Sual: İnsanlığı büyük hizmetler yapmış bir gayrimüslimin veya Müslüman bilindiği halde, imanı olmayan kimselerin yaptığı hizmetler ahirette boşa mı gidecektir?
CEVAP
Evet, boşa gidecektir. Müslüman sanıldığı halde imanı olmayanın ve gayrimüslimlerin yaptıkları iyilikler ahirette bir işe yaramaz. Kâfir, iman etmediği için, bütün dünyaya büyük hizmetleri dokunsa, Allah katında zerre kadar kıymeti yoktur.
Müslümanlığın temeli, Allahü teâlânın birliğine ve Muhammed aleyhisselamın bildirdiği belli olan emirlerin ve yasakların hepsini Allah tarafından getirmiş olduğuna inanmak, tamamını beğenmektir. Yani emirleri yapmak ve yasak edilenleri yapmamak imanın şartı değil ise de, yapmak ve yapmamak gerektiğine inanmak imanın şartıdır. Böyle imanı olmayana, yani Müslüman olmayana kâfir denir. Kâfirler, ne kadar iyi iş ve faydalı buluşlar yapsa da, ahirette azaptan kurtulamaz.
Cehennemden kurtulmak yalnız Müslümanlara mahsustur. Kâfirlerin iyi işleri, ne kadar çok olursa olsun, onları Cehennemden kurtaramaz.
İslamiyet sadece bize gelmedi, bütün insanlara geldi, yani Müslüman olarak bizim tekelimizde değildir. İslamiyet ortada bir nimet gibidir. Kim olursa olsun, bunu, inanıp, beğenip, kabul edene Müslüman denir. Kabul etmeyene kâfir denir. Kabul edip, bu imanla ölenler Cennete gidecektir. Kabul etmeyip, bu imansızlıkla yani kâfir olarak ölenler Cehenneme gidecektir. Bu, bizi yaratan Allahü teâlânın takdiridir. Bu ilahi takdirin aksini savunmak yani değiştirmek, hiçbir insanın elinde değildir. Bizim veya başkasının istemesiyle kimse Cennete de girmez, Cehenneme de girmez. Bizim veya başkasının istemesiyle ne nimete kavuşulur ne de azaba düşülür. Allahü teâlâ ne bildirmişse, elbette öyle olur.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küller gibidir. Ahirette o işlerin hiç faydası olmaz.) [İbrahim 18]
(Deki: Size en çok ziyana uğrayanları haber verelim mi? Onlar dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükafatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, kıyamet günü, hiç bir terazi tutmayız. [İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.]) [Kehf 103, 104, 105]
(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır. Ama yanına varınca, umduğunu bulamaz. Kâfirler de, kıyamette, dünyada yaptıkları iyilikleri serap gibi yapan, yani yok eden Allah’ı bulur ve hesabını Ona verir.) [Nur 39]
(Kâfirlerin [iyi olarak] yaptığı bütün işler, kıyamette boşa gider.) [Tevbe 17]
(İmansızın ameli boşa gider.) [Maide 5]
(Kâfirlere ahirette yalnız Cehennem vardır. Emekleri boşa gider.) [Hud 16]
(Müslümanlıktan çıkıp kâfir olarak ölenlerin yaptıkları [iyi] işler dünya ve ahirette boşa gider. Cehennemde devamlı kalırlar.) [Bekara 217]
(Kâfir olarak ölenin yapmış olduğu bütün iyi işleri yok olur. Dünya ve ahirette fayda vermez.) [Maide 57]
(Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.) [Nisa 48]
Cennete ancak iman eden Müslüman girer. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Erkek veya kadın, mümin olarak iyi işler yapan, ancak Cennete girer.) [Nisa 124]
Kâfirlere farklı azap
Sual: İnsanlığa birçok hizmet veren kâfirlerin iyi işleri, keşifleri, nazarı itibara alınacak mı? Yoksa topluma büyük zulümleri olan bir kâfir ile aynı kefeye mi konacaktır?
CEVAP
Hayır, aynı kefeye konmaz. Sekiz Cennet, yedi Cehennem vardır. Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine göre dereceleri farklıdır. Peygamberlerle, şehitlerle sıradan bir Müslümanın derecesi aynı değildir. Cehennemdeki kâfirlerin durumu da böyledir. Firavun gibi ilahlık davası güdüp yeni doğan masum çocukları kesen bir zalim ile kendisinden başka hiç kimseye zararı olmamış, topluma çeşitli hizmetler veren bir kâfirin durumu aynı değildir.
Resulullah efendimiz, kâfirlerin, dünyada yaptığı iyilikler, onları Cehennemin ebedi azabından kurtarmayacağını, ama zalim kâfire göre azabı daha az hissetmesine sebep olacağını bildirip, şu mealdeki âyeti okudu: (Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun.) [Mümin 46] (Hâkim)
Cehennem 7 tabakadır. Her birinin azabı üstündekinden daha şiddetlidir:
1. tabaka: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr Müslümanlar azap görür.
