Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Üstünlük son nefeste belli olur  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Üstünlük son nefeste belli olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ sonumuzu hayreylesin. Hiçbirimiz sonumuzu bilmiyoruz. Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir papaz gelip, (Ben mi üstünüm, sen mi üstünsün?) diye sorar. O da, bir hafta sonra gel, der. Bir hafta sonra geldiğinde vefat ettiğini görür. (Bugün bana cevap verecekti) diye söylenince, tabutu göstererek, (İşte orada, git sor, o büyükler boşuna konuşmaz) derler. Tabutunun başına gidip aynı soruyu sorar. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, Allahü teâlânın izniyle başını kaldırıp, şöyle cevap verir:

(Konuştuğumuzdan bir hafta sonra öleceğimi biliyordum, ama sonumun ne olacağını bilmediğim için, o gün sana cevap veremedim. Sen iman edebilir ben de imansız ölebilirdim. Elhamdülillah, ben imanla ölüp kendimi kurtardım, şimdi söyleyebilirim, senden üstünüm. Sen kendine bak!) Bu keramet karşısında artık papazlık mı kalır! Papaz, ağlamaya başlar, Kelime-i şehadet getirir Müslüman olur. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, netice belli olmadan, (Ben senden üstünüm) dememiştir. Üstünlük sona bağlıdır. Bunun için imansız ölmekten çok korkmalı.

Bilerek pek küfre düşülmez, fakat bilmeyerek küfre düşülebilir. Bunun için (Ya Rabbi, bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söylediysem, bir iş yaptıysam nadim oldum, pişman oldum, beni affet) duasını her gün okumak lazım. Muhakkak affolur. Bu tevbeden daha mühim bir vazife yoktur. Küfür sigortanın atması gibidir. İrtibatı keser. Bir kimse küfre düşmüşse, ne yaparsa yapsın, ne kadar çok ibadet ederse etsin hiçbir faydası yoktur. Çünkü sigorta atmıştır, ampul, tesisat ne kadar sağlam olursa olsun, elektrik gelmediği için fayda olmaz.

Resulullah efendimiz her zaman, (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) duasını okurdu. Mânâsı şöyledir: (Ey büyük Allah’ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde sabit kıl, yani dininden döndürme, ayırma!) Eshab-ı kiram bunu işitince, (Yâ Resulallah! Sen de korkuyor musun?) dediklerinde, (Mekr-i ilahiden, beni kim temin eder?) buyurdu. Çünkü hadis-i kudside, (İnsanların kalbi, Rahman’ın kudretindedir. Kalbleri dilediği gibi çevirir) buyurulmuştur. Yani Celal ve Cemal sıfatları ile kötüye ve iyiye çevirir.

Kendisi Habibullah olduğu hâlde, cennetlik ve masum olduğu hâlde, Peygamberimiz, ümmetine öğretmek için böyle dua ediyordu. Hiçbirimiz sonumuzdan emin değiliz. Onun için, gülüp oynayacak zaman değil; dua edip, yalvarıp, Cenab-ı Hakk’ı unutmadan, Onu her an hatırlayarak geçirilecek zaman. Böyle olursa, her günümüz bayram olur.

Emîrsiz, tek başına dine hizmet olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir hadis-i şerifte özetle buyuruluyor ki:
(İnsanların yaptıkları işleri yazan meleklerden başka melekler de vardır. Yollarda, sokak başlarında dolaşırlar. Allahü teâlâyı zikredenleri, Allah rızası için bir araya gelenleri görünce, birbirlerine seslenirler, ”Buraya bakın” derler. Oraya melekler gelir, kanatlarıyla orayı ihata ederler, Arş’a kadar orayı muhafaza altına alırlar ki, oraya bir zarar gelmesin. Sonra, kullarının her işini bilici olan Allahü teâlâ, meleklere buyurur ki: ”Onlar, beni gördüler mi, Cenneti, Cehennemi gördüler mi?” Melekler, ”Görmediler” derler. “Görselerdi, ne yaparlardı?” diye sorar. ”Görselerdi elbette daha çok zikrederlerdi” derler. Allahü teâlâ, “Onların hepsini affettim” buyurur. Melekler, “Yâ Rabbî, onların yanına, uygunsuz biri de, dünya menfaati için gelmişti” derler. Allahü teâlâ, ”O da, benim misafirim olsun. İyilerin yanında bulunanlar, zarar etmez” buyurur.)

Görüldüğü gibi, böyle bir yere başka maksatla gelen bile affediliyor. Demek ki, aklı olan, din büyüklerimizi tanıyan, sâlih arkadaşlarıyla bir arada olur. Böyle olan yer Cennet gibi olur. (Benim emîre ihtiyacım yok, tek başıma hizmet ederim, tek başıma dinimi yaşarım) demek dinimize aykırıdır. Bir arada olmak ve emîre tâbi olmak şarttır. Yoksa cahiliye ölümü ile yani imansız ölmek tehlikesi vardır.

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, (Eğer bir toplulukta, Allahü teâlânın sevdiği bir kişi varsa, Cenab-ı Hak, o bir kişinin hürmetine hepsini affeder. Hak kapısında, ehil ve nâehil beraberdir) buyuruyor.

Bir gün Hızır aleyhisselam Mescid-i Nebevi’ye gelmiş, bakmış, biri yatmış uyuyor. Ayağı ile dürtmüş, kaldırmış, sonra bakmış, tekrar yatmış. Tekrar kaldırmış. Üçüncüsünde kalkınca, bak demiş, beni uyandırma, senin Hızır olduğunu herkese söylerim, millet saçını, başını yolar. Hızır aleyhisselam, hemen cebinden bir defter çıkarmış, bakmış, bu adamın adı yok. Demiş ki: (Yâ Rabbî bu, kalb gözü açık bir zat ama evliya zatlar defterinde yok, kim bu?) Cenab-ı Hak, Hızır aleyhisselama, (Sen ancak beni sevenleri, bana âşık olanları bilirsin. Benim âşık olduklarımı sen bilemezsin) buyurmuş.

İçimizde Allahü teâlânın çok sevdiği ve duası kabul olan kullar vardır, onlarla beraber olan kurtulur. Onun için bir arada olalım da, başka da bir şey lazım değil. Her geleni Hıdır [Hızır], her geceyi de Kadir bilmelidir.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.