Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Sevgili kul olmak için  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Sevgili kul olmak için

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Bir kişi Cenâb-ı Hakk’ın sevgili kulu mu, yoksa değil mi? Bunu anlamanın yolu, Peygamber efendimize ne kadar benzediğimize bakmaktır. Sevgili kul olmanın yolu, Onun ahlâkıyla ahlâklanmaktır; çünkü Allahü teâlâ en çok Peygamber efendimizi seviyor. Bir hadis-i kudside buyuruyor ki:

(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost]
, seni de habib [sevgili]
edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.)

Allahü teâlâ indinde, ondan daha makbul, ondan daha sevgili kul yoktur. Ondan razı olması kesindir. Kim ona benzerse, ondan da elbette razı olur. Kim onu severse, onun sünnetine yapışırsa, ona benzemeye çalışırsa, onu daha çok sever. Nitekim Ehl-i sünnet âlimleri,
(Mütâbeat gibi hiçbir üstünlük yoktur) buyuruyor. Mütâbeat, Peygamber efendimizin sünnetine tâbi olmak, yani ona uymak, onun ahlâkıyla ahlâklanmaktır. Peki, onun ahlâkı nasıl bir ahlâktır? Peygamber efendimiz bunu,
(Rabbim beni terbiye etti) diye
bildiriyor.


Resulullahın vefatından nice seneler sonra gençler, yani Peygamber efendimizin son zamanlarına yetişenler veyahut da tabiinden olanlar, Hazret-i Aişe validemize geldiler, dediler ki:
— Ey annemiz, Resulullah efendimizin ahlâkından bize bir şeyler anlatır mısın?

Hazret-i Aişe validemiz de buyurdu ki:

— Onun ahlâkı, Kur’an ahlâkıydı.

Kur’an ahlâkı ne demektir? Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ ne bildiriyorsa, ne buyuruyorsa, Resulullah, Kur’an-ı kerimin sanki şekillenmişi, tecessüm etmiş hâlidir. Onun, her hareketi Kur'an-ı kerime uygundu. Yani, Allahü teâlânın rızasına uygundu. Hiçbir fiili, hiçbir sözü, hiçbir hareketi Allahü teâlânın rızası dışında değildi. Öyle bir ahlâk ki, her şeyi Allahü teâlânın rızasına uygun. Onun için Peygamber efendimize benzemek, doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk’ın sevgili kulu olmak demektir.

İşte evliya, hakiki Ehl-i sünnet âlimleri, Peygamber efendimize o kadar benziyorlar, Onun sünnetine o kadar yapışıyorlar, Onun dinine o kadar sarılıyorlar ki, artık onlar için Peygamber efendimize tâbi olmanın dışında herhangi bir harekette bulunmak mümkün değildir. Adeta Peygamber efendimizde fani olmuşlar. Ona zaten tasavvufta,
(fena-firresul) yani Resulullah efendimizde fani olmak deniyor. Onun gibi oturmak, Onun gibi konuşmak, Onun gibi yatmak, Onun gibi dinlemek, Onun gibi söylemek... Her hâl ve hareketinde tam ve noksansız olarak Peygamber efendimize benzemek... Kimde teşekkül ederse, o Allahü teâlânın sevgili kuludur; çünkü Peygamber efendimize benzemekle, Allahü teâlânın razı olduğu ahlâkla ahlâklanmış oluyor. İşte ancak buna, sevgili kul denir.



Peygamber efendimizin ahlâkı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Herkesi terbiye eden birisi vardır. Ya ana babası veya hocası. Resulullah efendimiz de,
(Beni Rabbim terbiye etti) buyuruyor. O hiçbir mümine sert bakmamıştır. Hakaret sayılabilecek bir söz söylememiştir. Kâfirlere en sert söz olarak,
(Bilmiyorlar, bilseler böyle yapmazlardı) buyurmuştur. Herhangi bir şey istendiği zaman, yok dediği vaki olmamıştır. Varsa vermiş, yoksa susmuştur. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, hiçbir şekilde Onun zerresi olamaz. Allahü teâlâ, Onu en mükemmel bir şekilde yaratmıştır. Hırka-i şerifin kokusu asırlardan beri sürüyor. Kokluyoruz, kokluyoruz, gitmiyor. Herhangi bir koku sürülmüş değil.

Allah bir kulunu aziz ederse, kimse onu zelil edemez. Allah’ın zelil kıldığını da kimse aziz edemez. O âlemlere rahmettir. Onun ahlâkı, Kur’an ahlâkıydı. Yani, her işi Allahü teâlânın rızasına uygundu.


Öksüzün bayram sevinci

Bir bayram günü Peygamber efendimiz evinden çıkmış, mescide gidiyordu. Yolda bayram sevinci içinde oynayan çocuklara rastladı. Hepsi bayramlık yeni elbiseler giymiş, sevinç içinde sağa sola koşuyorlardı. İçlerinde zayıf ve çelimsiz bir çocuk vardı. Eski ve yırtık elbiseleri içinde, melul ve mahzun bir kenara çekilmiş, neşe ve sevinç içinde oynayan çocuklara bakıyordu. Peygamber efendimiz bu çocuğa buyurdu ki:

— Yavrum, niye arkadaşlarınla gülüp oynamıyorsun da, bir kenara çekilmiş böyle duruyorsun?

Çocuk kim olduğunu bilmeden dedi ki:
— Ben hem öksüzüm, hem de yetimim. Babam, şehid oldu. Annem başka biriyle evlendi.

Peygamber efendimiz çocuğun elinden şefkatle tuttu. Sevgiyle saçlarını okşadı.

— Yavrum, ister misin ki, Resulullah baban, Aişe annen, torunları Hasan ile Hüseyin de kardeşin olsun?

Yetim yavru, karşısındaki şefkat dolu, nur yüzlü insanın Peygamber efendimiz olduğunu anlayınca sevinçle dedi ki:
— Ya Resulallah, nasıl istemem?

Efendimiz aleyhisselam çocuğun elinden tutarak evine götürdü. Yedirip, içirip, yeni elbiseler giydirdi. Çocuklar onu tanıyıp etrafına toplandılar. Durumundaki değişikliği görüp sordular:
— Nedir sendeki bu hâl?

Yetim çocuk başından geçenleri anlattı. Diğer çocuklar, bu yetim yavrunun Peygamber efendimiz tarafından evlatlığa alındığını duyunca:

Keşke bizim babalarımız da, o savaşta şehid düşselerdi de, bizi de Resulullah evlatlığa alsaydı,
dediler.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.