Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:
Hikmetli Sözler  >  Kibir her iyiliğe engeldir  
 
Yazıcı için   Yazı boyutunu büyütmek için     
Kibir her iyiliğe engeldir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

* Kibir insanı küfre kadar sürükleyen bir yoldur. Kibir her iyiliğe engeldir.

* Müşriklerin iman etmemesinin iki sebebi vardır, kibir ve inat.

* Nefsini aradan çekin. Kimseyi tenkit etmeyin, kendinizi beğenmeyin, kendinizden iğrenin, kendinden tiksinmeyen kurtulamaz. Yapmadığınızı söylemeyin. Bir gün öleceğiz ve yaptıklarımızın hesabını vereceğiz.

* Allahü teâlâ bir kulunu severse onu fakih (yani dinde âlim) yapar, daha da çok severse onu fıkhı yayıcı yapar.

* Abdullah-i Dehlevi hazretlerine birisi gelmiş, "Efendim himmet istiyorum" demiş. Mübarek buyurmuş ki; "Ben evden bir şey getirmedim." Hocasına işaret buyurmuşlar. Eğer hocasına gitseler o da kendi hocasına gönderecektir. Allah adamları işte böyledir. Evden bir şey getirmezler.

* Evliyayı kiramın himmeti, yayından çıkan oku, namludan çıkan mermiyi geri çevirir. Evliyaya muhabbet edene, sevene de böyle kuvvetli himmet gelir.

* Evliyanın vefatından sonra feyzi, bereketi daha artar. Kınından sıyrılmış kılıç gibidir. Tasarrufu daha tesirli olur.

* Kim, Allahü teâlânın sevdiği veli bir kulu incitirse, yedi kat gökten düşmüş gibi olur.

* Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarını okumak günah işlemeye mani olur. Aklı fikri, kalbi iyi şeylerle meşgul ettiğinden günah işleyecek ortam olmaz.

* Teberri etmedikçe tevelli olmaz. Yani insan önce buğzu fillah eder sonra Cenab-ı Hakkın sevgisi kalbe yerleşir.

* Zikir, fikir insanlara hizmet etme durum ve imkanı yok ise yapılır. İnsanlar hizmet beklerken zikir ve fikirle uğraşılmaz.

* Dünyaya ne kadar değer vermezsen, dünya hakkında her söylediğin o kadar değerli olur.

* Bir halifesine bir mübarek zat vazife vermiş. Yola uğurlarken ''Gittiğin yerde Allahlık ve Peygamberlik davasında bulunma” buyurmuş. Talebesi estağfirullah deyince, ''Her dediğim olsun dersen Allahlık davasıdır. Sadece Allah’ın her dediği olur. Bana uymayan kötüdür, bozuktur dersen bu da Peygamberlik davasıdır'' buyurmuş.

* Kıtmir bir köpekti. Eshab-ı kehfin köpeği idi. İstisna olarak Cennete girecek. Siz kim olduğunuza değil, kimlerle olduğunuza bakın.

* Dini yaymakta sabırlı ol, cömert ol, yumuşak ol, affedici ol. Dine hizmet etmekte üç esas var: İtaat, ihlas, sevgi. Eshab-ı kiramın başarısının sebebi, birbirlerini sevmeleridir.

* Kibirden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır.

* Tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır. Tevazu sahibi övülmüş, tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, (Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Gerçek tevazu ehli, kendinde bir varlık hissetmez ki, tevazu göstermeye çalışsın. Onun tevazuu tabiidir, yapmacık değildir) buyuruyor. Bazısı da, (Bu günahkâr, bu fakir) diyerek kendinin tevazu ehli olduğunu göstermeye çalışır. Bir günahını söyleyince hemen kızar. O zaman sözünde yapmacık olduğu anlaşılır. Din büyükleri de “bu fakir” diye kullanırlar. Fakat bunlar böyle sözlerinde samimidir. Kibirlenmek, kibirli görünmek, tevazu farklıdır. Kibirliye karşı, kibirli görünmek sadaka vermek gibi sevaptır.

