Sual: Hadis-i şerifte, Allah’a şirk koşmanın dışında küfre sokan bir günah olmadığı bildiriliyor. Bilindiği gibi, şirkten yani Allah’a ortak koşmaktan başka küfre düşürücü günahlar vardır. O halde, bu hadis-i şerifteki şirk ne demektir? Küfre sebep olan şeyler nelerdir?
CEVAP
Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demektir. Benzeten kimseye müşrik denir. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek için, genelde, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bildirilen şirk, her cins küfür demektir.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şirki [her çeşit küfrü] asla affetmez ve şirkten başka olan [büyük küçük bütün] günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]
Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu gibi, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur. Küfre düşürücü söz kullananın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi]
Küfre düşenin bütün ibadetlerinin sevapları yok olur, tevbe ederse, geri gelmez, ayrıca, nikahını da yenilemesi gerekir. Tevbe etmek için, yalnız Kelime-i şehadet söylemeleri kâfi değildir. Küfre sebep olan o şeyden de tevbe etmeleri gerekir. Küfre düştüğü şeyleri bilmiyorsa, bilip bilmediğim bütün küfür söz ve işlerden tevbe ettim demesi yeterlidir.
Berika ve Hadika’da ve Mecmaul-enhür’de diyor ki:
(Erkek veya kadın, bir Müslüman, âlimlerin sözbirliği ile küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, amden [yani tehdit edilmeden, istekle] veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese dahi, imanı gider. Mürted olur. Buna Küfr-i inadi denir. Eğer bunun küfre sebep olduğunu bilmeyip, amden söyler, yaparsa, yine mürted olur. Buna Küfr-i cehli denir. Çünkü, her Müslümanın, bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır. Küfr-i inadi ve küfr-i cehli ile mürted olanın, nikahı bozulur. Zevcesinden vekalet alarak, iki şahit yanında veya camide cemaat ile (Tecdid-i nikah) yapması gerekir. İkiden fazla tecdid için (Hulle) lazım olmaz. Küfre sebep olan sözü, hata ederek [yani amden olmayıp, yanılarak] veya tevilli olarak veya ikrah [tehdit] edilerek söylerse, mürted olmaz ve nikahı bozulmaz. Küfre sebep olması, âlimler arasında ihtilaflı olan bir sözü amden söyleyen mürted olmaz ise de, bunun tevbe ve istiğfar etmesi ve tecdid-i nikah yapması ihtiyatlı olur.)
(Her iki halde de küfre girenin önceki ibadetleri yok olur. Tevbe ederse, geri gelmez. Zengin ise tekrar hacca gitmesi gerekir. Önce eda ettiği namaz, oruç veya zekatları kaza etmez. Fakat küfre düşmeden önce yapmadığı ibadetleri kaza eder. Tevbe için yalnız kelime-i şehadet söylemek yeterli değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmesi gerekir. Küfre sebep olan sözü, hata ederek, yanılarak veya tevilli olarak söyleyen veya küfrü gerektirdiği âlimler arasında ihtilaflı olan bir sözü bilerek söyleyen küfre girmez. Fakat tecdid-i iman etmesi iyi olur.)
Küfre düşüren söz ve işleri öğrenerek bunlardan sakınmalı ve küfre düşmekten korunmak için sabah-akşam (Allahümme inni euzü bike min en üşrike bike şeyen ve ene âlemü ve estağfirüke lima la âlemü inneke, ente allamülguyub) duasını okumalıdır!
İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin Zevacir isimli eseri ile, (Hadika, Berika, Birgivi, Miftah-ül Cenne, Mektubat-ı Rabbani, Seadet-i Ebediyye, İbni Abidin)’den aldığımız, küfre düşüren söz ve işlerden bazıları şunlardır:
Küfre sebep olan bazı söz ve işler
1- Allahü teâlâya layık olmayan şey söylemek. Mesela bir kimse bir işi yaptığı halde, zaruretsiz (Allah biliyor ki yapmadım) demek. Yahut, yapmadığı bir şey için, zaruretsiz (Allah biliyor ki yaptım) demek. Böyle söylemek Allahü teâlâyı hâşâ cahillikle suçlamak olur.
2- Allah akıllıdır, şuurludur, iyi düşünür demek, onu yaratıklara benzetmek olur.
3- Peygamberleri küçültücü şey söylemek, onunla alay etmek. Mesela hazret-i Âdemi kastedip (İlk insan vahşi idi) demek. Veya bir evliyayı peygamberden üstün bilmek. Yahut peygamberin dediği doğru ise biz kurtulduk demek.
(Yalnız Kur'an), (Kur'andan başka kaynak tanımam), (Kur'andan başka kaynağa lüzum yok), (Peygamber postacıdır, vazifesi bitmiştir) gibi sözler de küfürdür.
