"Pankreasın yeterli miktarda ‘insülin’ salgılayamaması veya salgılanan insülinin yeterli derecede kullanılamaması yüzünden kandaki şeker oranının yükselmesi” şeklinde tanımlayabileceğimiz şeker hastalığının tedavisi veya sebeplerinin ortadan kaldırılabilmesi için yapılan çalışmalar gerek dünyada, gerekse ülkemizde aralıksız sürüyor. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Veteriner ve Tıp Fakülteleri’nin birlikte yürüttüğü bir araştırma da bu çalışmalardan biri...

A.Ü Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Atasever başkanlığında 5 öğretim üyesi tarafından yürütülen araştırmada, halk arasında ‘’yavşan otu’’ veya “Avrupa çayı” olarak bilinen bitkinin kan şekerini düşürdüğü ortaya çıktı.

Aylar önce başlatılan araştırmada, doz miktarı aşama aşama artırılarak verilen yavşan otu ekstresinin, diyabet hastalarının kan şekerini düşürmek için kullandığı oral antidiyabetiklere benzer etki meydana getirdiği görüldü. Daha basit şekliyle söylemek gerekirse, yavşan otu sayesinde diyabet hastalarının kan şekeri normal seviyede tutulabiliyor.

Şeker hastalarının kullandığı oral antidiyabetiklerin uzun süre kullanılan her ilaç gibi yan etkisi bulunduğuna, fakat doğal bir bitki olan yavşan otu için aynı durumun söz konusu olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Mustafa Atasever, “Çalışmamızı çevremizdeki gönüllü şeker hastalarında da denedik ve yavşan otunun kan şekerlerini düşürdüğünü tespit ettik. Bu bitki, diyabet hastaları için kolay temin edilebilir ve ucuz bir ilaç” dedi.


Diyabet için şifa formülleri

Şeker hastalığında faydalı olan başka şifalı bitkiler de var. İşte bunlarla hazırlanmış bazı şifalı formüller:

* 4 bardak suya; 30 gram civarında ayıüzümü yaprağı konur. Kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde bir kere, yarım su bardağı içilir.

* 30 gram kadar kıyılmış taze zeytin yaprağı yarım litre civarında sıcak suya konup 20 dakika bekletildikten sonra süzülür. Yemeklerden 10 dakika önce, birer çay bardağı içilir.

* 3 demet maydanoz; temizlendikten sonra ezdirilip, 4 su bardağı sıcak suyun içine konur. 20 dakika bekletildikten sonra temiz ve ince bir tülbentten süzülür. Elde edilen suya, bir su bardağı yeni sıkılmış limonsuyu konur. Her sabah, aç karına birer çay bardağı içilir.

* 6 bardak suya; 15 tane ardıç meyvesi, 1 tutam ceviz yaprağı, 1 tutam yabâni mersin yaprağı ve 1 tutam böğürtlen yaprağı konur. Kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer kahve fincanı içilir. 15 gün devam ettikten sonra 15 gün ara verilerek tekrarlanır.


Her yaşta görülebilir
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sabahattin Gül, diyabetin genelde her yaştaki insanda görülebileceğini, ancak 40 yaşın üstündeki kişilerde enfeksiyon, stres, yaşanan gerilim, gebelik ve alınan fazla kiloların, bu hastalığa zemin hazırlayabileceğini belirtiyor. “Tip 1” ve “Tip 2” olmak üzere diyabetin iki türü olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gül, ailesinde şeker hastası olanların daha büyük bir risk altında olduğunu kaydetti. Gül, diyabetin belirtilerini de şöyle sıralıyor: “Belirtiler, ağır ağır ortaya çıkar. Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme şeker hastalığının en sık görülen belirtileridir. Bunların dışında kişide açlık hissi, cilt yaralarının normalden daha geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, diyabetin diğer belirtileridir.”


Nelere dikkat edilmeli
Diyabetin tedavisinde beslenme ile hayat tarzının önemli bir etken olduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sabahattin Gül, şeker hastalarının nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda ki soruyu da şöyle cevaplıyor: “Öncelikle beslenmelerine dikkat etmeliler. Doğru bir beslenme şekli hastanın sağlıklı bir hayat sürmesinin temel gereğidir. Düzenli yapılan egzersiz yiyecekler yoluyla kana ulaşan şekerin vücut tarafından daha iyi kullanılmasına yardımcı olduğu gibi vücudu ürettiği insüline karşı daha duyarlı hale getiriyor. Egzersiz bilinçli bir beslenme programı ile uygulandığında hem hastanın kilo vermesini sağlıyor, hem de tansiyon ve kan kolesterol düzeyleri de olumlu yönde etkiliyor.”


