Kaza namazlarıyla ilgili sual cevaplar

Sual: S. Ebediyye kitabına muhalif biri, bu kitabın 105. sayfasında, (Kazası olanların, farzlardan başka hiçbir ibadetine, hiç sevap verilmez) dediği yazılı diyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Hayır öyle bir ifade yoktur. S. Ebediyye’de şu ifadeler vardır:
Dinimizin bildirdiği farzları yapanlara ve haramlardan kaçınanlara Allahü teâlâ, ahirette nimetler, iyilikler verecektir. Yani bunlar, sevap kazanır. Farzları yapmayanlara ve haramlardan kaçınmayanlara, ahirette cezalar, acılar vardır. Yani böyle kimseler, günaha girer. İmanı olmayanların farzları kabul olmaz, yani bunlara sevap verilmez. Farzları yapmayan müminlerin, sünnetleri kabul olmaz, yani bunlara sevap verilmez. Bunlar Peygamberimize tâbi olmuş olmaz.

Bir kimse, bütün farzları yapıp da, bir farzı özürsüz terk ederse, bu borcunu ödemedikçe, bu cinsten olan hiç bir nafile ibadetine ve sünnetine sevap verilmez. (Miftah-un-necat)daki (Ya Ali, insanlar fedail ile meşgul oldukları zaman, sen farzları tamamlamaya çalış) ve İmam-ı Gazalinin (Dürret-ül fahıre) kitabının üçüncü faslı sonundaki (Allahü teâlâ, kazaya kalmış namaz borcu bulunan ve haram elbise giyen kimsenin [nafile] namazını kabul etmez) hadis-i şerifleri, bunu açık olarak bildirmektedir. (Haram işleyenlerin farzları ve sünnetleri sahih olur. Yani borçlarını ödemiş olurlar ise de, sevap kazanmazlar. (Hadika)da, (Bidat sahiplerinin ibadetleri kabul olmaz) hadis-i şerifini anlatırken buyuruyor ki: (Günahlardan sakınmayan Müslümanların ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz.) [S.18,19]

Abdülkadir-i Geylaninin Arabi (Fütuhulgayb) kitabının ve bunun, Abdülhak Dehlevi, Farisi şerhinin, [1313] Hindistan baskısı, 274. sayfada, Hazret-i Ali, aşağıdaki hadis-i şerifi haber verdi: Resulullah buyurdu ki: (Farz namazı kılmamış olanın nafile namazları kılması, vakti tamam olmuş hamile kadına benzer. Çocuğu olacağı günlerde, çocuğu düşürür, aldırır. Çocuğu yok olduğu için, bu kadına, hamile denemez. Ana da denemez. Bu kimse de böyledir. Farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, nafile namazlarını kabul etmez.) Büyük âlim, hadis-i şerif mütehassısı Abdülhak Dehlevi, bu kitabı Farisi şerh ederken buyuruyor ki, (Bu hadis-i şerif, farz borçlarını kaza etmeyip de, sünnetleri ve nafileleri kılanların, boş yere uğraştıklarını bildirmektedir. Çünkü, farz ve vacib olmayan namazlara nafile namaz denir. Farzlarla birlikte kılınan nafilelere (Müekked sünnet) namazlar denir. Farzla birlikte kılınması bildirilmeyenlere (Zevaid sünnet) namazları denir.) [s. 357]

Hiçbir kitapta bunun aksi bildirilmiyor. Burada bildirilen terk edilen, özürsüz kılınmayan namazlardır. Faite yani bir özürle kaçırılan namazlarla terk edilen namazlar aynı kefeye konmaz. Bir özürle farzı kılamayanın nafilesi kabul olur. Ama kasten farzları terk eden kimsenin nafileleri ve sünnetleri kabul olmaz.

Sual: Kaza namazları nasıl kılınır, sırayla kılmak şart mı?
CEVAP
Aynen vakit namazı gibi kaza edilir. Kaza namazı kılarken sıra şart değildir. Fakat ne kadar kaza namazı kıldığını hesaplayabilmek için, sıra ile kılmak iyi olur.

