmak için kullanılacak vasıtalardır. Bir yerden bir yere çabuk gitmek zorundayız. Eğer biz gidemezsek, din düşmanları gidecektir. Geri kalmak, felaket olur. Esas gayemiz, büyüklerin kitaplarında yazılanı nakletmek, yani hiç değiştirmeden yaymaktır. Bu kitaplardaki bir harfi tahrif eden, bir harf ilave eden veya çıkaran, hiç şüphesiz felakete gider.
 
 
Yazdır   Arkadaşına Gönder
 
 

 
     
 
Güncellenme Tarihi
18 Mayıs 2024 Cumartesi
Sitemize yeni soru-cevaplar eklenmekte ve hergün güncellenmektedir.
Sitemizdeki bilgilerden, orijinaline sadık kalmak şartıyla, alınıp istifade edilebilir.
Ziyaretçi Sayısı