Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:


Bütün Yazıları


Narın faydaları ve demir eksikliği

Nefes darlığına Karayemiş

Nefes darlığına Keçiboynuzu

Okul hastalıkları için şifa reçeteleri

Osteoporozla mücadele çocuklukta başlamalı

Ostrojen meme kanseri yapmıyor

Ödemi hafife almayın

Papatya ile gelen sağlık

Pekmez, kansızlık için en iyi ilaç

Peynir suyu İLAÇ gibi

Polenler uykunuzu bölmesin

Posalı besinler kanseri önlüyor

Prostat kanseri ve domates

Prostat ve rahim kanserine lahana

Rahat bir uykunun yolları

Ruh haline göre seçilecek besinler

Sağlığımıza kuru destek

Sağlığımızın anahtarı Antioksidanlar

Sağlık için posa

Sağlık ve vitamin topu greyfurt


1 2 3 4 5 6 7 8 9

 
Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için

Fast food beyni de vuruyor

Günümüzde bir yaşama biçimi haline gelen fast food türü beslenmenin, insan metabolizmasında çeşitli rahatsızlıklara sebep olduğu, özellikle obeziteye yol açtığı artık herkes tarafından biliniyor. Ancak İngiltere’de uzun süredir devam eden bir araştırmanın sonuçları, bu beslenme tarzının, beyinde de önemli hasarlar oluşturarak unutkanlık, depresyon, alzheimer ve şizofrenik oluşumlar meydana getirdiğini ortaya çıkardı.

İngiltere Zihin Sağlığı Vakfı’nın desteğiyle yürütülen araştırmaya göre; fast food tarzı beslenmede yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksik alınması yüzünden zihin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler meydana geliyor. “Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor” diyen Araştırma Direktörü Dr. Courtney Van de Weyer, insanların son zamanlarda edindikleri beslenme alışkanlıklarının “dengeli ve sağlıklı” olmaktan çıktığını söylüyor.

Fast food türü besinlerde kullanılan katkı maddelerinin organizmada anormal değişikliklere yol açtığını da belirten Dr. Courtney Van de Weyer, “Bu sebeple insanlar; omega 3 ve omega 6 gibi faydalı yağ asitleri yeteri kadar alamıyor. Bu dengesizliğe vitamin ve mineral eksikliği de eklenince, hafıza problemleri ve depresyon ortaya çıkıyor. Daha ileri dönemlerde ise alzheimer ve şizofreni belirtileri ortaya çıkmaya başlıyor” diyor.


Beyne faydalı ürünler:

* Sebzeler (Lifli olanlar)

* Tohumlar ve fındık

* Meyveler

* Buğday, kepek

* Organik yumurta

* Doğal olarak yetişen balıklar


Beyne zararlı ürünler:

* Kızartılmış fast food yiyecekler

* Rafine edilmiş ve işlenmiş besinler

* Alkol

* Şeker

* Fazla çay ve kahve

* Besinlere konulan bazı ek maddeler

* Tarım ilacı içeren besinler


Kanserde “aile” korkusu
Ölümcül hastalıklar sıralamasının ilk basamağında yer alan kanserin tedavisinde erken teşhis çok büyük önem taşıyor. Özellikle ailesinde ve yakın akrabalarında kanser vakası olanların bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor.

Kanserde ailevi yatkınlık unsuruna dikkat edilmesi gerektiğini belirten Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bölüm Başkanı ve Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ali Ünal, “Mesela; meme kanseri görülen bir ailede 35 yaşını geçmiş tüm kadınların, kolon kanseri görülen ailelerde de 40 yaşından sonra tüm bireylerin kanser yönünden taranması gerekiyor’’ diyor.


Erken teşhisin önemi
Meme, akciğer ve kolon (kalın bağırsak) kanserinin ailevi yatkınlık olan kanser türleri arasında başı çektiğini kaydeden Prof. Dr. Ünal, ailesinde bu tür kanser görülen kişilerin daha dikkatli olması gerektiğine işaret etti.

Kanserde erken teşhisin, tedavide başarılı sonuç alınması için çok önemli olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Ali Ünal, bu konuda şunları söylüyor:
“Yapılan araştırmalarda; bazı bünyelerde bulunan ‘BRCA1’ adlı genin vücudu meme kanserine yatkın hale getirdiğini ortaya koydu. Bu gen, ailevi olabiliyor. Bir aile ferdinde meme kanseri varsa diğer kadınlarda da kanser görülme riski 10 kat daha fazla oluyor. Kolon kanserinde de aynı risk söz konusu. Baba ve kardeşlerde, yani bir ailenin üç bireyinde kanser görülen vakalar var.