4- Peygamber efendimizden sonra başka bir peygamberin geleceğini söylemek. (İsa aleyhisselam, gelecekse de, peygamber olarak gelmeyecektir.)
5- Melekleri küçültücü şey söylemek. Mesela (Cebrail bile söylese inanmam) demek.
6- İslam âlimlerinin sözlerini, fıkıh kitaplarını ve fetvalarını tazim etmesi gerekirken tahkir etmek. Mesela (İmam-ı a'zamın kıyası hak değildir) demek. Fetvayı yere çarpmak. Hadis ve tefsir kitaplarını yere fırlatmak.
7- Ahirette olacak şeylerle alay etmek.
8- Allahü teâlânın emir ve yasaklarına yani Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmiş ve İslam âlimlerinin kitapları ile her tarafa yayılmış, inanılması zaruri olan din bilgilerinden birine inanmamak, beğenmemek veya önem vermemek. Mesela, (Görmediğim için cinlere, nazara inanmam) demek.
9- Kesin haram olduğu bilinen bir şeyi yiyip içerken besmele çekmek. Mesela şarap içerken veya domuz eti yerken besmele çekmek küfürdür. Hırsızlık yapılarak alınan bir şeyi yerken besmele çekmek, küfür olmaz. Çünkü burada yenilen şey değil, hırsızlık haramdır.
10- Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti olan veya İslamiyet’i inkâr etmek ve inanmamak alameti olan ve tahkir etmemiz vacip olan şeyleri yapmak, kullanmak. Bunlardan meşhur olanlarını bilmeyerek veya şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapmak da küfürdür. Mesela zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak böyledir. Bunları güldürmek için de kullanmak küfre sebep olur. İtikadının doğru olması fayda vermez. (Berika)
11- Yunan felsefecileri gibi, dünya ezeli ve ebedi demek.
12- İslamiyet’e, (İslam düşüncesi), (İslam nazariyesi), (İslami görüş) demek. [Düşünce, bir iş için düşünülen çare veya kıyaslanan neticedir. Görüş de düşünce demektir. Nazariye de, akli, zihni esaslara dayanan görüş, teori demektir. İslam âlimleri, (İnsanın, akıl, şuur, hafıza ve düşünce gibi yaratılmış olan sıfatlarını Allah’a vermek küfürdür) buyuruyorlar.]
13- Allahü teâlânın bildirdiği hükümlere ilahi düşünce, ilahi görüş, ilahi nazariye, ilahi şuur demek. Kur'an-ı kerimdeki hükümlere "Kur'ani görüş" demek.
14- Kâfirlerin dini âyinlerini, bayramlarını beğenmek.
15- (Yahudi ve Hıristiyanlar Cennete gidecek) demek.
16- Mucizeyi veya kerameti inkâr etmek.
17- Meşhur bir harama helal, meşhur bir helale haram demek. Mesela domuz yağı helal, sirke haram demek.
18- Âyeti, besmeleyi, bir melek, bir peygamber ismi bulunan yazıyı, kasten helaya, necasete, [pisliğe] atmak. Müslümanın ağzına [def-i hacet lafzı ile] sövmek.
19- Kendisine kâfir diye hitap edilince, kabul ederek evet demek.
20- Bir dilim ekmek, din ilminden iyidir demek. Din ilmi küçümsendiği için küfürdür.
21- (Bir süre sonra gayrimüslim olacağım) diye düşünmek. Bir bayan, bir gayrimüslimle evlenmeye karar verdiği andan itibaren dinden çıkar. Bir erkek de, bir ateist bayanla evlenmeye karar verdiği andan itibaren dinden çıkar.
22- Ağır bir hastalığa düşüp de, (Allah’ım canımı al da, istersen kâfir olarak al) demek.
23- (Allah’ım çocuğumu aldın, başka elinden ne gelirse onu yap) demek.
24- Tırnağı uzun olana, (Tırnağı kesmek sünnettir) dense, o da, (olsun ne olacak) dese, dinden çıkar. Tırnağını kesmediği için değil, sünnete önem vermediği için küfür olur.
25- (İnşallah, maşallah demek karın doyurmaz. Maşallahla inşallahla iş olmaz veya namaz kılmak karın doyurmaz) demek. Bunları söylemekle dinimizin emri beğenilmemiş ve alay edilmiş oluyor. İnşallah, Allah’ın izni ile demektir. Allah’ın izni olmadan hiçbir şey olmaz. Onun için, hayır ve şer Allah’tandır diye iman etmek gerekir. Hayır gibi şerrin de Allah’tan olduğuna inanmamak küfür olur. İsteyen kul ama yaratan Allahü teâlâdır.
26- Sevdiği birine, (Sen bana Allah’tan da, Peygamberden de sevgilisin) demek.
27- Küfre rıza küfürdür. Çocuklarının kâfir olmasına üzülmemek. Mesela kızlarının gayrimüslimle evlenmesine rıza göstermek.
