Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:


Bütün Yazıları


Kızamık hakkında gerçekler

Kızamıkçık deyip geçmeyin

Kolik

Konuşma gelişimi

Konuşmaya destek

Korku ile baş edebilme

Kulak tüpü hakkında

Kusma her zaman problem midir?

Kuş gribi nedir

Lösemi nedir, tedavisi nasıl olur

Obezite nedir

Okuma alışkanlığı kazandırma

Okuma alışkanlığı ve kitap seçimi

Orta kulak iltihabı

Orta kulakta iltihap ve sıvı birikimi

Otizm nedir

Oyun ve oyuncak seçimi

Parmak emme ve emzik

Reklamlar ve dizi filmler

Rotavirüs nedir


1 2 3 4 5 6 7 8

 
Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için

Kan uyuşmazlığı nedir

Kan grupları ve Rh
Kan uyuşmazlığı zannedilenin aksine, eşler arasındaki değil, gebelik döneminde anne ile bebeği arasında söz konusu olabilen normal dışı bir durumdur. Hangi kan grupları arasında ve nasıl bir uyuşmazlık olduğunu anlatmadan önce kan gruplarını tanımlamak gerekir.

Kanımızda oksijen taşımakla görevli kırmızı kan hücrelerinde bulunan proteinler esas alındığında klasik olarak dört ana kan grubu tanımlanır: “A”, “B”, “AB” ve “0” grubu .. Bir de “Rh” söz konusudur. Birey, “D” proteinine sahipse Rh pozitif (+), değilse Rh negatif (-) olarak ifade edilir. Rh (-) kişilerin vücudunda D proteini hiç yoktur ve bağışıklık sistemi için tamamen yabancı bir maddedir.


AB0 ve Rh kan uyuşmazlığının oluşum mekanizması
Normal şartlarda hamilelik döneminde anne ve bebeğin kanları birbirine karışmadan plasenta (eş) aracılığıyla oksijen, karbondioksit ve besin ögelerinin karşılıklı alışverişi gerçekleştirilir. Anne Rh (-), bebek Rh (+) ise ilk gebelikte herhangi bir problem olmaz. Bebek doğarken zedelenen damarlardan bir miktar bebek kanı, Rh (-) annenin kanına karışabilir. Böylece annenin bağışıklık sistemi tamamen yabancısı olduğu bir proteinle, “D” proteini ile tanışır ve ona karşı tepki geliştirir.

O maddeyi tanımadığı için yok etmek ister. Beyaz kan hücreleri D proteinini yok etmek için ürettiği özel maddeleri (antikorlar) kullanarak hedefine ulaşır. Annenin kanında bir tane bile bebek kan hücresi kalmaz, tümü yok edilir. Bu savaş sona erdiğinde geriye “anti-D antikorları” adı verilen maddeler ve bunları ihtiyaç duyulduğunda her an yeniden üretebilecek hafıza beyaz kan hücreleri kalır.

İkinci gebelikte çocuk eğer yine Rh (+) kana sahipse annenin kanında hazır bulunan bu özel maddeler (antikorlar) kolayca plasenta (eş) engelini aşarak anne karnındaki bebeğin kanına karışırlar. Bebek kırmızı kan hücrelerini yok etmeye başlarlar. Çocuğun kemik iliği, karaciğer ve dalağı yok edilen kırmızı kan hücrelerinin yenilerini üretir ve eksilen kanı yerine koymaya çalışır. Bu aşırı kırmızı kan hücresi yıkımı ve yapımı sürecinde “bilirubin” adı verilen, fazlası zararlı olan sarılığa sebep olan madde açığa çıkar, bebekten anneye geçer, annenin karaciğeri tarafından yok edilir. Bebeğin karaciğeri henüz bu maddenin tümünü yok edebilecek kadar gelişmemiştir.

Eğer üretilen kırmızı kan hücresi miktarı yok edilenden daha az olursa, bebek ağır bir kansızlığa maruz kalır, hatta ölebilir. Eğer arada bir denge varsa bebek bir ölçüde kansızlıkla doğar veya sağlıklı olarak dünyaya gelir. Problem asıl o zaman belirginleşir. Çünkü kan hücreleri hâlâ parçalanmakta, yenileri yapılırken gereken maddeler anneden temin edilememekte, çocuk kendi depolarını kullanmaktadır.

