Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Biz çok bahtiyarız  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Biz çok bahtiyarız

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Bu yolda bulunan, patavatsız, edepsiz, pervasız da olsa azizdir ve makbuldür) buyuruyor. Çünkü yolun kendisi çok kıymetlidir. Merhum hocamız da, (Kardeşim biz çok bahtiyarız) buyurup, sebebini şöyle anlatırdı:

1- Allahü teâlâ, bizi insan olarak yarattı.
Köpek veya başka mahlûk olarak yaratmadı. Nitekim bir cuma günü Bayezid-i Bistami hazretleri dar bir yoldan giderken, yatan uyuz bir köpek görür. Şâfiî mezhebinde köpek necis olduğu için, değmesin diye elbisesini hafifçe yukarı çeker. Köpek fasih bir lisanla, (Ey Bayezid! Seni Bayezid, beni köpek olarak yaratan Cenab-ı Allah, dileseydi sen şimdi köpek olurdun, ben de Bayezid. Neden benden bu kadar çekiniyorsun?) der.

2- Müslüman olarak yarattı. Bütün peygamberlerin ümmetleri de Müslümandı.

3- Muhammed aleyhisselamın ümmeti olarak yarattı. Zaten en büyük şans, onun ümmeti olmaktır. Kadı İyad hazretleri bir gün, (O kadar sevinçliyim ki, göklerde uçuyorum, yıldızlar ayaklarımın altında, elimi uzatsam Ay’ı tutacağım. O kadar bahtiyarım) buyurup şöyle açıklar:
(Allahü teâlâ bana iki nimet verdi. Birincisi, her şeyi yoktan var eden, her an varlıkta durduran yüce Allah, beni seçti, muhatap kabul etti, bana “Sen benim kulumsun” dedi. Sevip güvendiği için “Şunları yap, bunları yapma” diye emir ve yasaklar bildirdi. Ben böyle bir yüce Allah’ın kuluyum, kölesiyim. Herkes efendisiyle övünür. Benim efendim Allah’tır. İkincisi, öyle bir peygamberin ümmeti oldum ki, herkes hocasıyla övünür, benim hocam Muhammed aleyhisselamdır. Kâinat onun hürmetine yaratılmıştır, feyz kaynağı odur. Ben böyle bir hocanın talebesiyim. Beni ümmet, talebe kabul etti, bağrına bastı, “Sana şefaat edeceğim” dedi. Ben sevinmeyeyim de kim sevinsin?)

4- Resulullah’ın vârisi olan bir büyük zata talebe yaptı. Bir büyük zata talebe olamayanın, vasıtalı veya vasıtasız o zatın sohbetinde bulunamayanın veya kitaplarını okuyup talebeleriyle arkadaş olma imkânı bulamayanın kurtulma şansı çok zayıftır. Çünkü hadis-i şerifte, (Dininizi âlimlerin ağzından öğrenin!) buyuruluyor. Yani, (Rical olan büyük zatların sohbetinden dininizi öğrenin!) demektir. Bu dört madde elhamdülillah hepimize nasip oldu.

Bir şey öğretti, o da bana yetti

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın bir kuluna en büyük nimeti, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi mübarek bir rehberi, sevgili bir dostunu ona tanıtmasıdır. İmanımızı, ihlâsımızı, her şeyi onlara borçluyuz. Her şeyin hakkı ödenebilirse de, böyle hocanın hakkı ödenmez. Çünkü Peygamber efendimiz, (Ümmeti arasında peygamber neyse, talebesi arasında hoca odur) buyuruyor. Bu büyük zatlara teşekkür etmek, onların söylediklerine kıymet verip onları severek yollarında gitmekle olur.

Merhum hocamız, herkese mübarek hocası Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinden bahsederdi. Bir gün ihtiyar bir akrabası, (Sen hep hocam hocam dersin. Nasıl bir zattır? Ne öğretti sana?) diye sorar. Buna verilecek cevap kaç seneye sığar? Merhum hocamız, (Efendim, benim hocam, bana bir şey öğretti, o da bana yetti) buyurur. (O bir şey nedir acaba?) diye sorunca, (Bu sevilir, bu sevilmez. Bu iyi, bu kötü, bunu öğretti) buyurur. Çünkü en önemli ve en zor iş budur. Allah korusun, bir kötüye iyi diye sarılan, Cehenneme gider.

Dünyada en zor iş, hakkı bâtıldan ayırmaktır. Bu, ilimle ve akılla olmaz. Mutlaka bilen birinin bildirmesi lazımdır. Silsile-i aliyye büyükleri, hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak bilirler. Çünkü her birine, kendi hocası, işin doğrusunu bildirmiştir. İşte her büyüğün hususiyeti, hep hocasından nakletmesidir. Hocası da, kendi hocasından nakletmiştir. Silsile bu şekilde hazret-i Ebu Bekir’e ve oradan da, Resulullah efendimize kadar gider. O da dinin sahibidir.

Kıymetli insanın değerini kıymetli olan anlar. Büyükler ne kazanmışsa, hocalarına olan edeb ve saygıdan kazanmıştır. Mesela hocaları dua ederken, ayrıca dua etmezler, sadece onların ettiği duaya, (Âmin) derlerdi. Hocalarının yanında kendilerini hep çocuk olarak görürlerdi.

Bir gün bir talebe hocasıyla birlikte giderken, birden önlerine bir köpek çıkar. Talebe, hemen hocasının arkasına saklanır. Hocası da, bastonuyla köpeği kovar. Talebe, kendi kendine, (Gayri ihtiyarî de olsa, niye böyle yaptım? Benim öne geçip hocamı korumam lazımken, niye yapamadım) diye çok üzülürken, hocası, (İyi ki öyle yaptın, çünkü evlat babasına, talebe hocasına sığınır, onun arkasına saklanır, hiç evlat babanın önüne geçer mi?) der. Talebe çok sevinip rahat eder.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.