28- Müslüman olmak isteyene, sen hele bekle, elimdeki şu işi bitirip de geleyim diyerek, onun Müslüman olmasını geciktirmek.
29- Ecelin hoyrat eli demek. [Çünkü Ecel Allah’ın emri ile gelir, Allah’ın emrini veya Azrail aleyhisselamın vazifesini zulüm gibi göstermek küfürdür.]
30- Kâfire hürmet etmek, mesela hürmet gayesiyle, bir gayrimüslimin elini öpmek.
31- Eshab-ı kiramdan her hangi birine kâfir demek. [Çünkü Kur’an-ı kerimde hepsinin Cennetlik olduğu bildirilmiştir. Birine kâfir denilince, Kur’ana inanılmamış olur.]
32- Hayırsever kâfirlerin de, Cennete gideceğini söylemek.
33- Haram paradan sevap ummak. Mesela bir bayan fuhuş parası ile kurban kesse, bundan sevap umsa, küfre girer. Sevap ummadan yaparsa küfre girmez.
34- Allahü teâlâyı mekanlı bilmek, mesela Allah gökte demek. Böyle söylemek Allahü teâlâya mekan isnat etmek olur. Dünya, gezegenler, Cennet ve Cehennem ezeli değildir, sonradan yaratılmıştır, mahluktur. Yer ve gökler yok iken de Allahü teâlâ var idi.
35- (Namaz kılmam ama, sen kalbe bak, benim kalbim temiz) demek. [Çünkü burada namaza önem verilmiyor, namaza önem vermemek küfürdür. Namaz kılmayan hep haram işliyor demektir, haram işleyenin kalbi temiz olmaz.]
36- (Anan baban esmer, sen nasıl sarışın oldun?) diyene, (Ben imalat hatasıyım) demek. Böyle söylemekle hâşâ Yaratıcının yanlış iş yaptığı söylenmiş oluyor.
37- İbadetleri çalgı ile yapmak, ilahileri çalgı eşliğinde söylemek. Çünkü ilahiler ibadettir, ibadete haram karıştırılmaz. İçki içerken besmele çekmek de, bunun gibi küfür olur.
38- Filan Müslüman benim gözümde Yahudi gibidir demek.
39- Bir Müslüman şaka olarak, muteber bir din kitabına hurafe dese veya alay ederek haram işleyene veya işletene "helal olsun" dese, dinden çıkar.
40- Kur'anı teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyenin imanı gider. Tecdid-i iman ve tecdid-i nikah gerekir. (Dürr-ül-münteka)
41- Haram olan herhangi bir şeye, haram olmasına önem vermeden, ne güzel demek.
42- İnsan için, yarattı, yaratıcı, yarattım, yaratıcıyım gibi sözler söylemek küfür olur. Allah’tan başkasına, yaratıcı denmez. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Mecaz anlamda yapmak, meydana getirmek manasında da söylememelidir.
43- Zaruri olan ve tevatür ile bildirilen din bilgilerine inanmayan dinden çıkar. Küfür olan her söz, ister şaka olarak, isterse gönülden olmayarak olsun küfür olur. (Milel-nihal)
44- İslam bilgilerini ve Ehl-i sünnet âlimlerini aşağılamak da, küfürdür.
45- Yabancı kadınlara bakana, haramdır denilince, haram da neymiş, güzele bakmak sevaptır demek küfür olur. Haramı kabul etmeyip, üstelik sanki ibadet gibi sevab diyor. Yabancı kadınlara bakmak, gözü zayıflatır ve kalbi karartır. Mubah olanı, güzeli sevmek, Allah’ın kudretini temaşa etmek sevab olur.
46- Bir Müslümanın dinine, imanına sövmek küfürdür.
Zorla, tehditle küfür söz söyletmek
Sual: Zorla veya tehditle, küfrü gerektiren şey söyletilen şahıs, küfre düşmüş olur mu?
CEVAP
İkrah edilince, bu sözlerden bazılarını söylemek küfür olmaz. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak demektir. Zorlamanın ikrah olması için dört şart lazımdır.
1- Zorlayanın, korkuttuğu şeyi yapabilecek kuvvette olması.
2- Zorlananın korkutulan şeyin muhakkak yapılacağını bilmesi.
3- Korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya üzücü bir şey olması.
4- Zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey olması lazımdır.
İkrah iki türlü olur:
Mülci ikrah, Mülci olmayan ikrah.
Mülci, ağır olup, insanın rızasını ve ihtiyarını yok eder. Zorlanan şeyin yapılması zaruri olur. Bu da, ölüm, bir uzvun veya bütün malın telef olması veya bu ikisine sebep olacak hapis ve dayak [Zaruri olan nafakayı temin etmek için çalışmaya mani olunması ve başka çalışacak yer bulamamak korkusu da mülci ikrahtır.]
