Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  İnsanın kıymeti  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
İnsanın kıymeti

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bu dünyada herkesin kıymeti, kıymet verdiği şey kadardır. Dinimize, din büyüklerimize kıymet veren, asırlar geçse yine sevilir, hatırlanır, unutulmaz. İşte, Ehl-i sünnet âlimlerinin bu kadar çok sevilmesi, anılması, hatır gönül için değil, kalbden gelen sevgiden dolayıdır. Yani Allah rızası için sevilmekten ileri gelmektedir. Âhirete kıymet verenler, âhiret sonsuz olduğu için, daima kıymetli olarak anılır. Geçici dünya hayatına kıymet veren ise unutulur gider. Mesela Kadı Muhammed Zahid hazretleri, Silsile-i aliyye büyüklerindendir. Öyle, türbesi falan yok. Üstünde birkaç taş olan bir kabri var. Binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen, kabri ziyaret edilerek feyizlere kavuşuluyor.

Hasan-ı Basri hazretleri, Tabiîn’in büyüklerindendir. Büyükleri tanımadan önce, gençliğinde, çok müthiş bir tüccarmış. Çok az kârla çok mal satarak, kısa zamanda zengin oluyor. Kanaatkârlık yok. Diyar diyar gezerken, bir gün yolu Kayseri’ye düşer. Orada çok acayip bir manzarayla karşılaşır. Meydana som altından dört direk dikilip, üzerine yine som altından bir platform yerleştiriliyor. Çok süslü bir tabut getirip üzerine konuyor. O beldenin eşrafı ve halkı, cenazenin etrafında toplanıp, tabutun etrafında dönerek, kendilerini yerden yere vuruyorlar. Büyük bir matem var. Hasan-ı Basri oradakilere, (Burada neler oluyor?) diye soruyor. (Kralın oğlu öldü, ama bu sıradan biri değildi. Genç, çok yakışıklı, müthiş ata binebilen, çok kuvvetli silahşordu. Hastalandı, saltanatına ve zenginliğine rağmen çare bulunamadı, sonunda öldü) diyorlar.

Hasan-ı Basri düşünceye dalıyor. (Çok zengindi, gençti, çok yakışıklıydı, her şeyi vardı, ama sonunda ölümden kaçamadı) diyor. Basra’ya dönüyor, (Anladım ki, bu kadar servetimin, bu gençliğimin, hastalandığım zaman bana hiç faydası yok. O hâlde bana faydası olacak şeye yapışmalıyım) diye düşünüyor. Malının hepsini fakirlere dağıttıktan sonra, bir dergâha giriyor. Süpürgeyle temizliğe başlıyor. Hasan-ı Basri olarak giriyor, çıkarken Hasan-ı Basri hazretleri oluyor. Yani dünyayı terk ettiği zaman, kendisine hazret denilen büyük bir zat oluyor. Eğer dünyaya düşkün olarak kalsaydı, hiçbir zaman, hiçbir şekilde, hiçbir kimse tarafından anılmaz, unutulurdu. Ama Hasan-ı Basri hazretleri olunca, asırlar geçtiği hâlde yine hatırlanıyor, kendisinden sevgiyle bahsediliyor.

Dünya mayın tarlasıdır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, Cenneti, isteyene verir, istemeyene zorla vermez.

Dünya hiçtir, ona kıymet verip peşinden koşan da hiçtir. Dünyanın, Allah indinde hiç kıymeti yoktur. Hadis-i şerifte, (Bu dünyanın, Allah indinde sivrisineğin kanadı kadar bir kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi) buyuruluyor.

Bir kalb, dünyayı yani nefsin arzularını severse hasta olur. Kalbin hastalığı dünyayı sevmektir, bu da, günahların başıdır. Yoksa sevgisi kalbe girmedikçe, çok kazanmak kötü değildir.

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri bir yere gider. Bakar, tarifi mümkün olmayan muazzam bir saray var, sarayın penceresinden de biri, yanık yanık şiir okuyor. Şiirin bir yerinde, (Bu saraya gam girmez, kasvet girmez, üzüntü girmez) diyor. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, (Allah Allah, bu ne biçim saray) der. Derken, seneler sonra, yine bu sarayın yanından geçer. Bir de ne görsün, saray gitmiş, pencereler yıkılmış, harabeye dönmüş. Kapıyı çalar, bir deri bir kemik, cılız bir ihtiyar kapıyı açar. İçeriye girince, duvarların karardığını, kapıların çürümüş olduğunu görür. İhtiyara der ki:

- Ben buradan seneler önce geçmiştim. Burası şahane bir saraydı, ama şimdi viraneye dönmüş. Biri de pencereden yanık yanık, (Bu saraya gam girmez) diye şiir okuyordu. Bu saraya ne oldu, o şiir okuyan nerede?

İhtiyar şu cevabı verir:
- O şiiri okuyan bendim. Bu sarayın sahipleri öldü. Sahipleri ölünce, kimse ilgilenmedi, bakımsızlıktan harap oldu. Şunu anladım ki, bu dünyaya iyilik etmeye kalkan, ondan kötülük görür. Bu da, benden sana bir nasihat olsun!

Çünkü bir şeyin hamuru ve yaratılışı neyse, ne kadar zaman geçse, o yine aynıdır. Hiçbir zaman, yılan kedi olmaz, kedi de insan olmaz. Dünya da böyledir, âhiretin zıttıdır. Daima insanın nefsini azdıran, şeytanın dostu olan nesneleri barındırır. Bu mayın tarlasından ancak, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyüklere sevgisi olan kurtulur. Yalnız ibadetle kimse kurtulamaz. İbadeti şeytan da, nefis de yaptırır, ama büyüklerin sevgisi, dünya sevgisinin panzehridir. İbadet zaten vazifemizdir, ama insan ancak, sevgiyle kurtulabilir. Allah’ın ve Resulünün sevgisi, büyüklerin sevgisi, dünya sevgisini yok eder. Dünya sevgisi gidince de, insan kurtuluşa erer.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.