Bir gün kadıncağızın biri Belh padişahına gelir, (Ben seyyideyim, çoluk çocuğum var, bize kalacak bir ev ver) der. Padişah, (Vesikan var mı?) diye sorunca, kadıncağız kızıp bir Mecusi’ye gider. Ona da aynı şeyleri söyler. Mecusi hay hay der. (Hazret-i Muhammed’in torunları gelir de boş çevrilir mi hiç, al sana ev, al sana hizmetçi) der.
Belh padişahı o akşam rüyasında Peygamber efendimizi görür, köşkler görür. Resulullaha (sallallahü aleyhi vesellem) gider. (Ya Resulallah, bu köşkler kimin?) der. O da, (Müslümanların) buyurur. Belh padişahı, (Ben de Müslümanım) deyince, Resulullah efendimiz (Vesikan nerede?) buyurur.
Bu rüya üzerine Belh padişahı uyanır. Belh şehrinde o seyyide hanımı arar ve Mecusi’nin evinde bulur. Belh padişahı Mecusi’ye (Ben ona ev vereceğim) der. Mecusi, (Geçti artık) der. Ben bu seyyide hanım gelince Müslüman oldum. O gece rüyamda Resulullahı gördüm. Cennette Müslümanların köşkleri vardı. Peygamberimiz, (Bu köşkler Müslümanların, sana vesika sormak yok, geç şu köşke otur) dedi. Seni de gördüm ne olmuşsa, saçını başını yoluyor, vesika vesika diye kıvranıp duruyordun. Sabah rüyamı anlattığım hanımım ve çocuklarım da hepsi Müslüman oldular.