Mülci olmayan ikrah, yalnız rızayı yok eder ki, bir günden çok hapis veya şiddetli dayak ile korkutulmaktır. [Böyle ikrah da, küfr-i hükmi için özür olur.] İlim, şeref sahiplerine sert söylemek, bunlar için ikrah olur. Mahrem akrabanın hapsedilmesi, kanunla ceza da ikrah olur. İkrah ile yaptırılması istenen şey birkaç çeşittir:
1- Yapması caiz, yapmaması ise sevap olan şeylerdir. Mülci ikrah ile küfre sebep olan söz söylemek, mesela Resulullahı kötülemek böyledir. Fakat, bunları söylerken Tevriye etmesi, yani Muhammed ismindeki başkasını düşünmesi, puta secde ederken, Allahü teâlâya secde etmeyi düşünmesi gerekir. Tevriye etmek lazım olduğu hatırına gelmezse mazur olur. Namaz kılma, kadın için başını aç, kendinin ve başkasının malını telef et, karını boşa diye zorlamak ve kadının zina ile ikrahı ve livata böyledir.
2- Mülci ikrah ile yapması haram olan şeylerdir. Bir Müslümanı veya zimmiyi öldürmek veya bir uzvunu kesmek veya bunlara sebep olacak kadar hapsetmek ve dövmek, erkeğe, zina et diye zorlamak böyledir. Kendini öldürmesi için ölüm ile tehdit edilenin kendini öldürmesi caiz olmaz. [Düşman eline geçince, ırzına geçilip, işkence ile öldürüleceğini anlayanın, kendini ve yakınlarını öldürmesi caiz olmaz.]
Savaşınca öldürüleceğini, savaşmazsa esir olacağını anlayan, düşmana saldırmaz. Düşmana zarar vereceğini bilerek saldırıp öldürülürse, caiz olur. Düşmana zarar vermeyecek ise, saldırması caiz olmaz.
3- Mülci olan ikrah ile yapması helal, hatta farz, yapmayıp ölmesi günah olan şey şunlardır: İçki, kan içmek, leş, domuz yemek.
Mülci olan veya olmayan bir tehditle, zorlama ile yapılan sözleşmeler sahih olmaz.
Mülci olmayan ikrah ile de yapılan nikah, talak, nezir, yemin sahih olur. İkrah bitince, nikahtan ve talaktan vazgeçebilir. Nezirden vazgeçemez. Nezir olarak verdiğini, ikrah edenden isteyemez. İkrah edilerek borçlusunu affetmesi sahih olmaz.
Mülci olmayan ikrah ile leş, kan, domuz yenmez, şarap içilmez ve Müslümanın malı telef edilmez. Çünkü, Mülci olmayan ikrah ile zaruret hasıl olmaz. Ölmemek için leş, domuz yenir ve kan, şarap içilir. Yemez, içmez de ölürse Cehenneme gider.
Mülci ikrah ile, bu içkiyi iç, şu malı sat denilse, malını satar. Şarabı içmesi de caiz olur. Caiz olacağını bilmediği için, içmez ve satmaz da öldürülürse, şehid olur. Sultanın haksız olarak, zulüm ile para, mal istemesi ikrah olur. Bunları vermek caiz olur. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)
Günah ayrı, şirk ayrı
Sual: Günah ayrı, şirk ayrı mıdır?
CEVAP
Din kitaplarında büyük günahlar sayılırken şirk de sayılmıştır. Mesela hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Büyük günahlar, Allah’a şirk koşmak, ana babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan yere yemindir.) [Buhari]
Başka bir hadis-i şerifte ise, (Günahlar üç türlüdür: Kıyamette affedilmeyen günahlar, terk edilmeyen günahlar, dilerse Allahü teâlânın affedeceği günahlar) buyuruldu. Kıyamette asla affedilmeyen günahlar şirktir. Kur'an-ı kerimde de mealen, (Allahü teâlâ şirkten başka günahları dilerse affeder) buyuruluyor. (Nisa 48)
Terk edilmeyen günahlar ise kul haklarıdır. Allahü teâlânın dilerse affedeceği günahlar ise, kul hakkı bulunmayan günahlardır. (Berika)
(Günah işleyen kâfir olmaz) denince, şirkin, küfrün buna dahil edilmediği anlaşılır.
Gizli şirk, riyadır. Allahü teâlâ, ameline riya karıştıran kimse için, (Şu kimse, benimle nasıl alay ediyor) buyurur. Bu, şuna benzer: Bir genç, imamın kızı ile evlenmek ister. İmamın gözüne girmek için, namazlarını ön safta kılar, imama hizmet eder. Maksadı imama hizmet değil, kızı alabilmek için zemin hazırlamaktır.
