Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Neticeyi sebepten bilmek  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Neticeyi sebepten bilmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Mülkü de, kuvveti de veren Allahü teâlâdır. İnsan, zerresini kendi şahsından, kendi kabiliyetinden veya dehasından bildiği anda sigorta atar, Allahü teâlânın yardımı kesilir. Çünkü bütün iç organlarımız, bütün dünya, hatırımıza ne geliyorsa, yani kâinatın her zerresi, her an Cenab-ı Hakk’ın kudreti altındadır. Sütte şeker, yağ, mineral maddeler, vitaminler vardır, ama bunlar sütün her zerresindedir. Sütün içine bakıp, (Şurası mineral madde, şurası şeker) demek mümkün olmaz. Allahü teâlâ kâinatın her zerresindeki bu kudretini kullarına gösterse, o zaman iman etmenin bir üstünlüğü olmazdı. Cenab-ı Hak bütün yaptıklarını, sebeplerin altında gizlemiştir.

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
(Eğer bir kimse sebebe yapışır, neticeyi sebepten beklerse kâfir olur. Mümin sebebe yapışır, müsebbibden yani Allahü teâlâdan bekler. Kâfir de sebebe yapışır, ama o sebepten bekler.)

Çok kıymetli imanın elden gitmemesi için, yapılan şükür hakkında büyük bir zat buyuruyor ki:
(Doğru iman ederek, çok büyük nimete kavuştuk. Eğer bu imanımız olmasaydı, hiçbir hizmete gidemezdik. Bizi hizmetlere koşturan imanımızdır. İman nimetinin şükrü yapılmazsa elden gider. Allahü teâlâ, bu nimetin şükrünün, ancak Müslümanların birbirini Allah rızası için sevmesiyle mümkün olacağını bildiriyor. Eğer birbirimizi severek, iman nimetinin şükrünü eda edersek, Allah bizden bu iman nimetini almaz. İman nimeti olduğu müddetçe de, insan ne dünyada, ne de âhirette sıkıntıya uğrar. Çünkü iman ediyorum demek, (Rabbime inanıyorum, Ona güveniyorum, Onun emrindeyim, Ona ibadet eder, Ondan isterim) demektir. Allahü teâlâ, kendisinden isteyeni boş çevirmez.

Mübarek bir zat, bir kimseye, ne iş yaptığını sorar. O da, berbat bir işte çalıştığını söyleyince, ona der ki:
- Evladım, günah değil mi, üç günlük dünyada hem haram yiyorsun, hem de çoluk çocuğuna haram yediriyorsun. Allah’tan korkmuyor musun? Bırak o işi, helâl bir iş bul kendine!

- Ama hocam, çoluk çocuğumun rızkı oradan geliyor. Ben başka işe girip de orada aynı parayı, aynı imkânı bulamazsam, sonra benim hâlim ne olur?

- Haramla uğraştığın hâlde sana rızkını veren Rabbimiz, helâl işle uğraşırsan, yani Onun rızasını tercih edersen, senin rızkını mı kesecek? Öyle düşünmek, hâşâ Allah’a suizan olur. Allahü teâlâ rızkımıza kefildir. Helâl yoldan aramaya çalışmalıdır.

Neyimize güveniyoruz?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın indinde dünyanın sivrisineğin kanadı kadar kıymeti yoktur. O hâlde bu kadar kıymetsiz olan dünya için, âhiret nimetlerinden mahrum kalmak akıl işi değildir.

Âhirette iki yer var, ikisi de sonsuz, biri Cennet, diğeri Cehennem. Allahü teâlâ rızka kefildir, ama imana kefil değildir. Kefil olduğunun peşinde haram helal demeden koşuyoruz da, kefil olmadığı konuda, (Allah kerimdir) diyerek, gaflete düşüyoruz.

Ölünce insan, ya Cennete veya Allah korusun, Cehenneme gider. Çünkü imanla ölmenin garantisi yok. İnsan Cehennemden kurtulmadan, nasıl kendini güvende hissedebilir, nasıl kendini Cennette hissedebilir? İnsan bu kadar gâfil nasıl olabilir? Başkasına acımıyoruz, bari kendimize acıyalım. Âkıbetimiz meçhuldür. Meçhul olunca insan kendisini güvende hissedemez. Dünyada kendisini güvende hissetmek, ancak ismen Cennetle müjdelenen, Aşere-i mübeşşere denilen on kişiye nasip olmuştur. Geri kalan herkesin korku içinde olması şarttır.

Büyük bir zat buyurdu ki:
Bir gece uyandım, iki saat yalnız insanoğlunun âcizliğini düşündüm. İç organları düşündüm, hiçbir şeye müdahale edemiyoruz. Dış olayları düşündüm, insanın yapacağı hiçbir şey yok. Bu kadar âciz olan insanın, hükümranlık sevdası nedir? Bu kadar çok saltanat, bu kadar çok kibir ve gurur nedir? İnsan kendine gelmezse, kendini bilmezse, çok sıkıntı çeker. İnsanın kendini tanıması çok önemlidir. Tefsir âlimleri, (Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım) mealindeki âyet-i kerimedeki ibadetten maksadın, Allah’ı tanımak olduğunu bildirmişlerdir. Öyle ya, insan tanıdığına ibadet eder. Tanımadığına ibadet etmez. Tanımak da yalnız düşünmekle olmaz. İnsan burada şaşırıyor. Tanımak, düşünmekle beraber ibadetle olur. İbadet yapmayan, Allah’ı tanıyamaz.

İnsan nefessiz yaşayamaz. Hayat için nefes neyse, Müslüman için de namaz odur. Müslüman namazını kılar. Çünkü namaz kılmamak için hiçbir bahane olmaz. Namaz için çok hassas olmalı, sözümüz geçen kimseleri namaza teşvik etmeliyiz. Çünkü imanı koruyan, namazdır. Namaz başlı başına İslamiyet’tir. İçinde oruç var, yiyip içmiyoruz, hac var, Kâbe’ye dönüyoruz. Kur’an okumak, tesbih, zikir, dua, salevat, istiğfar etmek, Kelime-i şehadet getirmek ve ihtiyaçları yalnız Allah’tan istemek gibi hususların hepsi namazda toplanmıştır. Namaz kılan bunların hepsini yapmış olur.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.