Sual: Sünnetleri kılarken kazaya da niyet ediyoruz. Öğlenin ilk dört sünnetini kılarken ilk kazaya kalan öğlenin farzına, ikindinin sünnetini kılarken ilk kazaya kalan ikindinin farzına, akşamın sünnetini kılarken ilk kazaya kalan akşamın farzını kılmaya diye niyet ediyoruz. Öğlenin sünnetini kılarken akşamın veya yatsının farzına yahut vitre niyet edemez miyiz?
CEVAP
Fark etmez, hangisine isterseniz niyet edebilirsiniz. Ancak bunun hesabı zor olur. Öğlenin sünnetini kılarken öğlenin farzı, diğerlerinin sünnetlerini kılarken farzları da kılınırsa hesaba lüzum kalmaz. Karışık kılınca, ne kadar kaza borcu kaldı diye hesabı zor olur.

Sual: Kaza namazı her zaman kılınabilir mi?
CEVAP
Şu üç vakit hariç, her zaman kaza kılınır. Kaza namazı kılınmayan üç vakit şöyledir:
1- Güneşin doğmasından itibaren 50 dakika geçene kadar.
2- Güneş, öğle üzeri tam tepedeyken, öğleye 20 dakika kalınca kaza kılınmaz.
3- Akşama 40 dakika kaldıktan sonra kaza kılınmaz. O günün ikindisi kılınır.
Kaza kılınması mekruh olan vakitlerde nafile de kılınmaz.

Sual: Bir günlük kaza namazını peş peşe kılarken, her namazdan önce ezan okumak ve her namazdan sonra âyet-el-kürsiyi okuyup tesbih çekmek gerekir mi?
CEVAP
Kaza kılarken, yalnız bir defa ezan okuyup, sonunda âyet-el-kürsîyi okumak kâfidir. Yani, her namaz için ayrı ayrı değil, hepsi için bir defa ezan ve sonunda tesbih çekmek kifayet eder. Her namaz için, kamet getirilir. Kadın için, ezan ve kamet yoktur.

Sual: Mukim ve seferi iken kazaya kalan namazlar nasıl kılınır?
CEVAP
Mukimken kazaya kalan farzlar, seferde de dört rekat olarak kılınır. Seferde kazaya kalan farzlar, mukimken kaza edilince, iki rekat olarak kaza edilir. Tam olarak bilinmiyorsa, hepsini dört rekat olarak kaza etmek günah olmaz.

Sual: Çok sayıda kaza borcu olan kaza borcunu ödedikten sonra tekrar tertip sahibi olur mu?
CEVAP
Evet olur.

Sual: Sünnetler yerine kaza kılan, sadece kazaya niyet etse vaktin sünnetini kılmamış mı olur?
CEVAP
Hayır vaktin sünnetini de kılmış olur, sadece niyet etme sevabı eksik olur.
Bir örnekle açıklayalım:
Cünüp olan, denize girip çıksa veya denize düşse, ağzına ve burnuna da su girmişse gusletmiş olur. Bu gusülle namaz kılar. Eğer denize girerken gusle de niyet etseydi gusle niyetin sevabına da kavuşurdu. Farzın yanında kaza kılan da, sünneti kılmış olur. Ancak vaktin sünnetine diye de niyet edilirse, niyetten hasıl olacak sevaba da kavuşur.

Sual: Cemaati beklerken kaza namazı kılınır mı yoksa farzı kılıp sonra mı kaza kılmalı?
CEVAP
Cemaate yetişilebilirse, kaza kılmak iyi olur. Mekruh vakitler hariç her zaman kaza kılınır.