İşte riya ile amel eden kimse de, insanların kalbinde yer etmek ister. Bu ise Allahü teâlâ ile alay etmek olup büyük günahtır. Onun için Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Riya küçük şirktir.) [Taberani]
(Şirkten sakınınız! Şirk, karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.) [Hakim]
Bir kimse, namaz kılarken, insanları görünce, daha dikkatli hareket ederse, Allah’tan gayriye de tazim etmiş olur. Bu ise, şirke yakındır. Görünüşte Allah’a tazim ediyorsa da, kalben insanlara tazim etmektedir. İbni Mesud hazretleri, böyle kimseler için, (Bunlar Allah’ı hafife almış sayılırlar) buyurdu. Tanıdıklarının yanında ibadetlerine itina gösteren kimse, hükümdarın yanında ayak ayak üstüne atıp da, onun hizmetçilerinin yanında ayağını indirip edebe riayet eden ahmağa benzer.
Resul-i ekrem efendimiz, karıncanın ayak sesinden daha gizli olan şirkten sakınılmasını emretmiştir. Bu öyle bir riyadır ki, herkes bunu kolay anlayamaz. Bir kimse, ibadetlerini gizli yapar, kimseye duyurmak istemez. Hatta duyulsa da sevinmez. Ancak, yaptığı ibadetler, dine hizmetler için, başkalarının kendisine saygı duymasını bekler. Eğer böyle bir hizmeti olmasaydı, kimseden saygı, sevgi beklemezdi.
İbadetlerini sırf Allah rızası için yaptığı halde, insanların kendisine değer vermesini istemesi, gizli şirktir. Hazret-i Ali bildiriyor ki, böyle kimseler için kıyamette Allahü teâlâ, şöyle buyuracaktır:
(Dünyadaki alış-verişlerde, size kolaylık gösterilmedi mi? İhtiyaçlarınız görülüp size iyilik, ikram edilmedi mi? İşinizin karşılığını dünyada aldınız, şimdi size sevap yoktur.)
Yaptığı ibadetlerin ve iyiliklerin başkaları tarafından duyulmasına, takdir edilmesine sevinmek riya alametidir. Bir kimse, (Gece Bekara suresini okudum) dedi. İbni Mesud hazretleri, (Bunu açığa vurmakla, okuduğunun karşılığını dünyada almış oldun) buyurdu.
Başka biri de, (Ya Resulallah, tam bir sene oruç tuttum) deyince, Peygamber efendimiz, (Oruç tutmamış oldun) buyurdu. (Müslim)
İbadetleri, iyilikleri açığa vurmaktan sakınmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, yaptığı amelini duyurmaya çalışırsa, riya yaparsa, bundan vazgeçene kadar, Allahü teâlânın gazabında olur.) [Taberani]
Her çeşit günahın ve kötülüğün en kötüsü küfürdür. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek için, çok kere, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bildirilen şirk, her çeşit küfür demektir.
Allah’a şirk koşan, tevbe ederse, tevbesi kabul olur. Tevbe etmeden, şirk üzere, yani müşrik olarak ölen kimseyi, Allahü teâlâ affetmez. Müşrik, ölmeden önce tevbe ederse affolur. (R.Muhtar)
Hatta, bir kâfir Müslüman olunca, bütün günahları sevaba çevrilir. Allahü teâlânın affı ve mağfireti boldur. İman edip salih amel işleyince, günahlarını sevaba tebdil etmektedir. Mülk Onundur, dilediğine, dilediği kadar ihsan eder. Bunda şaşılacak bir şey yoktur.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70]
Bu âyet-i kerimenin Hazret-i Vahşi için indiği Hadika’da bildirilmektedir. Medarik tefsirinde, (Tevbe edip)ten murad, (Şirkten tevbe edip) demek olduğu bildirilmektedir. Demek ki, şirkten tevbe edip iman edenlerin günahları sevaba çevrilmektedir.
Evliyanın resmi
Sual: Biri evliyanın resmine tazim etmek şirk olur mu?
CEVAP
Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demektir. Benzeten kimseye Müşrik, benzetilen şeye Şerik denir. Bir kimsede, bir şeyde, üluhiyyet sıfatlarından birinin bulunduğuna inanmak, onu şerik yapmak olur. Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara üluhiyyet sıfatları denir. Sonsuz var olmak, yaratmak, her şeyi bilmek, hastalara şifa vermek, üluhiyyet sıfatlarındandır. Bir insanda, güneşte, inekte, herhangi bir mahlukta, üluhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, ona tazim, hürmet etmeye, ona yalvarmaya, ona İbadet etmek, tapınmak denir. O şeyler Sanem [put] olur. Böyle zan olunan insanın ve kâfirlerin resimleri önünde, tazim edici şeyler söylemek, yapmak da, ibadet etmek şirk olur.