Ailedeki 1. kuşak ve 2. kuşak fertlerin kanser yönünden taranması gerekir. Sigara ilişkili akciğer kanserine yakalanan bir babanın sigara içen diğer çocuklarında da kanser riski çok artıyor. Çünkü temelinde ailevi yatkınlık söz konusu. Bu tür detaylara dikkat edilecek olursa daha sağlıklı günler yaşarız.”


Izgara ete dikkat!
Millet olarak ızgarada yapılmış yiyeceklere karşı ayrı bir ilgimiz vardır. Bundan dolayıdır ki bizde mangalsız bir piknik düşünülemez. Peki ızgarada yapılmış besinlerin sağlığa zararı dokunur mu?
Bu konu üzerinde bir araştırma yapan Amerikalı bilim adamları, mangalda olduğu gibi yüksek ateşte ızgara yapılan etlerde oluşan bir bileşimin prostat kanserinin ilerlemesine yardımcı olduğunu öne sürdü.

8 hafta boyunca fareler üzerinde deney yapan Johns Hopkins Üniversitesi’nden doktor Angelo De Marzo ve meslektaşları, “PhIP” adlı bu bileşimin, etin çok yüksek ateşte kızartılması sırasında oluştuğunu belirledi.

Bu bileşimin, farelerdeki prostat kanserini hem başlattığı, hem de ilerlettiğinin üzerinde durulduğunu söyleyen De Marzo, farelerde pişmiş etin hazmedilmesiyle kanser arasında muhtemel bir etkileşime rastladıklarını ifade ediyor. De Marzo, etin pişirilmesi sırasında değişik miktarlarda ‘’PhIP’’ oluştuğu için insanlarda bu bileşimin ne kadarının hazmedildiğini söylemenin çok zor olduğunu kaydediyor. Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği’ne sunulan araştırmanın, et tüketimiyle yüksek prostat kanseri riski arasındaki bağlantının açıklanmasına yardımcı olabileceği belirtiliyor.


Cildinizi bakıma alın
Sıcak bahar güneşi yüzünü yavaş yavaş göstermeye başladı. Şimdi, kış aylarında kar, yağmur, soğuk ve rüzgar gibi dış etkenlerden fazlasıyla etkilendiği için esnekliğini ve canlılığını kaybeden cildimizi bakıma almanın tam zamanı. Sağlıksız bir görünüm alan cildimizi yeniden eski canlılığına ve esnekliğine kavuşturmak için kolayca hazırlayıp kullanabileceğiniz maskelerden yararlanabilirsiniz. İşte size bunlardan birkaç örnek.

* Küçük bir kaba; 4 çorba kaşığı süzme bal, 4 çorba kaşığı elenmiş arpa unu ve bir adet çiğ yumurtanın akını koyun. İyice karıştırılıp, 20 dakika bekletin. Sonra yine karıştırılıp, yüzünüze sürün. Kuruduktan sonra; evvela sıcak, sonra da soğuk su ile yıkanıp, yumuşak bir havlu ile kurulayın.

* Sıkılıp süzülmüş bir çay bardağı çilek suyunun içine bir tane çiğ yumurtanın akını döküp iyice karıştırın. Daha sonra içine bir tatlı kaşığı gülsuyu ilave edin. Elde edilen karışımı, pamukla cilde sürün. Bir saat bu şekilde bekleyin. Sonra, 4 bardak ılık suya bir çorba kaşığı karbonat konup eritin ve bu su ile cildinizi güzelce temizleyin.

* Kışın sertleşen, kuruyan, hatta yer yer çatlayan ellerinizi pamuk gibi yumuşacık yapmak için iki haşlanmış patatesi iyice ezin. Üzerine bir fincan süt, 5-10 damla gülsuyu ve iki yumurta ilave ederek bir kapta iyice çırpın. Bu karışımı, kuruyan ellerinize, kalın bir tabaka halinde sürün. Daha sonra folyo kağıdı ile sarın ve 20 dakika beklettikten sonra ve soğuk su ile yıkayın. İsterseniz bir miktar zeytinyağını ellerinize sürdükten sonra, yağın iyice emilmesi için eldiven giyip sabaha kadar tutun. (04.04.2006)
 

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.