Sual: Camide kaza namazı kılmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. İşlenmiş bir günahı açıklamak da günahtır. Eskiden hiç kimsenin kaza namazı olmazdı. Bu bakımdan kaza kılınca, o namazı terk ettiği anlaşılırdı. Fakat bugün hemen herkesin kaza namazı bulunmaktadır. Camiye Müslüman gelir. Müslüman da namaz kılanı ayıplamaz. Bugün kaza namazı kılmak yadırganmaz. Aksine takdir edilir. Hatta "Falanca namaza başlamış, kılmadıklarını da kaza ediyor" diye övülür. Sonra bir insanın hiç kazası olmadığı halde, kaza kılsa mahzuru olmaz.

İmam-ı a'zam hazretleri, kazaya kalmış namazı olmadığı halde, senelerce kaza namazı kılmıştır. Bu devirde kaza kılmak ayıplanmadığı için, camide kaza kılmakta da mahzur yoktur.

Camide Tehıyyat-ül mescid gibi çeşitli nafile namazlar da kılınır. Bir kimse, camide herkesten çok namaz kılsa, ne namazı kıldığı nasıl bilinebilir? Akşam namazından sonra evvabin namazı kılınır. Evvabin namazı kılana "Kaza kılıyor", kaza kılana "Evvabin kılıyor" denebilir mi? Nafile namazları kılarken, mesela tehıyyat-ül mescid namazı kılarken kazaya da niyet edilirse, her ikisi de kılınmış olur. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Kaza namazı için "ilk veya son" demeden rastgele, "Kazaya kalmış namazımı kılmaya" diye niyet etmek sahih olur mu?
CEVAP
Hangi namazı kıldığını bilmek farzdır. Bir kimse, öğle vakti (Allah için namaz kılmaya) diyerek on rekat namaz kılsa, o günkü öğlenin farzını kılmış olmaz. (Bugünkü öğle namazının farzı) diye niyet etmesi gerekir. Fakat kazaya kalan namaz çok ise, böyle falanca günün kazası diye niyet etmesi mümkün olmayacağı için, (ilk kazaya kalan) veya (son kazaya kalan) diyerek niyet etmek sahih olur.

Sual: Bayılıp iki gün sonra ayılan, namazlarını kaza eder mı?
CEVAP
Bayılan kimse, 24 saat veya daha fazla zaman ayılmazsa, iyi olunca, namazlarını kaza etmez. Uyuşturucu ve ilaç gibi şeylerle aklı giden kimse, ne kadar baygın kalırsa kalsın, ayılınca kılmadığı namazlarını kaza eder.

Sual: Şafii’de kaza namazı olanın, sünnet veya nafile kılması haram. Peki sünnet kılmak haram da, namazı kaza etmeyip boş oturmak haram değil midir?
CEVAP
Namaz iki türlü kazaya kalır. Biri uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalır. Diğeri de özürsüz, kasten kılmamakla kazaya kalır. Uyumak, unutmak gibi meşru özürle kazaya kalmış namazları kılmak farzdır. Acele edilmesi müstehaptır. Fakat terk edilen, yani özürsüz kılınmayan namazları ise acele kılmak farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimini temin etmek için çalışması gibi zaruri işler dışında, kaza namazı kılması farzdır, boş oturması günah olur. Hatta namazlarını kaza etmeden vaktin sünnetlerini kılması da günah olur. Bunların yerine kaza namazı kılmalıdır! (Mugnil muhtaç, Tenvir-ül-kulub, İrşad-ül-ibad)

Sual:
4 rekatlı kazaların son 2 rekatında zammı sure okunmasa da, yine vaktin sünneti kılınmış olur mu?
CEVAP
Evet olur. Kazası olmayan kimse, sünnetler yerine kaza kılarken, son iki rekatta zammı sure okusa da olur okumasa da. Hiç kazası olmayan, ikindinin sünnetini kılarken, kazaya da niyet etse, kıldığı nafile olur. Ama farzın yanında kıldığı için sünnet sevabına da kavuşur.