Bir insanda üluhiyyet sıfatlarından birinin bulunduğuna inanmayıp, Allah’ın sevgili kulu olduğuna inanarak, bunun resmine, tazim etmek şirk olmaz, küfür olmaz. Fakat, herhangi bir insanın resmine hürmet etmek günah olduğu için, tazim, hürmet eden bir Müslüman, fasık olur. Haram olduğuna önem vermezse, diğer bir haramı, önem vermeyerek yapanlar gibi Mürted olur.
Yapılmaması gereken şeyler, ya belli bir uzuv ile yapılır, yahut bütün beden ile yapılır. Günah işlenen uzuvlardan sekiz uzuv meşhurdur. Bu uzuvlar, kalb, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır.
Kalb, insanın göğsünde, sol tarafında bulunan yürek denilen et parçasına yerleştirilmiş ruhani bir latifedir. Ruh gibi mücerret [soyut] olan bir varlıktır.
Günah işleyen, bu uzuvların kendileri değildir. Bunlardan bulunan his kuvvetleridir. Dünyada ve ahirette saadete kavuşmak, rahat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günah işlemelerine mani olmalıdır! Günah işlememek, kalbinde meleke, tabiat, halini almalıdır! Bunu başarabilen kimseye Mütteki ve Salih denir. Allahü teâlânın Veli’si olur. Kalbde tabiat halini almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak da, takva olur ise de, veli olmak için, günah işlememek tabiat, huy halini almalıdır! Bunun için de, kalbin temizlenmesi gerekir. Kalbin temizlenmesi, İslamiyet’e uymakla olur.
İslamiyet üç kısımdır: İlm, amel, ihlas. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızası için yapmak gerekir. Kur'an-ı kerim bu üçünü emir ve methetmektedir.
Nazar boncuğu şirk mi?
Sual: Nazar boncuğu takmak ve Allah’tan başkasına itaat etmek şirk midir?
CEVAP
Nazar boncuğu takan herkese müşrik demek çok yanlıştır. Boncuğun yaratıcı bir kuvvete sahip olduğuna inanmak şirktir. Fakat hangi Müslüman, bir boncuğun yaratıcı gücü olduğuna inanır? Hadis-i şerifte, (Temime ve tivele şirktir) buyuruluyor. Manasız şeyleri veya küfre sebep olan rukyeyi okumaya Efsun denir. Efsunu veya nazarı bizzat önlediğine inanılan nazarlık denilen şeyleri, üzerinde taşımaya Temime denir. Şirinlik muskası denilen rukyelere Tivele denir. Rukye, okuyup üflemek veya üzerinde taşımak demektir. Rukye, âyet-i kerime ve hadis-i şerifle bildirilen dualarla yapılırsa buna Taviz denir. Taviz ise caizdir. Hadis-i şerifte (İlaçların en iyisi Kur'an-ı kerimdir) buyuruldu (İbni Mace)
Bid'at ehli, âyetlerle yapılan ve taviz denilen rukyeleri taşımaya bile şirk diyorlar. Ellerinde bir şirk çamuru, rastgele atıyorlar.
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Nazar değmemek için tarlaya kemik, korkuluk, hayvan kafası koymak caizdir. Bir kadın tarladaki mahsule nazar değmemesi için ne yapacağını sorunca, Resulullah (Tarlaya hayvan kafası as) buyurur. Bakan, önce bunu görüp tarladaki mahsulü sonra görür.) [Redd-ül Muhtar c.5, s.232 ve 275]
Redd-ül Muhtar’daki bu yazıdan, nazardan korunmak için korkuluk, hayvan kafası, nazar boncuğu ve benzeri şeylerin temime olmayacağı, caiz olacağı pek açıktır. Bizzat nazar boncuğu veya hayvan kafası nazarı önlemez. Nazarı önleyen Allahü teâlâdır. Bakan kimse önce bunları görünce, gözlerinden çıkan zararlı şualar bunlara isabet eder. Nazarın gerçek olduğu âyet-i kerime ile sabittir. Hadis-i şerifte de (Nazar haktır) buyuruldu. (Müslim)
(Allah’tan başkasına itaat etmek şirktir) sözü de çok yanlıştır. Çünkü Kur'an-ı kerimde, Allah ve Resulüne ve ülülemre de itaat edilmesi emrediliyor. Âlimlere, ana-babaya itaat da dinimizin emridir. Bunlara itaat da Allah’a itaat olur. (Hadika)
Sual: Sünnete uygun okunan ezanı beğenmeyenin, alay edenin, imanı gider mi?
CEVAP
Cevap: Sünnete uygun olarak okunan ezan ile alay eden, beğenmeyen, söz ve hareket ile, hakaret edenin imanı gider.
Sual: İslamiyet’in emirlerine uymayıp bu emirleri kendilerine göre değiştirerek uygulayanların imanı gider mi?
