Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  İnsanlara iyilik etmek  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
İnsanlara iyilik etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir) buyuruyor. Kötü arkadaşın insana yapacağı birinci kötülük, insan onun yanında namazı terk edebilir. O sizi, mesela kahvehaneye götürmeyi teklif ederken, siz ona ben camiye gidip geleceğim deseniz, işte orada iş biter. Ya o sizden soğuyacak veya siz ondan soğuyacaksınız. Peygamber efendimizin her hadis-i şerifi, Kur’an-ı kerimin bir âyet-i kerimesinin tefsiridir. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde, (İyiler iyilerden hoşlanır, kötüler kötülerden hoşlanır) buyuruyor. Bir iyi, bir kötüyle uzun zaman bir arada olamaz; çünkü Allahü teâlâ öyle buyuruyor. Peygamber efendimiz de, (Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz) buyuruyor. İnsanın iyi ölmesi için, iyilerin arasında olması gerekir. İyi insanlarla düşüp kalkması, iyi kişilerle arkadaşlık kurması gerekir.

İyilik nedir? Dinimizde birkaç çeşit iyilik var. Birinci iyilik, insanların dünyasına yardımcı olmaktır. Mesela cömertliktir, hastalığında ziyarettir, borç isterse vermektir, bir sıkıntısını giderip yardım etmektir. Bunlar iyiliktir. Peygamber efendimiz, (Bir din kardeşinize, böyle bir iyiliğe koştuğunuz zaman, kendiniz için yaptığınız ibadetlerden daha fazla sevab kazanırsınız) buyuruyor; çünkü arkadaşınızın bir ihtiyacını gidermişsinizdir. Hâlbuki hakiki iyilik, bu da değildir. Hakiki iyilik, onu ölüm acısından, kabir azabından, mahşer sıkıntısından ve cehennemden kurtarmaktır. Bundan daha büyük iyilik olur mu? Dünyalık iyilikler, onu üç beş günlük dünya hayatında biraz rahatlatır, sıkıntısını giderir. Hâlbuki bu, sonsuz iyiliktir.

Allah korusun, bir yerde yangın çıksa, içindekiler de yanmaya mahkûm olsa, kapılar kilitlenmiş, yanmış, pencereler yanmış, eşyalar, kilimler tutuşmuş, ateş az sonra onu da yakıp götürecek. Öyle bir hâl içerisinde olan kişiye deseniz ki, bak kardeşim, şu anda benim seni kurtarma imkânım var, bana ne verirsin? Arsa verir misin? Şu kadar para veya mal verir misin? Adam der ki, üstümdeki gömlek bile senin olsun, Allah aşkına kurtar beni bu ateşten. Yani insan orda üç beş kuruşluk toprak parçasını veya kâğıt parçasını düşünür mü?

Onun için hakiki iyilik, insanlara dinimizi, Ehl-i sünnet itikadını öğreterek, onları kabir azabından, Cehennem azabından kurtarmaktır. İşte en büyük keramet budur. İnsanların havada uçması veya şunu, bunu bilmesi değil, doğrudan doğruya insanlara dünyada ve ahirette faydalı olmaktır. Dünyada faydalı olmak çok iyidir; ama ahireti için faydalı olmak en iyidir. Onun karşılığını Cenab-ı Hak verir.


Mümini sevindirmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her günah affolur, her günahın cezası ahirete kalabilir; ama zalim, dünyada cezasını görmedikçe ölmez. Zalim, kendini güçlü, kuvvetli, yetkili bildiği zaman, zayıf insanları üzendir, onlara işkence eden, onlara çeşitli şekilde sıkıntı verendir. Herkes Allahü teâlânın kuludur. Müslüman olsun, kâfir olsun, kim olursa olsun, o bir kuldur, onu üzmeye, onun canını yakmaya kimsenin hakkı yoktur. Suçu varsa adalet cezasını verir. Dolayısıyla bizim dinimizde, kişinin kişiyi cezalandırması yoktur, haramdır. Yani bunun cezasını ben veririm diyemez.

Hastalık da, fakirlik de, zenginlik de, makam da, mevki de geçer; ama zalimin zulmü, mazlumun boynunda hesap yerine gelir ve mazlum, zalimden hakkını alır. İsmail Fakirullah hazretleri, 11–12 yaşlarındaki İbrahim Hakkı hazretlerine testiyi verip, çeşmeden su doldurmasını ister. O da gider çeşmenin başına, tam suyu dolduracakken bir atlı, külhanbeyi gelir. Basar kırbacı çocuğa, çekil oradan der. Çocuk köşeye sıkışır, korkar, at da azgın bir at, adam da külhanbeyi. Bu beni öldürür, ben kenardan kaçayım diye düşünürken testi kırılır. Tabi su alamaz, gelir hocasına. Hocası der ki:
— Ne oldu sana böyle?
— Hocam, tam suyu dolduracaktım, atıyla birlikte bir adam geldi, bana bir kırbaç salladı, ben de kenara çekildim; ama at çok azgındı, bir çifteyle beni öldürecek diye korktum, kaçarken testi kırıldı.

— Peki, sen ona bir şey söyledin mi?
— Söylemedim efendim.

— Çabuk git, ona bir şey söyle!
— Ne diyeyim hocam?

— Zalimsin de, kötü bir şey söyle, gel!

Çocuk gider, ya korkusundan, ya saygısından bir şey söylemeden geri gelir. Hocası sorar:
— Ne söyledin?
— Bir şey söyleyemedim efendim.

— Yapma evladım, koş, yetişebilirsen bir şey söyle!

Çocuk gider; fakat at öyle azgın bir at ki, sahibini tekmeleyerek öldürmüş. Çocuk gelince, hocası sorar:
— Yavrum ne oldu?
— Efendim, at adamı öldürmüş.

— Yazık oldu, bir testiye bir can gitti. Eğer sen ona bir şey söyleseydin, biraz ödeşecektiniz, o zalimin zulmü doğrudan doğruya Allahü teâlâya havale olmayacaktı. Aranızda bir mesele olacaktı, ahirette hesaplaşmaya kalacaktı; fakat sen susunca, Allahü teâlâya havale etmiş oldun, Allahü teâlâ da zalimden intikamını işte böyle aldı.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.