Sual: Kazası olmayan, ahir zuhurun dört rekatında zammı sure okumalı ne demektir? Farzdır, vaciptir, sünnettir gibi bir şey mi?
CEVAP
Burada okumalı demek, okumak farz, vacip demek değil, okunması iyi olur demektir.

Sual: Erkeklerin kaza namazı kılarken kamet okumalarının sünnet deniyor. Peygamberimiz, kaza namazı kıldı da mı kamet okumak sünnet olsun?
CEVAP
Evet Peygamber efendimiz de kaza namazı kılmıştır. Bir savaşta namaz kılma imkanı olmadı, sonradan kaza ettiler. Fakat Peygamber efendimiz, kılmasa bile, eshabına, ümmetine, namazınız kazaya kalınca ikamet okuyun buyurdu. Sabah namazına uyuyarak kalkamayanlar, kamet okuyup okumayacaklarını soruyorlardı.

Bir şeyin sünnet olması için onu mutlaka Peygamber efendimizin yapması gerekmez. Yapın diye emretmişse o sünnet olur. Yahut yaparken görüp de men etmemişse, o yine sünnet olur. Ezan okumak da sünnettir. Fakat Peygamber efendimizin ezan okuduğu kitaplarda açıkça yazmıyor. Peygamber efendimiz ezan okumamış bile olsa, ezan okumak sünnet değil, denebilir mi? Hem de İslam’ın şiarı olan bir sünnettir.

Sual: On yıldır dolgu dişle namaz kılan, şimdi bunları Şafii veya Maliki’ye göre kıldım derse, hepsi kaza edilmiş olur mu?
CEVAP
Zaruret olduğu için evet.

Sual: Sünnetleri kılarken kaza namazına da niyet ediyoruz. Ancak bir arkadaş, (Yatsının son sünneti iki rekat, akşamın sünneti iki rekat iken bunu üç olarak kılmak sünneti değiştirmek olur, bid’at olur) dedi. Üç kılmak sünnete aykırı mıdır?
CEVAP
Sünnet olan farzın yanında bir namaz kılmaktır, rekat sayısı değildir. Peygamber efendimizin akşam namazından sonra altı rekat namaz kıldığı da olmuştur. Öğlenin son sünnetini dört rekat olarak da kılmıştır. Yatsının farzından sonra çok namaz kıldığı da olmuştur. Tekrar ediyoruz: Farzlardan önce veya sonra bir namaz kılmak sünnettir, rekat sayısı değil. Bu bakımdan kaza namazı kılmakla vaktin sünnetini de kılmış oluyoruz. Sünnet de terk edilmiş olmuyor.

Sual: Geçmişte seferi iken kazaya kalmış olan namazlarımı bilmiyorum bunların kazası nasıl olur?
CEVAP
Bilinmeyince mukim olarak kılmakta mahzur yoktur.

Sual: Kaza namazlarını tamamlamadan vefat eden kişilerin ahirette hali ne olur?
CEVAP
Eğer samimi olarak kazaya başlamışsa, o zaman affa uğrayabilir, şefaatle affedilebilir veya ölünce iskat yaparlar, iskat sayesinde affa uğrayabilir yahut ahirette cezasını çeker ama bu daha az ihtimaldir. Çünkü kılmak için çalışmış ama bitiremeden ömrü kâfi gelmemiş. Hiç kılmayanların hâli kötü olur.

Sual: Sünnet yerine kaza kılarken, fasid olsa, bu namazı yeniden kılmak vacip olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Akşam, yatsı ve sabahın farzı gündüz kaza edilirken sesli okumak caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Çok kaza borcum var. Fıkıh bilgilerini öğrenmek için de Tam İlmihali okuyorum. Hiç vakit kaybetmeden kazaları ödemeye mi çalışmalı, yoksa fıkıh bilgilerini mi öğrenmeli?
CEVAP
Kitap okumadan yani fıkıh bilgilerini öğrenmeden yanlış namaz kılarsanız ne olacak? Kitaptan fedakârlık olmaz, yani kitap okumak lazım. Kazaları da kılmaya devam edilir.