CEVAP
İman edip de kendini İslamiyet’in hükümlerine uyduran kimse Müslümandır. İslamiyet’in hükümlerini kendi arzularına, keyiflerine uydurmak isteyenler ise, Müslüman değildir. Çünkü Allahü teâlâ dinleri, nefsin arzularını, keyiflerini kırmak ve taşkınlıklarını önlemek için göndermiştir.
Sual: Dine, İslâmiyete inanmadıkları hâlde, İslâmiyetin bildirdiği güzel ahlakı kabul edenler oluyor. Böyle İslâmiyetin bir bölümünü kabul etmekle iman etmiş ve Müslüman olmuş olunur mu?
CEVAP
İslâmiyet bir bütündür. İnanılması bildirilenlerden, yapılması emredilenlerden ve yasak edilenlerden birini bile inkâr etmek, kabul etmemek, imanı giderir. Dolayısı ile İslâmiyetin bir bölümünü kabul edenlerin, İslâmiyetle bir alakası olmaz. Dinde reform yapıyoruz diyen İslâmiyet düşmanları, İslâmiyetin Allahü teâlâ tarafından, Peygamber vasıtasıyla bildirilmiş bir din olduğuna inanmadıkları hâlde, güzel ahlakın, iyi geçinmenin ve dünya işlerinde yükselmenin başarılması için, din lazımdır diyorlar. Kısaca dine, dünya için inanmalıdır diyorlar. Dinin aslı olmamakla beraber, iyi huylu olmak, sosyal faydalar sağlamak için, dine inanmak gerekir diyorlar. Hatta bu inanmak, yalancıktan olduğu hâlde, faydası çok olduğu için, doğru imiş gibi inanılacaktır diyorlar. Bunu da, Avrupalıların ve Amerikalıların, dinlerine çok saygılı olduklarını gördükleri için yapıyorlar.
Her ne olursa olsun, İslam düşmanları da, dinin lazım olduğunu söylemeye mecbur kalmaktadır. Çünkü insanları cazibesi ile bağlayan ve işlerini düzenlemeye mecbur eden bir kuvvet kudsîleşmedikçe ve kudsîliği yayılmadıkça zayıf kalır.
Sual: Bir kimsenin, kalbi iman ile dolu olduğu hâlde, imanı gideren bir şey söyleyince veya yapınca, imanı yine gider mi?
CEVAP
Akaid ve fıkıh kitaplarında mesela Dürer’de deniyor ki:
“Bir kimse, kalbi iman ile dolu olduğu hâlde, küfre sebep olan, imanı gideren bir şeyi, zaruret olmadan, yani isteyerek söylerse, imanı gider, kâfir olur. Kalbindeki imanın faydası olmaz. Çünkü, bir kimsenin kâfir olduğu sözünden anlaşılır. Küfre sebep olan şeyi söyleyince, insanlar arasında da, Allahü teala indinde de kâfir olur.”
Sual: Şirk nedir, bir insanın resmine hürmet etmek de şirk olur mu?
CEVAP
Küfrün, inkârın çeşitleri vardır. Bunların en kötüsü, en büyüğü ise şirktir. Bir kötülüğün her çeşidini bildirmek için, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür, inkâr manası anlaşılır. Şirk, Allahü teâlâya ortak koşmak, Onu başka varlıklara benzetmek demektir. Benzeten kimseye Müşrik, benzetilen şeye Şerik denir. Bir kimsede, bir şeyde, ülûhiyyet yani ilahlık sıfatlarından birisinin bulunduğuna inanmak, onu şerik yapmak olur. Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara, ülûhiyyet sıfatları denir. Sonsuz var olmak, yaratmak, her şeyi bilmek, hastalara şifa vermek, ülûhiyyet sıfatlarındandır. Bir insanda, güneşte, herhangi bir mahlukta, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, ona tazim, hürmet etmeye, yalvarmaya, ona ibadet etmek, tapınmak denir. O şeyler put olur. Böyle zan olunan insanın heykelleri, resimleri ve mezarları önünde de, tazim edici şeyler söylemek, yapmak da, ibadet etmek, şirk olur. Bir insanda ülûhiyyet sıfatlarından birinin bulunduğuna inanmayıp, Allahın sevgili kulu olduğuna veya vatana, millete hizmetleri olduğuna inanarak, bunun resmine, heykeline, tazim etmek şirk olmaz. Fakat, herhangi bir insanın resmine hürmet etmek haram olduğu için, tazim, hürmet eden bir Müslüman fasık olur.
Sual: Din kitaplarında, küfr-i inâdî diye bir tabir geçmektedir, bu ne demektir?