* Kibir sahibine karşı tevazu eden kimse, kendisine zulmetmiş olur. Bid’at sahiplerine ve zenginlere karşı da kibirli görünmek caizdir. Bu kibir, kendini yüksek göstermek için değildir. Onlara ders vermek, gafletten uyandırmak içindir. Savaşta, bid’at ehli ile münazara ederken onlara karşı kibirli görünmek de sevaptır. Sadaka verirken de neşe ile karışık kibirli görünmek, malı parayı çöpe atar gibi vermek gerekir. Sadaka verenin kibirli görünmesi, fakire karşı değildir. Verdiği malı küçültmek, mala kıymet vermediğini gösterir. Gösteriş yapan riyakârlara karşı da kibirli görünmek caizdir. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun aşırı olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua yaltaklanmak denir ki bu ancak üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir.

* Yanına başkasının oturmasını istememek ve hastalarla birlikte oturmamak, evine lazım olan eşyaları alıp evine getirmemek ve eski elbisesini tekrar giymekten hoşlanmamak, iş başında iş elbisesi giymek istememek, fakirlerin davetine gitmek istemeyip zenginlerinkini tercih etmek, akrabasının ve çocuklarının ihtiyaçlarını temin etmemek, doğru sözü, haklı tenkitleri kabul etmeyip münakaşa etmek, kusurunu, kabahatini bildirenlere teşekkür etmemek, içeri girince, oradakilerin ayağa kalkmaları hoşuna gitmek gibi şeyler kibir alametidir. Başkasının tenkidinden hoşlanmıyor, onun benden ne farkı var, o da bir insan diyorsa, hakkı onun ağzından duymak zor geliyorsa, bilsin ki bu da kibirdendir.

* Kibir, insanı, Allahü teâlânın bütün emirlerine muhalefete sevk eder. Çünkü kibirli insan, başka birinden hak ve hakikati duysa, onu kabul etmek istemez, hemen karşısına çıkar. Dini konularda bile münazara edilse, hemen inkâra kalkışır. Hatta hakkı, karşıdakinin dilinden duysa hemen çeşitli yollardan, doğru olduğunu bile bile onu çürütmeye çalışır.

* Kibrin en kötüsü Allahü teâlâya karşı kibirdir. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazıları da imanı, ibadeti, namaz kılmayı aşağılık, gericilik sanarak kibirlenirler. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde buyuruyor ki:
(Büyüklenerek bana ibadet etmeyenler alçalmış olarak Cehenneme girecektir.) [Mümin 60]

Bundan sonra kibrin kötüsü, Peygamberlere karşı kibirdir. Bazıları, Peygamberleri kendileri gibi bir insan gördükleri için, kibirlenerek onlara uymayı kabul etmediler. Mesela Peygamber efendimiz için dedikleri âyet-i kerimede şöyle bildiriliyor:
(Bu da sizin gibi bir insan. Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, hüsrana uğrarsınız.) [Müminun 33, 34]

Bundan sonra da İnsanlara karşı kibir gelir. Herhangi bir hususta kendini başkasından üstün gören kibirlidir. Kibrin başlıca yedi sebebi vardır: İlim, ibadet, soy, güzellik, kuvvet, mal, mevki. Bunlar, cahillerde bulunursa kibre sebep olur.

* İlim silah gibidir. Düşman elinde zararı, dostun elinde faydası olur. Yani ilim, kibirlinin kibrini, tevazu ehlinin tevazuunu artırır. İlmi ile kibirlenmek, büyük felakettir. İbadeti sebebiyle kibirlenmek de büyük felakettir. Bunun için “Çok ibadet edenin, kibirden kurtulması zor olur” buyurulmuştur. Soyu ile övünmek ahmaklıktır. Kabil, Âdem aleyhisselamın oğlu idi. Babasının Peygamber olması, bunu küfürden kurtaramadı. Güzellik yüzünden kibre düşmek daha çok kadınlarda görülür. Başkalarını ayıplamaya, küçük düşürmeye ve gıybete vesile olur. Halbuki güzellik, insanda kalıcı değildir, er-geç gider. Geçici olan şeyle kibirlenmek, ahmaklıktır. Kibredenin güzelliği, gübrelikte biten gül gibidir.

Gücü, kuvveti ile kibretmek de, cahilliktir. Çünkü hayvanların kuvvetleri, insanlardan çok fazladır. Mesela bir insan fil kadar kuvvetli olamaz. Kaplan gibi koşamaz. Kuş gibi uçamaz. Hayvanlar, bir bakımdan insandan üstündür. Hayvanlarda da bulunan üstünlüklerle kibirlenmek elbette uygun olmaz. Çok zengin olmak da üstün olmayı gerektirmez. Karun’un çok malı vardı. Malı ile beraber kahrolup gitti.

