Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Diplomasinin aslı, güler yüz ve tatlı dildir  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Diplomasinin aslı, güler yüz ve tatlı dildir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mümin suç işlemez, günaha da girmez. Suç işlerse hapse gider, günah işlerse Cehenneme gider. Hukuk dışı hareket edenler bir gün yaptıklarının cezasını çekerler. Devlet, tavşanı kağnı arabasıyla yakalar. Hâlbuki tavşan zıplar gider. Nereye giderse gitsin. Dirisini bulmazsa ölüsünü yakalar.

Müminin en büyük silahı güler yüz, tatlı dildir. Bazen savaşlar cephede değil, masa başında kazanılır veya kaybedilir. Buna diplomasi denir. Diplomasisi güçlü olan bürokratlar, ülkeler, kaybettikleri savaşı o diplomasi bilgisi sayesinde geri alabilirler. Diplomasinin aslı ise güler yüz, tatlı dildir. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

İnsan bir dostuna mektup göndereceği zaman, bunu zarfa koyar. Zira mektup zarfsız gitmez. Hâlbuki zarf, kullanılıp atılan bir şeydir. Bunun gibi, her hizmetin de mutlaka bir muhafazaya ihtiyacı vardır. Peygamber efendimiz Uhud Muharebesi'nde, (Ben peygamberim, Allah beni korur) demeyip iki zırh giydi, yani sebeplere yapıştı, sonra Allah’a tevekkül etti.

Din düşmanları hangi silahla, hangi iletişim araçlarıyla milletin dinini imanını yıkıyorsa, bizler de aynı vasıtaları kullanmak, buna mukabil hizmeti millete götürmek zorundayız.

Silsile-i aliyye büyüklerinin yolunda dinimize hizmet edilen her yer, ibadet yeridir. Çünkü Allahü teâlâ, neticeye göre karar verir. Bu hizmetlerin de nihâi gayesi ve maksadı, Allahü teâlânın rızasını kazanmak, Onun kullarına iyilik ve hizmet etmektir.

Bu büyükleri tanıdığımız için çok bahtiyarız. Cenab-ı Hakk'ın büyük bir lütfu olan bu nimetin şükrü de, aldığımız bu ilmi, mutlaka başkalarına duyurmaktır. Bunun için de birkaç vasıta vardır. Bunlardan birincisi bu büyüklerin kitaplarıdır. Her yere, her köye yayılmalıdır. İkincisi de, gazete, televizyon, radyo gibi zamanın iletişim vasıtalarıdır. Bunlar gaye değildir, Allahü teâlânın kullarına bir an önce ulaşmak için kullanılacak vasıtalardır. Bir yerden bir yere çabuk gitmek zorundayız. Eğer biz gidemezsek, din düşmanları gidecektir. Geri kalmak, felaket olur. Esas gayemiz, büyüklerin kitaplarında yazılanı nakletmek, yani hiç değiştirmeden yaymaktır. Bu kitaplardaki bir harfi tahrif eden, bir harf ilave eden veya çıkaran, hiç şüphesiz felakete gider.

Vücutta bütün organlar birbirine muhtaçtır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimize, Ehl-i sünnet kitaplarını yaymak sûretiyle yapılan hizmetlerin maddi sahibi yoktur, bu hizmetler hepimizindir. Yani her kim muhabbetle hizmet yolunu tutarsa, sahibi odur. Kim zarar vermek isterse, kimin zararı dokunursa, onun da iflahı mümkün değildir çünkü muhatabı Allahü teâlâdır. Bu hizmetler bir cami gibidir. Caminin sahibi olmaz. Mülkün sahibi Allah’tır. İmam orada sadece vazifelidir.

Biz bir vücut gibiyiz. Her hücre en iyi şekilde çalıştığı takdirde, vücudun her tarafı iyi çalışır. Hiçbir organın bir diğerine üstünlüğü yoktur, çünkü bütün organlar birbirine muhtaçtır. Göz olmazsa, el ayak mükemmel olsa ne olur? Akıl olmazsa, bütün vücut sağlam olsa ne olur? İkinci üçüncü plana atılan organ yoktur, herkes, görevinde birinci plandadır.

Yeni bir ağaç olmak yerine, büyük bir çınarın dalı olmalıdır. Yani birlik ve beraberlik içinde olmalı ve bölünmemelidir. Ayrılıp kendi başına dışarıda yeni bir ağaç olmak isteyen hiç kimse başarılı olamaz. Hem kendini, hem de başkalarını yakar.

Büyük bir zata, (Siz nasıl başarılı oluyorsunuz?) diye sorulunca, (Sahiplenmemekle) der ve şöyle açıklar:
(Görev verdiğim arkadaşıma kendimden daha çok güveniyorum. Benden daha kabiliyetli olduğuna kesin inanıyorum. Bir şeyi sahiplenen, sahipsiz kalır. Sahiplenmeyene herkes sahip çıkar. Benim yaptığım şey, bir arkadaşı işin başına tayin etmek, ona bütün yetkileri vermek ve sonra onun işine hiç karışmamaktır. Sadece onun sorduğu sorulara cevap veririm. Çünkü aksi hâlde her işe müdahale edersek, hem arkadaş ne yapacağını şaşırır, hem de benim vaktim yetmez.)

Bu hizmetler gemimizdir ve bizi salimen Cennete götürür. Bizi taşıdığı için her zerresi çok değerlidir. İnsan yarı yolda kalmamak için kendisini taşıyan gemiye çok iyi bakar.

Peygamber efendimiz, (Nehir kenarında da abdest alsanız israf etmeyiniz) buyuruyor. (Ne de olsa nehir suyudur, ne olacak?) dememelidir. İnsan bunu huy edinir. İsraf etmeyelim, haramdır. İsraftan çok korkmalıyız. Dinimize yapılan hizmetler, bir şahsa değil, vakfa ait olduğu için, buradaki israftan daha çok korkmak lazımdır. Sonunda kiminle, nasıl helâlleşeceğiz?

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.