CEVAP
Küfür, inkâr olduğunu bilerek, inat ederek, kâfir olmayı tercih etmeye, küfr-i inâdî denir. Bu hâl, kibir sebebiyle, malı, zevklerini, mevkii, makam sahibi olmayı sevmekten veya ayıplanmaktan korkmak sebebiyle hasıl olur. Firavun'un ve yoldaşlarının küfürleri, inkârları, hep böyle idi. Musa aleyhisselamın mucizelerini gördükleri hâlde, iman etmediler. Bizim gibi bir insana inanmayız dediler. Kendileri gibi bir insanın Peygamber olacağını kabul etmediler. Peygamber melekten olur sandılar. Halbuki, kendileri gibi insan olan Firavun'a ilah dediler, ona tapındılar. Rum İmparatoru Herakliyüs de, tahtından, saltanatından ayrılmak korkusu ile iman etmedi. Saltanatını kaçırmamak için, küfrü, inkârı, imana tercih etti.
Sual: Din kitaplarında "Küfr-i cehli" diye bir tabir geçmektedir. Bu ne demektir ve bu tabir kimler için kullanılır?
CEVAP
Küfür, inkâr olduğunu herkesin bildiği bir şeyi, işitmediği, düşünmediği için kâfir olmak, inkâr etmektir ki buna Küfr-i cehli denir. Böyle kimseler, cahil olduklarını bilirler ama öğrenmek istemezler. Bunlar, hayvan gibidirler. Çünkü, insanı hayvandan ayıran fark, ilim ve idrak yani anlamaktır. Böyle kimseler, bu hâlleri sebebiyle, hayvandan da aşağıdırlar. Çünkü hayvanlar, yaratıldıkları şeyde ileridedirler. Kendilerine faydalı şeyleri anlar ve onlara yaklaşırlar. Zararlı olanları da anlayıp, onlardan uzaklaşırlar. Halbuki bunlar, bilmez olduklarını bildikleri hâlde, bu çirkin hâlden uzaklaşmaz, ilme, öğrenmeye, anlamaya yanaşmazlar, yaklaşmazlar.
Sual: Âyet ve hadîslerde geçen şirk, her çeşit küfür, inkâr anlamında mıdır?
CEVAP
Küfrün, inkârın çeşitleri vardır. Hepsinin de en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir kötülüğün her çeşidini bildirmek için, çok kere, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür manası anlaşılır. Nisâ sûresinin kırksekiz ve yüzonaltıncı âyet-i kerimelerinde, müşrikin hiç af edilmeyeceği bildirildi.
Sual: İnsan veya hayvan resimlerine, heykellere hürmet etmek, saygı göstermek, imanın gitmesine sebep olur mu?
CEVAP
İnsan resmine, heykeline hürmet, tazim etmek, kıymet vermek; onu yükseğe koyup, karşısında dikilmek, eğilmek, secde etmek, methedici, övücü şeyler söylemek, yalvarmaktır. Bu da iki sebeple olur:
1- Hocasının, babasının, amirinin, bir peygamberin, velinin, dine ve millete hizmet edenin resmi olduğuna inanarak hürmet eder. O kimsede ülûhiyyet sıfatlarından, yani Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlardan birinin bulunduğuna inanmaz. Onu mahluk, yaratılmış bilir. Onu sevdiğini bildirmek, onu sevindirmek için, başkalarına uyarak hürmet eder. Böyle hürmet eden kâfir olmaz, haram işlemiş olur. Haram olduğuna inanmayanın imanı gider.
2- Resmin, heykelin sahibinde ve salibde, haçta veya yıldız, güneş, inek gibi herhangi bir şeyde, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, mesela, istediğini yaratır, her istediğini yapar, hastaya şifa verir diyerek tazim etmek, küfür, şirk olur. Bu kimse müşrik olur. Tazim etmesi ibadet, tapınmak olur. Bu resimler, heykeller ve şeyler sanem, put olur. Hıristiyanlar, İsa aleyhisselam için Allahın oğludur, melekler kızlarıdır diyerek, erkek ve kız resimlerine ve heykellere hürmet ettikleri için, müşrik oluyorlar. Barnabas ve Aryüs mezhebinde olanları, böyle sapık inanmadıkları için, müşrik değil, Ehl-i kitaptırlar. Fakat, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için, kâfirdirler.
Sual: Dinimizde, taştan yapılmış heykellere ve duvarlara çizilen resimlere tapınmanın hükmü aynı mıdır?
CEVAP
Bu konuda Tahtâvînin, İmdâd şerhinde deniyor ki:
“Odundan, altından, gümüşten yapılmış insan heykeline, Sanem denir. Taştan yapılan insan heykeline, Vesen denir. Kumaşa, duvara ve başka yerlere yapılmış canlı ve cansız resimlerine, Suret veya Tasvir denir. Yalnız canlı resimlerine, Timsâl denir. Saneme, vesene, surete ve timsâle tapınmak, onların fayda ve zarar yapacaklarına inanmak, şirk çeşitlerinden biri olur. Böyle tapınanlara, Putperest ve Müşrik denir.”