Geçici olarak sahip olunan servet ile, mal ile kibirlenmek, çok çirkindir. Gelip geçici olan makam, mevki de üstünlük sebebi değildir. Birçok krallar, derebeyiler, Firavunlar mevki sahibiydi. Hepsi gitti. Ancak iyilerin iyiliği, kötülerin kötülüğü söylenmektedir. Kötü birinin mevkii, makamı ile övünmesi neye yarar? Akraba ve tanıdıklarının çokluğu ile üstünlük taslamak da yanlıştır. Bir kimsenin kendisi iyi değilse, bütün dünya onun akrabası olsa ne çıkar?

* Allahü teâlâ, evliyamı gök kubbem altında gizlerim, buyuruyor. Burada gök kubbeden maksat, sıfat-ı beşerdir. Yani Allahü teâlâ evliyasını insan sıfatları ile gizler.

* Saatlerce uyumak, hastalık yoksa miskinliktir. Uyumakla zamanı boşa geçirmektir. Vakti, ahirette pişman olmayacak şekilde değerlendirmek lazım.

* Her akşam iman duası okuyup, günahlara tevbe etmeli. Bir günaha tevbe etmemek, o günahı işlemekten daha büyük günahtır.

* Hubbi fillah ve buğdi fillahı iyi öğrenmeli. Nasibi olana her şey bunun içinde vardır.

* (Kişi sevdiği ile beraberdir) hadis-i şerifine göre, herkes bu dünyada kimi severse ahirette onunla beraber olacaktır. Her hadis-i şerif, bir âyet-i kerimenin açıklamasıdır. Bu hadis-i şerif de Maide suresindeki "Hıristiyanları ve yahudileri dost edinmeyin. Onları severseniz onlardan olursunuz" mealindeki 51.âyet-i kerimenin açıklamasıdır.

* Bizim dinimizin iki esası, iki direği vardır. Biri öğrenmek, diğeri öğretmektir. Ancak, öğrenmeden öğretmek olmaz. Öğrenilecek şey, ehli sünnet itikadıdır. Öğretmek ise bunu değiştirmeden insanlara ulaştırmaktır.

* Kurtulmanın tek çaresi var, o da kurtulanlarla beraber olmaktır. Ehli sünnet itikadında olmayan kurtulamaz.

* Göğsünü kıbleden çevirenin namazının bozulduğu gibi, yüzünü İslamiyet’ten çevirenin hem dünyası hem ahireti bozulur.

* Şaşılır şu kimseye ki, dünyaya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler, ama bilmez ki, Rabbi ondan razı mıdır, yoksa değil midir?

* Allahü teâlâ hepimizi dünya ve ahiretin efendisi ve bütün insanların her bakımdan en yükseği ve en iyisi olan Resulullah efendimize tâbi olmak saadetiyle şereflendirsin! Çünkü cenab-ı Hak, Ona tâbi olmayı, Ona uymayı çok sever. Ona uymanın ufak bir zerresi bütün dünya lezzetlerinden ve bütün ahiret nimetlerinden daha üstündür. Hakiki üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmaktır.

* Kalbin kararmış olmasının alameti, günahlardan, üzüntü duymaması, günahta ısrar etmesidir. İşlediği günahlardan dolayı kalbi o kadar kararır ki, artık nasihat tesir etmez, gafletten uyanmaz.

* Şu dört şeye dikkat et: Günahlardan sakın, namazını cemaatle kıl, cömert ol, Allahü teâlânın yarattıklarına şefkat göster.

* İnsanın yaratılmasından maksat, kulluk yapmasıdır. Kulluktan maksat ise, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır. Allahü teâlâ için yaptığın her şey ihlastır. Halk için yaptığın her şey de riyâdır.

* Eşin dostun gönlünü almak için günah işlemek, kendini ateşe atmak ahmaklıktır.

* Dünyayı maksat edinmemeli. Dünya, nefsin arzularına yardımcıdır. Dünya ve ahiret bir arada olmaz. Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır. Dünyaya düşkün olanlar ahirette zarar görür. Dünyaya düşkün olmamanın ilacı, İslamiyet’e uymaktır.

* Bu zamanda dünyayı terk etmek çok zordur. Dünyayı terk lazımdır. Hakikaten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, ahirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de büyük nimettir. Bu da, yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dinin hududundan dışarıya taşmamakla olur.

