Mübarek bir zat, önceleri faizcilik yapıyordu. Borcunu ödeyemeyenlerin neyini bulursa alırdı. Bir gün alacağını almak için bir eve gitti. Evde sadece kadın vardı. Kadın, verecek paramız yok deyince, ben anlamam ne varsa götüreceğim, dedi. O sırada evde sadece, bir hayvan kellesi vardı. Kadın bunu teklif etti, başka bir şeyimiz yok dedi. Olsun, ne götürürsem kârdır dedi, kelleyi alıp evine götürdü.
Hanımına, şunu pişir de yiyelim, dedi. Kadın tencereye koydu, kaynattı kaynattı bir türlü pişmedi. Sonunda kapağını açıp baktı ki, tencere ağzına kadar irin ile dolu. Hemen faizci kocasını çağırıp, şuna bir bak dedi. Kocası gelip bakınca çok üzüldü, demek ki büyük bir yanlışımız var, yaptığımız iş herhalde çok kötü bir iş, deyip tevbe etmeye karar verdi.
Hemen evden çıktı. Giderken sokakta oynayan çocuklar bunu görünce, çekilin çekilin faizci amca geliyor, üzerimize ayağındaki zulmet tozları bulaşmasın, diyorlardı.
Gidip, bir Allah dostuna olup bitenleri anlattı. Onun nasihat ve tavsiyesi üzerine de yaptığına pişman olup tevbe etti. Dönüşünde, aynı çocuklar bu defa, tevbekâr amca geliyor yanına yaklaşalım da, ayak tozlarından bereketlenelim, diyorlardı.
Evine gelince, hanımına, evde ne var ne yok hepsini dağıtalım, hiçbir şey kalmasın. Faizcilikten bir şey kalmasın. Çünkü, az da olsa pislik, karıştığı şeyin tamamını necis eder. Bir damla da olsa, zemzeme karışan necaset onu zemzem olmaktan çıkartır, dedi.
Her şeyini dağıttıktan sonra, her gün Dicle kenarına gidip, ağlayıp tevbe ediyor, akşama kadar namaz kılıyordu. Hanımına da bir işe girdim. Ücretimi hafta sonu verecek diyordu. Hafta sonu geldi. Eve gidip ne diyecekti. Çok ağlayıp, dua etti, (Ya Rabbi, faizcilikten kurtuldum, yalan da haram, beni hanıma karşı yalan söylemeye mecbur etme. Bana yardım et) diye yalvardı. Eve geldiğinde mis gibi yemek kokuları ile karşılaştı.
Eve girdiğinde, hanımı neşe içinde kendisini karşıladı ve (Allah ondan razı olsan, ne iyi sahibin [işverenin, patronun] varmış, çuvalla, yiyecek, et gönderdi. Onları pişirdim, sakın bu işten ayrılma) dedi. Hanımı sonra da, şunu ilave etti, bunları getirenler, “Kocan çalışmasını artırırsa biz de yiyecekleri artıracağız” dediler. Adam kendi kendine mırıldandı, “Ah bir adam olabilsem, daha iyi çalışabilsem daha neler verirdi neler...”