Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Ölümü şevkle beklemek  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Ölümü şevkle beklemek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hepimizin ömrü malum, belli bir zamanda bitecektir. Bizim en büyük rahatlığımız ve huzurumuz, Rabbimizden gelecek olan o güne, o saate, zevkle, şevkle hiç korkmadan bakmaktır. İşte Müslüman, Allahü teâlâya kavuşma saatinden endişesi olmadığından, nimetlere kavuşacağından dolayı güler yüzlüdür, ancak bundan korkanlar, huzursuz olurlar, çok sıkıntıya düşerler. Müslümanın işleri ters gitse de, o yine güler, çünkü dünya işi ters gitmiş, düz gitmiş ne kıymeti var ki! Eğer dünya işinin ters gitmesi dinden bir noksanlığa sebep oluyorsa, o zaman, o bir felakettir. Önemli olan, dinde bir noksanlığın olmamasıdır.

Dünya işleri için, sevilmeye veya üzülmeye değmez! Kendimiz de, malımız da, mülkümüz de Allah’ındır, bizim değil. İnsana sadece kullanma izni ve imkânı verilmiş. Bu kullanmakta da, (Böyle yaparsan iyi, şöyle yaparsan kötü. Böyle yaparsan Cennete, şöyle yaparsan Cehenneme gideceksin) diye iki şey bildirilmiş. (Paranı istediğin yerde kullan, ama hesabını vereceksin) denilmiş.

Kişinin şerefi, ne malıyla, ne parasıyla, ne de mevki ve makamıyla ölçülmez. İnsanın haysiyet ve şerefi, dine hizmet etmekle, ibadetle ve takva ile yani haramlardan sakınmakla ölçülür.

İnsanların kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetsizdir. Allahü teâlânın kıymet verdiğine kıymet veren, kıymetlidir. İnsanın ne kıymeti vardır ki? Allahü teâlânın kıymet verdiğine kıymet veren elbette kıymetlidir. Allahü teâlâ neye kıymet verir? Mesela güzel ahlaka, herkesle iyi geçinmeye, namaz kılmaya, çalışmaya, güler yüzlü, tatlı dilli olmaya kıymet verir. Bunlara kıymet veren kıymetlidir. Yoksa, senin şu kadar paran var, benim şu kadar evim var; bunun ne önemi olur ki?

Taşa toprağa güvenmek
Şimdi insanların tek ölçüsü dünya olmuş. Mesleği, makamı nedir? Ne kadar maaşı var? Evi, arabası var mı? Evlilikte, dindarlığın değil, dünyalığın aranması çok üzücüdür. Yani Allahü teâlâya tevekkülü bırakıyor, üç beş tane bez parçasına, üç beş tane taş yığınına bel bağlanıyor, bunlara güveniliyor. İnsan neye güvenirse, yardımı ondan beklesin! Allah’a güvenen Allah’tan beklesin! Arkasında Allah olanlar yani Allah’a güvenenler korkmasın! Arkasında Allah değil de, taş toprak, mevki makam, para pul olanlar, yani onlara güvenenler çok korksunlar, hallerinden utansınlar!

Güvendiğimiz şeyler de Allah’ındır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kim, Allah’tan başka, yüzünü neye dönerse, neye güvenirse, neyi severse, iyi bilsin ki o da Allah’ındır. Bunları yaparken Allahü teâlâ onu görüyor. Bu duruma düşmek, Müslüman için çok çirkin ve utanılacak bir haldir!

Arkamda filan zengin var dense, arkamda şu kadar ev, şu kadar para var dense tamam deniyor. Arkamda padişah veya şu vali var dense yine tamam diyoruz, ama arkamda Allah var derse, (Orasını karıştırma, biz de Müslümanız) deniyor. İyi de, bu ne biçim Müslümanlık? Allah var denince niye inanılmıyor? Niye Allah’a güvenilmiyor? O tamam denilen şeyler de Allah’ın değil mi? Hiç utanmıyor muyuz?

Aklımıza, kabiliyetimize, malımıza mülkümüze, mevkiimize makamımıza güvenmemeliyiz. Yoksa bunlarla baş başa kalırız. Gün gelir, aklımız yetmez, sapıtırız. Gün gelir, malımız mülkümüz gider, mahvoluruz. Böyle şeylere güvenen, bunlar bitince, elinden çıkınca, mahvolur, kaybolup gider, ama Allahü teâlâya güvenen, devam eder. Hem dünyada, hem ahirette, kıymetli olur, rahat olur, mesut olur. Biz Müslüman olarak, Allah için varız ve Onun rızası için çalışıyoruz. O şimdi bizi görüyor, kalbimizden geçenleri biliyor. Bir tam bağlanabilsek, o hâlin tadına doyum olmaz.

İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığı zaman, Cenab-ı Hak Cebrail aleyhisselamı gönderdi. (Kulum İbrahim’in bir ihtiyacı var mı, bir öğren!) buyurdu. Cebrail aleyhisselam İbrahim aleyhisselam ateşe atılırken, havadayken ona dedi ki:
− Yâ İbrahim, bir ihtiyacın var mı?
− Elbette var.

− Ne istiyorsun?

− Rabbimin sevgisini istiyorum.

− Yâ İbrahim, bak ateşe gidiyorsun, derdine çare iste!

− Ateşi yakan O, beni gönderen O, beni yaşatan O. Yakmak isterse yakar, yakmak istemezse yakmaz. Bana Rabbim yeter. O beni görüyor, derdimi biliyor. Senden bir isteğim yok.

Allahü teâlâ, (Kulumu nasıl buldun?) diye sorunca, Cebrail aleyhisselam, (Ya Rabbi bu Halil’inin, bu dostunun gözü, senden başkasını görmüyor. İşte dost böyle olur) dedi. Cenab-ı Hak, (Şimdi sen, orayı serin, güllük gülistanlık yap, oradan soğuk pınarlar akıt) buyurdu. Cebrail aleyhisselam emredildiği gibi yaptı. İbrahim aleyhisselam indi, (Ben nereye geldim, ateş yok) dedi. O kadar büyük ateş ki, herkes kül olur diye bekliyordu. Yani ateş sönecek de küllerini bulacaklardı. Ateş bitti. İbrahim aleyhisselamı gül bahçesi içinde görünce şaşırdılar, bununla başa çıkılmaz dediler.

İbrahim aleyhisselam ateşe atılırken, (Hasbiyallahü ve ni’mel vekil) yani (Bana Allah’ım yetişir, O ne iyi yardımcıdır) demişti. Her işinde, onun gibi sadece Allahü teâlâya güvenen, dünyada ve âhirette huzura, saadete kavuşur.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.