2. tabaka: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada, Yahudiler azap görür.
3. tabaka: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada Hıristiyanlar azap görür.
4. tabaka: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap görür.
5. tabaka: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler azap görür.
6. tabaka: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap görür.
7. tabaka: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve mürtetler azap görür.
Her tabakadaki kâfirlerin de azabı farklıdır. Aynı tabakada olan cömert bir kâfir ile zalim bir kâfirin azabı aynı değildir. Her kâfir, zulmünün derecesine göre farklı azap görür. Yerleri aynı olmasına rağmen azapları farklı olur. Zalim kâfir, diğer kâfirlere göre azabı daha şiddetli hisseder. (Feraid-ül-fevaid)
Cennet nimetleri de böyledir. Derecesi yüksek olan daha çok faydalanır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dünyada İslamiyet'in yalnız suretine kavuşanlar, Cennetin de yalnız suretine kavuşacaklar, yalnız onun zevkini, tadını alacaklardır. Dünyada İslamiyet'in hakikatine kavuşanlar, Cennetin de hakikatine kavuşacaklardır. Cennetin yalnız suretine ve yalnız hakikatine kavuşanlar, aynı nimetlerden mesela aynı meyvesinden yedikleri halde, farklı lezzet duyacaklardır. Resulullahın zevceleri, müminlerin anneleri olup, Cennette Resulullahın yanında bulunacaklar, aynı meyveyi yiyecekler, fakat, farklı tad alacaklardır. Duydukları lezzet, hep aynı olsa idi, müminlerin annelerinin, bütün insanlardan [Peygamberlerden de] daha üstün olmaları lazım gelirdi. (2/50)
Kâfirlerin azapları hafiflemez. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kâfirler orada temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Al-i İmran 88]
(Kâfirler öldürülmez ki ölsünler, Cehennem azabı da hiç hafifletilmez.) [Fatır 36]
(Onlar, Cehennemin bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün, azabımızı hafifletsin” derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.) [Mümin 49,50]
Demek ki, kâfirlerin dünyada yaptıkları iyilikler ve faydalı işleri azaplarını yok etmez, aşağıda açıklandığı gibi, sadece azabı daha hafif olan Cehennemin bir tabakasına girmelerine yardım eder.
Bazı âlimler, (Kâfirlerin azabı hafifletilmez) âyetini açıklarken, “Zaman bakımından hafifletilmez, sonsuz azap görür, ama iyilikleri yüzünden azabı hafifletilen olur” diyerek şu âyetleri bildirmişlerdir:
(Kıyamet günü adalet ölçüsünü ortaya koyarız. Kimseye bir zulüm yapılmaz, [kötülüğün cezası adaletle verilir], hardal tanesi kadar iyilik eden karşılığına kavuşur.) [Enbiya 47]
(Herkes [iyi kötü] ne getirmişse, onu görecektir.) [Tekvir 14]
(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan cezasını görecektir.) [Zilzal 7,8]
Kâfirlerin azapları sonsuzdur, hafifletilmez ama, cezası hafif olanlar olabilir, ayda, yılda bir gün azap görmeyenler olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(Cuma hariç, zeval vakti namaz kılmak mekruhtur. Çünkü Cuma günü Cehennem kızdırılmaz, diğer günler Cehennem ateşinin hızı arttırılır.) [Ebu Davud, Beyheki, İ. Adiy]
(Zeval vakti Cehennem çok şiddetlenir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Cehennemde en hafif azap gören, beynini kaynatan ateşten iki nalın olan bir kimsedir. Bazıları topuğuna kadar ateşe girmiş olarak azap görür. Kimisi dizlerine kadar, kimisi göğsüne kadar, kimisi burnuna kadar, kimi de tamamen ateşe batmış olarak azap görür.) [Hâkim]
(Allahü teâlâ, Cehennem kapıcısına, cömert kâfir için, “Bunu cömertliği derecesinde hafif yere koy” buyurur.) [Deylemi, Ebu-ş-şeyh]
(Cehennemde en hafif azap Ebu Talib’e yapılır. Ateşten iki nalın sebebiyle beyni kaynar.) [Müslim] (Ebu Talibin diriltilerek iman ettiği Muhtasarı Kurtubi’deki hadis-i şerifte bildirildi.)
(Kıyamette en şiddetli azabı zalim hükümdar görür.) [Ebu Nuaym]
Ebu Leheb, Resulullah efendimizin dünyaya geldiğini müjdeleyen Cariyesi Süveybe’yi sevincinden dolayı azat etmişti. Bunun için, her yıl, Rebiul-evvel ayının 12. geceleri, azabı hafifler. İki parmağı arasından çıkan serin suyu emerek ferahlar. (M. Nasihat)
Demek ki, kâfirler sonsuz Cehennemde kalmakla beraber, içlerinde haftada, ayda veya yılda bir kere azapları hafifleyenler olabilir. Bunlar istisnadır, istisna ise kaideyi bozmaz.