Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Sevaba ortak manevi şirket  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Sevaba ortak manevi şirket

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bu zamanda hak ile bâtıl, imanla küfür, iyi ile kötü karıştı, insanlar bunları ayırt edemez hâle geldi. O bakımdan, Allahü teâlânın en çok razı olduğu ibadet, Onun kullarına Ehl-i sünnet itikadını öğretmektir. Bugün en büyük iyilik, en büyük sadaka budur. Bunun için de, büyüklerin kitaplarından bir kitap vermekten başka yol yoktur. Merhum hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi buyururdu ki:

(Ehl-i sünnet kitaplarını yayarak yapılan bu hizmetler, sevaba ortak mânevî bir şirkettir. İştirak eden herkesin hissesi vardır. İster bedenen, ister maddî olarak iştirak etsin, ister bunları yapamazsa, dua ile iştirak etsin, katkısı olan herkes, bu sevaba kavuşacaktır. Yeter ki kalbinde hizmetlere sevgi, iştirak ve destek niyeti olsun. Mesela iki kişi ortak olsa, bir çuval buğdayı paylaşacak olsalar, yarıya bölüp, yarısı senin yarısı benim derler. Bu hizmetler, bu ortaklık öyle değil. Her bir buğday tanesinde hizmet eden bütün arkadaşlarımızın hissesi vardır. Hizmet eden kaç bin kişi varsa hepsi ortaktır. Bu hissenin dağılımında da asıl olan, az veya çok vermek değildir. İhlâsla mı, yoksa bir menfaat niyetiyle veya ayıp olmasın diye mi verdiğine bakılır.)

Bütün iş, bir şekilde bu sisteme dâhil olmaktır. Çünkü herkes tarafını belli etmelidir.

İbrahim aleyhisselam ateşe atılacağı zaman, bir karınca su taşır. (Bununla ateş mi söner?) derler. O da, (Biliyorum, bu suyla ateş sönmez, ama ben tarafımı belli ediyorum) der. Başka bir taraftan, bir yılan da ateşi körüklemek için üfler. Yani o da tarafını belli etmeye çalışır.

Süleyman aleyhisselâm padişah olunca, dünyanın bütün devlet başkanları ona çok güzel hediyeler getirirler. Karınca da bir çekirge bacağını ağzına alıp, saraya gelir. Karıncaya, (Oraya devlet başkanları neler neler götürüyor. Sen ise bir çekirge bacağı getirdin) derler. Karınca da, (Ben hediye getirenlerin arasına ismimi yazdıracağım. Hediyenin büyüklüğü önemli değildir) diye cevap verir.

Şimdi de durum böyledir. Küfür yani imansızlık ateşi her tarafı sarmış hâldedir. Bazıları ateşin sönmesi için, bazıları da ateşin büyümesi için gayret gösteriyorlar. Ehl-i sünnet kitaplarını yayarak, biz de tarafımızı belli etmeliyiz...

“Bana rahmet kapısını aç!” diye dua etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet bilgilerini yaymak için yapılan hizmetlere iştirak etmek, nasip meselesidir. Kime kısmet olduysa, çok şükretmesi lazımdır. Allahü teâlâ kısmet kapılarımızı kapatmasın. Rabia-i Adviye hazretleri, bir kimsenin, (Yâ Rabbi, bana rahmet kapısını aç!) diye dua ettiğini görünce, o kimseye, (Allahü teâlânın rahmet kapısı, şimdiye kadar kapalı mı idi de, şimdi açılmasını istiyorsun?) buyurur. Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında bu söz şöyle açıklanıyor: Rahmetin çıkış kapısı her zaman açıksa da, giriş kapısı olan kalbler, herkeste açık değildir. Bunun açılması için dua etmeliyiz.

Onun için zaman, kabadayılık, kibirlenme zamanı değildir. Yerde sürünmek, işe yaramadığına üzülmek, kısmet kapılarının açılmasına dua etmek zamanıdır. Herkes tarlaya ne ekerse, âhirette onu biçer.

Dine hizmet, bir mirastır. Peygamber efendimizin vârisi olmaktır. Veraseti veren Peygamber efendimizdir. Çünkü bu işte, Ona benzemek vardır. Hiçbir zaman muris, yani miras bırakan, vârisini yarı yolda bırakmaz. Peygamber efendimiz bu mirası, bu vekaleti verdikten sonra, kişi günahkâr da olsa, o kişiyi kendi hâline bırakmaz. (Sen benim yolumu devam ettirdin, gel yanıma) buyurur ve elinden tutup Cennete götürür. Yani o kimse mutlaka imanla ölür.

Onun için dine hizmet nimeti, çok büyük ve çok kıymetlidir. Ama Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen, (Nimetlerimin kıymetini bilir, şükrederseniz, yani emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetlerini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azap ederim) buyuruyor. Eğer bir kimse, dine hizmet nimetinin kıymetini bilmezse, kaza geçirmek, hasta olmak gibi sebeplerle bu hizmetlerden mahrum kalır. O hâlâ hizmetten mahrum kalmasını hastalığından bilir. Hâlbuki nimetin kıymetini bilememiştir ve Allahü teâlâ, şükrü eda edilmeyen bu büyük nimeti ondan almıştır.

İşte onun için, Allahü teâlânın verdiği nimete çok şükredelim. Şükürden maksat, nimeti mahallinde kullanmaktır. Ömür su gibi geçip gidiyor. Niçin yaratıldığımızı unutmamalıyız. Yaptığımız işin kıymetini iyi anlamalıyız. Onun artması için, büyümesi için de daha çok çalışmalıyız.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.