Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  İtaatsiz sevgi yalandır  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
İtaatsiz sevgi yalandır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Sevmenin alameti itaattir. Sevginin derecesi, itaatteki süratle ölçülür. Büyük zatların hiçbir sözünü ikiletmemeli; çünkü ikinci uyarı tehlikedir, üçüncüsü ise felakettir. Birkaç örnek verelim:

Şâh-ı Nakşibend
hazretleri bir gün talebeleriyle yemek yerken, bir talebesinin uzakta durup yemeğe katılmadığını görür. Çağırıp sebebini sorar. Talebe, (Oruçluyum efendim) der. Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Gel şu nafile orucunu boz da, aramıza katıl) diye ısrar eder. Talebe bir kez daha, (Olmaz efendim) deyince, son bir kez daha (Gel, ayrı kalma, Ramazan ayında tutulmuş bir farz oruç sevabı kazanırsın) der; fakat yine razı edemez. Bunun üzerine Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Bundan uzak durun, gün gelir bu, Allahü teâlâyı da inkâr eder) buyurur.

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
hazretlerinin bir talebesi, memleketine gitmeyi çok ister. Hocasına sorunca, (Hayır, gitme) cevabını alır. Sonra tekrar sorunca yine, (Hayır) cevabını alır. Gitmek için bir daha ısrar edince, Mevlânâ hazretleri bakar ki olmuyor, (Git ama akrabalarından sakın hediye kabul etme) buyurur. Talebe gider; fakat son gün dayanamaz, hediyelerden birini alır ve dergâha döner. Ancak bir de bakar ki, artık ne hocasının feyzi kalmış, ne de arkadaşlarının muhabbeti. Herkes onu farklı bir gözle görmeye başlar ve kazandığı her şeyini kaybeder.

Şems-i Tebrizî
hazretleri yaya olarak Şam’dan Konya’ya doğru yola çıkar. Yolda aç, susuz kalır. Gece olur, yatacak yer de bulamaz. Ne yaparım diye düşünürken, aklına mescidde gecelemek gelir. Yatsıdan sonra duayı biraz uzatır, herkes evine gidince yatar, uyurum diye düşünür. Namaz biter, herkes gider, müezzinle baş başa kalırlar. Şems hazretleri, ibadetini uzatır. Buna canı sıkılan müezzin, biraz hava almak için dışarı çıkınca, o da bir kenarda yatar. İbadeti herhalde bitmiştir diye müezzin içeri girince, onun bir kenarda uyuduğunu görür. Hemen yanına gidip bağırmaya başlar. Olmayınca da tekmelemekle tehdit eder. Şems hazretleri ne kadar yalvarırsa da, razı olmaz ve yaka paça dışarı çıkarır.

Şems hazretleri beş on adım uzaklaşmadan arkada bir gürültü kopar. Müezzin, sanki birisi boğazını sıkıyormuşçasına, nefes alamaz bir şekilde kıvranır. O sırada imam gelince, müezzin son bir gayretle Şems hazretlerini gösterir. İmam durumu anlar ve Şems hazretlerine yetişip, (Efendim, arkadaş bir hata etti, özür diliyor, lütfen affedin de bu durumdan kurtulsun. Bakın ölmek üzere) diye yalvarmaya başlar. Bunun üzerine Şems hazretleri, (İş benden çıktı, bu insan büyükleri üzdü, benim yapabileceğim bir şey kalmadı; ama ben sadece imanla ölmesi için dua edebilirim) buyurur. Kıvranmakta olan müezzin, az sonra kelime-i şehadet getirip vefat eder.


Esas olan sevgidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri bayrak gibidir ve hep dalgalanırlar. Bozuk insanlar, o bayraklara düşmandır; ancak onları Allahü teâlâ korur. Onlar Allah der, başka bir şey demez. Allahü teâlâ, (Kim Allah der ve Allah için varsa, Allah da, onun içindir) buyuruyor. Onlar, Allah için yaşar, Allah için çalışır, kimseyi üzmezler, kötülük etmezler. Böyle bir şeyi yapmaları hayal edilmez. Değil kötülük yapmak, kötülük nedir düşünemezler bile. Kötüler ise, Resulullahın yolunda olanlarla uğraşırlar. Peygamber efendimiz âlemlere rahmetti, hâşâ kime kötülük yaptı? Buna rağmen hep Onunla uğraştılar, hatta savaştılar.

İslam âlimlerinin, evliyaların hayatlarını okumalıyız. O mübarek zatları tanımalı, sevmeliyiz.

Esas olan emir değil, sevgidir. Yani içinde sevgi olmayana, bunu yap, şunu yapma demek fayda getirmez. İnsan büyük zatları sevince, ister istemez dinimize uyar, emir ve yasakları yerine getirir. Büyüklerin sevgisiyle hâsıl olan sevgi, kalıcı sevgidir. Kalbe nakşetmek gibidir.

İmam-ı Rabbani hazretleri gibi Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına muhabbetle, saygıyla elini sürenin eline Cehennem ateşi ulaşmaz. Eli yakmayan Allahü teâlâ, vücudu da yakmaz. Dolayısıyla endişeye mahal yoktur. Büyükler bizi ortada bırakmaz. Baş nereye giderse, vücut da oraya gider.

Sarhoşun biri yalpalayarak evine giderken bazı sesler duyar. Kulak kabartır ve anlar ki, Allahü teâlâyı zikredenler var. Sesin geldiği tarafa gider ve açık duran pencereden evin içine bakar. Orada Gavs-ı a’zam Seyyid Abdülkadir Geylani hazretlerinin talebelerini görür. Olay, Gavs hazretlerinin vefatından yüzlerce yıl sonra gerçekleşmektedir. İçinden, (Ne güzel insanlar, bir benim halime bak, bir de onlarınkine! Rabbimi zikrediyorlar) diye düşünür ve onlara muhabbetle bakar, daha sonra evine gider ve hikmet-i ilahi, o gece vefat eder.

Kabre koyarlar. Melekler bunu Cehenneme götürürken, Gavs hazretleri önlerine çıkıp, (Nereye götürüyorsunuz bunu?) diye sorar. Melekler, (Ya Gavs, bu çok kötü biri, Cehenneme götürüyoruz) derler. Gavs hazretleri, (Tamam ama başını vermem, isterseniz vücudunu götürebilirsiniz. Baş bana ait; çünkü o baş, benim talebelerime sevgiyle baktı. Benim talebelerime sevgiyle bakan gözü ateş yakmaz) buyurur. Melekler, (Ya Gavs, olur mu öyle şey, baş bir tarafta vücut bir tarafta olmaz) deyince, (O zaman Cenab-ı Hakk’a arz edin) buyurur. Melekler de durumu Cenab-ı Hakk’a arz ederler, (Ya Rabbi, bu mevtayı ne yapacağız, baş ayrı, gövde ayrı, nasıl muamele edelim?) derler. Allahü teâlâ da, (Baş nerdeyse vücut da oradadır, gövde başın gittiği yere gidecek) buyurur ve adam Cennete gider.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.