* Vakit çok kıymetlidir. Kıymetli şeyler için kullanmak lazımdır. İşlerin en kıymetlisi sahibine hizmet etmektir. Yani Allahü teâlâya ibadet ve taat etmektir.

* Annenin yavrusuna faydası olmadığı (annenin yavrusundan kaçacağı) kıyamet günü için, hazırlık yapmayana yazıklar olsun!

* Hiddet ve kin gözleri kör eder, gerçekleri görmez olur.

* Âlim, ölse de yaşar, cahil ise yaşarken de ölüdür.

* Söz taşımak, yani koğuculuk yapmak, emanete hıyanet etmektir.

* Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.

* İnsanların sözlerine değil, işlerine bak! Herkesin sözüne aldanma!

* Kibir bulunan kalbde, Allah korkusu bulunmaz.

* Cehennemliklerin amellerini işleyip, sonra da Cenneti istemek, büyük ahmaklıktır.

* Kalbinde şöhret sevgisi olanın, doğruyu bulması çok zordur.

* Malı, zarardan korumanın ilacı, zekatını vermektir.

* Hayırlı kimse, ailesine, çoluk çocuğuna faydalı olan kimsedir.

* Güzel ahlak, başkalarına eziyet etmemek ve güçlüklere katlanmaktır.

* Kötü ahlak, Allahü teâlâya karşı isyan ve muhalefet etmektir.

* Tevekkül, bütün işlerinde Allahü teâlâya teslim olmak, başa gelen her şeyi Ondan bilip katlanabilmektir.

* Müslüman bir kadın, çocuğunu emzirdiği sürece, Allah yolunda cihad edenler gibidir.

* Misafire en iyi ikram, güler yüz ve tatlı dildir.

* Başkasına el açacak duruma düşmek, Müslüman kimseye yakışmaz.

* İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve Allah’a çok yaklaştıran şey, namazdır.

* Nimetlerin en iyisi, çalışarak kazanılanıdır.

* Her binanın bir temeli vardır. İslam binasının temeli de güzel ahlaktır.

* Kâmil insan; övülmek ve kötülenmekte, hâli değişmeyen kimsedir.

* Üzerine farz olan ilmi öğrenmek, dünyadaki bütün kazançlardan daha iyidir. Herkes için ilim öğrenmekten daha iyi hiçbir şey yoktur.

* Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma! Kalb kırmak, Allahü teâlâyı incitmek demektir.

* İki halde kendinizi sakının: Konuşurken ve yemek yerken.

* Kıskançlık ateştir, insanı yakar.

* Faydasız söz söylemeyin.

* İnsanların kalıbıyla değil, kalbiyle meşgul olun. Onların kalıbıyla değil, kalbiyle iş görün. Muhatabınız kalıp değil, kalb olsun. Müslüman din kardeşinin kalbini kıran, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günaha girer. Müslümanın kalbi, nazargâh-ı ilâhidir, çok dikkat edin.

* Hayrın en iyisi; doğru söz, kötülüğü düşünmeyen kalb ve itaat eden hanımdır. Şerlerin (kötülüklerin) de en fenası; yalan söz, fena kalb ve itaat etmeyen hanımdır.

* Veli kulların hatırına diyerek yardım, her zaman değil, her çare bitip tükendiğinde istenir.

* Kurtulmak için kurtulanlarla beraber olmak lazım.

* Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler, vermek üzerinedir.

* Menfaate dayanan iyilik iğrençtir.

* İlim maldan kıymetlidir. Mal kalbi sıkar, ilim öğrenenin ise kalbi ferahlar.

* İlim öğrenmeye ehemmiyet vermeyen, kıymet vermeyen küfre kadar gider. İslamiyet iki temel üzerine kurulmuştur: Öğrenmek ve öğrendiğini öğretmektir. Öğretmek için en güzel yol, ehli sünnet âlimlerinin kitaplarını dağıtmaktır.

* Aklı olan İslamiyet’e uyar, Müslüman olur, insanlara hizmet eder. Nefsine, şeytana uyan küfre kayar. İslamiyet’e uyan Cennete, nefsine uyan Cehenneme gider. İki ilaç:
1) La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah...
2) Estağfirullah...
Birincisi küfrün ilacı, ikincisi günahların ilacı.

* Kimseye zulmetmeyin. Zalimin cezası daha dünyada iken verilir.