Sual: Doğru dürüst kılamadığım namazlarım olmuştur. Şimdi bunları kaza etmem lazım mı?
CEVAP
İmam-ı a’zam hazretleri kırk senelik namazını kaza etmiştir. Halbuki bir yanlışlığı da yoktu. Hep kaza namazı kılmak iyi olur.

Sual: Namaz ve oruç kazalarının sayısını tam bilmeyen nasıl hesaplar?
CEVAP
Zannı galibe göre hesaplar.

Sual: Bir arkadaşım, kaza borcu olduğu için, cemaatle teravih namazı kılınırken imama uyarak kaza namazı kıldığını söyledi. Bu şekilde, başka bir namaz kılana uyarak kaza kılmak caiz olur mu?
CEVAP
Şafii mezhebinde ise, caizdir. Hanefi mezhebinde caiz olmaz. Hanefi mezhebinde, aynı namaz kazaya kalmışsa cemaatle kaza edilebilir. Mesela bugünkü sabah namazını vaktinde kılamayanlar, kazasını cemaatle kılabilirler. Bunun haricinde Hanefi’de cemaatle kaza namazı kılmak caiz değildir. Çünkü herkesin kazaya kalan namaz vakitleri değişiktir.

Sual: Bir kimse, kılmadığı namazları, para verip başkasına kıldırabilir mi veya kılmadığı namazlar için, oruçta olduğu gibi fakirlere fidye, para verebilir mi?
CEVAP
Namaz, İbâdet-i bedeniyye yani bedenle yapılan bir ibadet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Ağır hasta ve çok ihtiyar olan kimse, namaz yerine fakire fidye, para veremez. Hâlbuki, oruç yerine fidye vermesi lazımdır. Halebî-i kebîrde deniyor ki:

“Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi lazımdır. Yalnız Hanbeli mezhebinde, namazı özürsüz terk eden mürted olacağı için, namazını kaza etmesi lazım olmaz. Önce, küfürden tövbe etmesi lazım olur. Namaz kılmak, farz olduğu için, inanmayan kâfir olur. İnanıp da, terk eden, yani özürsüz kılmayan fasık olur. Kitap, sünnet ve icma ile açıkça bildirilmiş olan farzların hepsi böyledir. İctihat ile anlaşılmış farzlara mukayyed denir. Bunlara inanmıyan kafir olmaz.” Bunlara da ehemmiyet vermeyen, aklına uyup, müctehidin hükmünü beğenmiyen kâfir olur. Dürr-ül-muhtârda buyuruluyor ki:

“Farz namazı, özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak, yani kazaya bırakmak haramdır.”

Câmi-ul-ezherin Cameroun (Kamerun) Cumhuriyeti'ndeki mümessili, üstâz İbrâhîm Muhammed Neşât, İslam kültürü kitabında diyor ki:

“Namazı bilerek terk etmenin büyük günah olduğunu ve farzları hemen kaza etmenin farz olduğunu, cumhûr-ı ulemâ bildirmektedir. İbni Teymiyye, namazı amden, bilerek terk edenin kaza etmesi lazım değildir. Kaza kılması sahih olmaz. Çok nafile kılması, çok hayrat, hasenat ve istiğfar yapması lazım olur dedi. Dahâ önce İbni Hazm da, uzun yazıları ile böyle uygunsuz fikirler ortaya atmıştı.”

İbni Teymiyye ve İbni Hazm, hükmü şüpheli olan âyet-i kerimeleri ve hadis-i şerifleri tevil ettiler. Yani, yanlış manalar vererek, Ehl-i sünnetten ayrıldılar. Böylece, hayırlı işlerin, namaz yerine geçeceği sapıklığını da körüklemiş oldular. İslamiyette açtıkları yaraların en zararlı olanlarından biri de, maalesef bu olmuştur.


www.ailevekadin.com