Enfeksiyonlara doğal reçeteler
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılacak son derece yararlı bir formül. Gerekli malzemeler; adaçayı, ıhlamur (özellikle yaprağı), ekinezya, kuşburnu, zencefil (toz veya ezilmiş), bal (şeker hastaları kullanamaz). Formülün hazırlanması ve kullanılışı ise şöyle. Önce ıhlamur yaprağı ve kuşburnu 2 dakika kaynatılacak. Ocak söndürüldükten sonra içerisine adaçayı, ekinezya ve zencefil konularak 15 dakika demlenip süzülecek. Ilık hale geldikten sonra bal karıştırılıp içilecek. Ayrıca okaliptüs ve kekik yaprakları kaynar suya atılarak çıkan buharı teneffüs edilirse çok faydalı olur. Ihlamurun yaprağı kaynatılarak üst solunum yolu enfeksiyonlarında, çiçeği ise demlenerek sinirsel rahatlık sağlaması amacıyla kullanılması daha uygundur.


Tansiyon ve kolesterole sarımsak
Sarımsak hem tansiyonu hem de kolesterolü dengeleyen harika bir besin maddesidir. Sarımsak sayesinde HDL dengede kalırken LDL düşüyor, total kolesterol sonuçları iyi çıkıyor. Sarımsağı, zeytinyağlı soğuk yemeklerin içinde doğal haliyle alabilirsiniz; koku etkisi en aza iner ve damak tadınızı rahatsız etmeden almış olursunuz. Tansiyon ve kolesterol düşürücü etkisi kesindir. Ayrıca çok iyi bir antioksidan ve antiseptiktir. Yine de doğrudan ve özel olarak sarımsak almak istiyorsanız, sarımsağı bir cezve içinde sütle kaynatın, daha sonra sütünü dökün, öyle yiyin.


5 liraya sağlık
Kilis’te birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ve yörede “zahter” olarak da bilinen yeni mahsul kekiğin kilosu 5 YTL’den satılıyor. Zengin bitki örtüsüne sahip yörede, tedavi amaçlı kullanılan 67 çeşit şifalı bitki türü arasında bulunan taze kekiğin tezgahlarda satışına başlandı. Kilosu 5 YTL’den satılan kekik, çay olarak içilmesinin yanı sıra yemeklere ve salatalara da çeşni olarak kullanılıyor. Başta tüberküloz olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kekik, yöre halkının en fazla rağbet gösterdiği şifalı bitkiler arasında yer alıyor.


Şiş gözlere çiğ patates
Sabahleyin şiş gözlerle uyandıysanız, üzülmeyin kısa zamanda eski hale gelebilmeniz çok zor değil. Nasıl mı?.. İşte size bir kaç ipucu: Çiğ patatesi yuvarlak dilimler halinde kesin. Gözlerinizin üzerine birer tane yerleştirip 10-20 dakika arası tutun. Bunun dışında antioksidan içeren kremler de şişlerin inmesine yardımcı olacaktır.

Probleminiz kronikleştiyse, yani ne yaparsanız yapın şiş gözlerle uyanmaktan kurtulamıyorsanız kardiyovasküler egzersizler yapmalısınız. Yürüyüş, koşu, aerobik ve bisiklet bunların başlıcaları. Bu hareketler, vücutta ödeme yol açan tuz ve toksinlerin atılmasını sağlar ve sadece göz altlarınızdaki değil, tüm vücudunuzdaki şişliklerin giderilmesine yardımcı olur.

Şişliklerin inmesini beklemek için fazla zamanınız yoksa, bir parça buzu göz çevrenizde hafif hafif gezdirin. Bundan daha etkili bir diğer metot ise, içine soğuk su ve buz küpleri doldurduğunuz bir naylon torbayı yüzünüze kapatıp dayanabileceğiniz kadar beklemek. İşe yaradığını göreceksiniz.

Bu uygulamaların hiçbiri işe yaramıyorsa, tek çare var: Şişlikleri makyajla kamufle etmek. Teninizin rengindeki kapatıcıyı elmacık kemiklerinize kadar olan geniş bölgeye ince bir katman halinde sürün. Farınızı koyu renklerden seçin. (18.04.2005)