Üstelik açığa çıkan sarılığa sebep olan madde (bilirubin) bebeğin karaciğeri tarafından yeterince vücuttan uzaklaştırılamamaktadır. Kanda belli bir düzeyi aşan “bilirubin” göz aklarına, cilde ve sonunda asıl zararını gösterdiği beyin ve sinir sistemine yerleşerek hayatı tehdit etmeye başlayabilir. Yenidoğan sarılığının ağır şekillerinde, tedavi edilmeyen çocuklarda adalelerin sertleşmesi, zekâ geriliği gibi kimi geri dönüşümsüz sinir sistemi bozuklukları meydana gelmektedir. (24 Mayıs 2007)


Kan uyuşmazlığında istenmeyen sonuçlar ve tedavi
Yenidoğan sarılığı olan bebeklerde sarılık maddesini (bilirubin) vücuttan daha kolay uzaklaştırmak için belli bir dalga boyundaki ultra viyole ışınları kullanılmaktadır. Bebeklerin uygun sıcaklık ortamı sağlayan kuvöz ya da yataklarda ultra viyole ışınıyla tedavisine “fototerapi” denir. Yeterli olmadığında bebeğin göbek kordonundan takılan bir sistemle, uygun bir Rh (-) kanla “kan değişimi” işlemi gerçekleştirilerek hayati tehlike atlatılabilir. Geç kalınan durumlarda sekel kalma (körlük, şaşılık, sağırlık, felç gibi) ihtimali çok yüksektir.


Korunma
Kan uyuşmazlığı ve sonuçları bu kadar ağır olabildiğine göre , Rh (-) anneler için koruyucu bazı tedbirler alınması gereklidir. Bir anne adayı eğer Rh (-) kana sahipse, ilk doğum, kürtaj ya da düşüğünden hemen sonra, bebeğinden kendisine o anda geçmiş olabilecek Rh (+) bebek kan hücrelerine karşı annenin bağışıklık sisteminde tepki oluşmadan önce girişimde bulunulmalıdır.

Bunun için özel olarak hazırlanmış bir serum vardır: “Anti-D İmmun Globulin”. Bu madde doğumdan (ya da düşük veya kürtajdan) hemen sonra anneye kas içine enjeksiyon şeklinde yapılmalıdır. “Anti-D İmmun Globulin” kana karışır, bebekten geçmiş olan Rh (+) kan hücrelerini derhal yok eder.

Annenin bağışıklık sistemi ne olduğu anlamadan işlem tamamlanır. Bir süre sonra “Anti-D İmmun Globulin” doğal ömrünü tamamlar ve kanda yok olur. Zamanla yok olan “Anti-D İmmun Globulin” bu sayede annenin sonraki hamileliklerinde çocuk için bir sorun oluşturamaz. Yalnız unutulmaması gereken bir konu bu immun globulinin her bir gebeliğin son bulumunda yeniden uygulanmasının gerekliliğidir.

Kan uyuşmazlığı genel olarak ilk bebekte sorun oluşturmaz. Sonraki olabilecek Rh (-) çocuk için zaten bir problem yoktur. Rh uygunsuzluğu kadar ağır seyretmese de “kan grupları” arasında da uygunsuzluk söz konusu olabilir. Genellikle annenin “0” bebeğin “A”, “B” veya “AB” olduğu durumlarda meydana gelir. Farklı mekanizmalarla ama aynı prensiplere dayanan süreçler yaşanır. Fakat daha seyrek olarak hayatı tehdit eden boyutlara ulaşır.


Sonuç ve yapılması gerekenler
Rh (-) olan anneler Rh (+) doğabilecek çocukları için önceden hazırlıklı olmalıdırlar. Eğer anne ve baba her ikisi de Rh (-) iseler genetik kurallarına göre Rh (+) bebekleri olamaz. Eğer anne Rh (-), baba Rh (+) ise çocuk Rh (-) de olabilir, Rh (+) da. Bu genel bilgi de göz önünde bulundurulmalı, doğum sonrası bebek kan grubu tayin edilmelidir. Anne Rh (-), bebek de Rh (-) ise uygunsuzluk yoktur, anneye anti-D immun globulin yapmak gerekmez. Annenin Rh (+) olduğu durumlarda çocuğun Rh’ı ne olursa olsun Rh uygunsuzluğu zaten olamaz.

Eğer anne ve baba her ikisi de “0” grubu kana sahiplerse çocukları mutlaka “0” grubu olur. Bu durumda anne ve bebek arasında grup uygunsuzluğu olamayacağı açıktır. Anne “0”, baba “A”, “B” veya “AB” ise çocukta muhtemelen “AB0” grup uyuşmazlığı olabilir.

Gebelik boyunca duyarlanmayı gösteren anneden alınan özel kan testleri olduğu gibi, doğum sonrası çocuğa özel tarama testleri de vardır. Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için gebelikte sağlıklı ve düzenli takip şarttır.

Anne baba adayları, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı arasında iş birliği bu sürecin temelini oluşturmaktadır. Uygun bir gebelik yönetimi ve doğuma uzman gözetiminde hazırlık, kan uyuşmazlığı gibi hayatî bir problemin bile kolaylıkla halledilmesini sağlayacaktır. (17 Haziran 2007)

 

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.