* Müslümanlar bir araya gelince, kalbden kalbe, suyun aktığı gibi feyz akar. Bileşik kaplar gibi. Hiç konuşmasalar da feyz alırlar. Feyz gelmenin alameti şu: Feyz varsa, haramlara karşı istek azalır, nefret başlar. Feyz yoksa, dünyaya karşı muhabbet artar.

* İmanlı olmak, ehli sünnet olmak, elinde ateş tutmak gibidir.

* Aman dikkat edin, sakın iman nimetini kaptırmayın, çaldırmayın. Her taraf hırsızlarla dolu. Hırsız kuyumcuya mı gider yoksa taş ocağına mı? Bu nimetin tek bir şükrü vardır: O da birbirinizi sevmenizdir. Birbirinizle görüşmeyi sakın kesmeyin, kusurlarınızı görmeyin, hep birbirinize güler yüzlü olun. Yoksa bu iman nimetini kaçırırsınız.

* İnsanın hayatı üç safhadan ibarettir; Annesinin karnı, dünya hayatı, ahiret hayatı. İlk ikisi çok kısadır, bir nefes gibidir, ama ahiret hayatı sonsuzdur. Akıllı olan sonsuzu tercih eder, ona göre hareket eder.

* Müslümanlar bir vücut gibidir. Vücutta bulunan organların değeri aynıdır. Bu şundan üstün denmez. Mesela göz, burun, kulak, el, ayak. Bunların hepsi vücut içinde kıymetlidir. Vücuttan çıkınca hiçbir değeri kalmaz. Vücutta 30 trilyon hücre var. Bunların hepsi her bakımdan beyine bağlıdır, tâbidir. Eğer bunların beyinle alakası koparsa o zaman felaket, Allah korusun. Tabipler diyor ki, bir kanser dokusu 4-6 senede teşekkül eder. Bu süre sonunda vücutta belirti olur. İlk 4-6 senede tesadüfen anlaşılırsa anlaşılır. Belirti vererek anlaşıldığında çok büyümüş olur. 10 üzeri 12 hücre olur. Bu kanser vücudu bitirir. Müslümanlar da vücut gibidir. Vücudun sıhhatli olması için bütün Müslümanların başındaki emire tâbi olması lazımdır. Kendi başına hiçbir fikir, düşünce olmamalı. Bir vücut gibi herkes aynı şeyi söylemeli, aynı şeyi düşünmeli. Eğer böyle olmazsa farklı olanlar kanser hücresi olur.

* Sevgi itaattir. Yani seven, sevdiğine itaat eder, sevginin derecesi itaatteki sürat ile ölçülür. Ben ehli sünnet âlimlerini, bu büyükleri seviyorum deyip de itaat etmeyen yalancıdır. Bir vücutta bir hücre beyinle bağlantısını kopartırsa kanserleştiği gibi, bu büyüklerle irtibatı kesilen de iflah olmaz, onların kıymetli eserlerini okumalı, irtibatı hiç kesmemelidir.

* Allahü teâlânın rızası için olmayan her iş dünyalıktır.

* Başarılı olmak için kendini (nefsini) aradan çek. Öldükten sonra işe yarayan başarıya, başarı denir.

* Sevgi varsa sitem vardır. Sevgi yoksa müdara vardır.

* Bir müminin tek gayesi vardır; son nefeste imanla ölmek. Bu gaileden başka gaile edineni Allahü teâlâ hiçbir zaman gaileden kurtarmaz. Yağmur gibi üzerine yağar.

* Kıyamette herkes ağlayacaktır, ancak Allah korkusundan ağlayan kimse kıyamette ağlamaz.

* İmam-ı Gazali hazretleri, İslam âlimlerinin en büyüklerinden, çok kıymetli eserleri var, ömrünün her gününe 18 sayfalık eser düşüyor. Vefatında, son nasihatini soruyorlar; ihlas, ihlas, ihlas... buyuruyor.

* Suyu görüyorsunuz, suyu sevmeyen yoktur. Müslüman da su gibi olmalı, herkes tarafından sevilen ve aranan.

* Kimse kimsenin rızkını yiyemez, bir kimse de rızkını yemeden ölmez. Böyle bir gerçek var iken rızktan şüphe etmek, endişe duymak boşunadır.

* Dünyada güvercin yuvası kadar mescit yapana ahirette köşkler verilecek.

 
Geridön
 





Dünya Namaz Vakitleri


Türkiye Takvimi


Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.