Ana Sayfa Yap   |   Favorilere Ekle   |   
Arama:


Bütün Yazıları


Kuzukulağı ve cildinize göre bakım

Lahananın bilinmeyen faydaları

Limonun faydaları

Makarna ile kilo verin

Maydanozun faydaları

Melissa çayı iç rahat uyu

Meme kanserini lif ve posayla önleyin

Meyve ne zaman yenir

Meyve ve sebze suyu

Mısırın faydaları ve renkli lens

Mısırın püskülü ve yaban çileği

Mide gazlarından bitkilerle kurtulun

Mide kanseri ve saçlarda dökülme

Mide şişkinliği ve bulantı

Mide ve bağırsak gazının ilacı Tarçın

Muşmula ve Selülitler

Mutfağımızdaki doktor Kekik

Mutluluk veren besinler

Nanenin faydaları

Nar, bol salata ve maskeli güzellik


1 2 3 4 5 6 7 8 9

 
Yazı boyutunu büyütmek için      Yazıcı için

Vitaminlerle kendinizi zehirlemeyin!

İnsanlar, daha sağlıklı olacağım diye zaman zaman öyle hatalar yapıyorlar ki; bu yüzden sağlıklarını tehlikeye soktuklarının farkında bile olmuyorlar. Bu yanlışlardan biri, belki de en önemlisi, gereksiz yere vitamin kullanımıdır. Bilindiği gibi vitaminler; insan hayatı ve sağlığı için vazgeçilmez mikrobesin öğeleri arasında yer almaktadır.

Normal şartlarda dengeli beslenen bir insanda vitamin noksanlığı olması beklenen bir durum değildir ve dışarıdan hazır vitamin ürünleri kullanması gereksizdir. Ancak bazı kişiler, özellikle kış aylarında, vücut direncini artırmak ve hasta olmamak için gereksiz yere hazır vitamin ürünleri almaktadır.

Fayda yerine zarar
Oysa vücutta depo edildiğinde karaciğer üzerinde toksin etkisi yapan vitamin ilaçları, doktora danışılmadan gereksiz kullanılması halinde fayda yerine zarar verebilmektedir. Bir vitaminin fazla alınması bir başkasının emilimini azaltmakta, bu da sağlık problemlerine yol açmaktadır.

Mesela, suda eriyen vitaminler idrarla dışarı atılır. Ancak yağda eriyen vitamin ve minareler vücutta depo edilir. Bu da karaciğer üzerinde toksik etki yapmaktadır. Bunu kullanan kişi eğer hamile ise bu olumsuz etki bebeğe de yansımakta, bebekte doğuştan anormalliklere yol açabilmektedir.

İşte gereksiz yere aşırı dozda kullanılan vitaminlerin vücuda verdiği zararlara bazı örnekler:

* A Vitamini: A vitamini ve bir A vitamini kaynağı olan karoten anti-oksidandır. Ama laboratuar araştırmaları bunların pro-oksidan etkileri de olabileceğini ortaya koymuştur. Amerika’daki bir araştırmaya göre; gıdaların yanı sıra vitamin takviyesi ile fazla miktarda A vitamini almak, özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda kalça kırığı riskini arttırmaktadır. Aşırı A vitamini alan kadınlardan doğan bebeklerde malformation (şekil bozukluğu) meydana gelebildiği belirtilmektedir.

* C Vitamini: Günlük alınması gereken C vitamini 300-400 mg kadardır. 250 ml portakal suyu yaklaşık 100 mg C vitamini içerir. Aşırı derecede C vitamini yüklemesinin, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu hastalıklarının önlenmesinde artı bir etki sağlamadığı belirtilmiştir. Ayrıca böbrek taşı geliştirmeye eğimli insanlarda bu risk, fazla C vitamini kullanımı ile daha da artmaktadır.

* D Vitamini: Özellikle kemiklerimiz için son derece önemli olan D vitamininin, günlük 700-800 IU alınması, 60 yaş üstü insanlarda kemik kırığı riskini azaltmak için yeterlidir. Fazla alınmasının hiçbir faydası yoktur.

* E Vitamini: Yüksek dozda E vitamini, kanın pıhtılaşmasında önemli rolü olan K vitamininin metabolizmasını ve trombosit fonksiyonlarını bozmaktadır. Bu da özellikle kanamalı hastalarda, ölüm riskine bile yol açmaktadır. Dolayısıyla E vitamini oldukça az görülen E vitamini eksikliği dışında kullanılmamalı ve ancak uzman tavsiyesiyle kullanılmalıdır.

* Folik Asit: Normal beslenme ile günlük 50 - 500 mg folat alınır. Yüksek dozda folik asit alımı B-12 vitamin eksikliğini maskeleyebilir. Bu sebeple nörolojik hastalıkların sinsice ilerlemesine sebep olabilir.

Aklınızda bulunsun
Vitamin ilaçlarının yemekle birlikte alınması sakıncalıdır. Vitaminlerin, yemekten iki saat önce veya iki saat sonra alınması en doğru olanıdır. Aksi takdirde bu ilaçlar, doğal yolla alınan vitaminlerin de emilimini azaltmakta ve vücudun ihtiyacı olan vitaminleri yeteri kadar alamamasına sebep olmaktadır.


Faydalı formüller

Ağız yaralarına
Sirke ve susam yağı karışımıyla gargara yapılabilir. Ayrıca, birer çorba kaşığı böğürtlen yaprağı, hunnap, mercimek ve sinirli yapraktan oluşan karışımı kaynatıp, ılıkken gargara yapabilirsiniz. Kuru üzüm, anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp, yaraların üzerine sürebilirsiniz. Bol kekik çiğnemek de yararlıdır.

Böbrek taşına
Bir litre suya birer tutam kırkkilit otu, mısır püskülü ve kiraz sapı konur, 5 dakika kaynatılır ve süzerek günde 2-4 bardak içilir. Ağrıyı dindirmek içinse; 1 litre suya birer tutam keten tohumu ve meyan kökü konur, 15 dakika kaynatılıp süzülür ve günde 3-4 bardak aç karnına içilir.

Alerji için
100 gr ısırgan otu ile 100 gr kırkkilit otu karışımını çay gibi demleyip, günde 3 çay bardağı içmek ve bu tedaviye en az 20 gün devam etmek gerekir. Şahtere otu çay gibi demlenip, sabah akşam 1 su bardağı içilebilir. Kaşınan bölgeye oğulotunu haşlayıp ezerek koyarsanız kaşıntı geçer.

Kireçlenmeye karşı
400 gram Ardıç tohumu, 1 kilo bal ile karıştırılır ve bu karışımdan, günde 3 öğün, aç karnına, 1 tatlı kaşığı yenir.


Astıma karşı balık ve hububat
Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre tam tane hububat ürünleri ile balık, astım riskini yüzde 66’ya varan oranda azaltıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, Hollanda Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmada; 8 ve 13 yaş arasındaki çocuklarda astımla gıda tüketimi arasındaki ilişkinin incelendiğini söyledi. Boyacıoğlu, araştırma sonucunda; astım hastalığına yakalanma riski olan çocuklardan tam hububat ürünü tüketenlerde yüzde 54, balık yiyenlerde ise yüzde 66 oranında iyileşme görüldüğünü belirtti. (26 Aralık 2006)
 

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.