İlköğretim okulları ve liselerde yeni ders yılı bir hafta önce başladı. Sınıfları dolduran 15 milyon civarında çocuğumuzun yaklaşık 1.5 milyonunu okula ilk defa başlayan minikler oluşturuyor. Okula yeni başlayan minik öğrencilerin yaklaşık 100 bininin “HİPERAKTİVİTE” riski taşıdığı açıklandı. Çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluklarından biri olan ve okul başarısını olumsuz etkileyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkarılmasında öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor. Çünkü; çocuğun sınıf içindeki davranışları hiperaktivitenin teşhisi açısından büyük önem taşıyor.


Belirgin özellikleri
Bu çocuklar aşırı hareketlidir ve dikkatleri çabuk dağılır. Engellenmeye ve beklemeye tahammülleri yoktur. Çabuk kızar, kolay incinirler. Sınıfta kıpır kıpır olurlar ve genellikle hareketleri amaçsızdır. Yazıları düzensizdir ve kalemi bile değişik tutarlar. Zeka düzeyleri normal olmasına rağmen okulda başarılı olamayabilirler. Dinlemekte güçlük çekerler, özellikle matematiği anlamada zorlanırlar. Dikkatlerinin çabuk dağılması sebebiyle, derse ya da etkinliğe hevesle başlasalar bile tamamlayamazlar ve maalesef evde ve okulda ‘tembel ve başarısız’ sözcüklerini sık sık işitirler.”


Bu bir felaket değil
Bu rahatsızlığın bir felaket olmadığını ifade eden uzmanlar; böyle çocukların, aile ve öğretmenin yardımıyla problemlerin üstesinden gelme ve başarma şansları bulunduğunu belirtiyor. Aşırı beklentiye girmeden ve çocuğu bıktırmadan ilerlemesine yardımcı olmak gerekir. Her çocuk için ilaçlı tedavi şart değildir. Eğitsel tedavi, sıkıntıları büyük oranda telafi ederek çevreyle uyumu ve başarıyı artırmaktadır.


Bu önerileri dikkate alın
- Öğrenciyi, sakin bir yerde, ön sıralarda, iyi örnek olabilecek bir arkadaşının yanına oturtun.
- Hiperaktif çocuklara, çalışmayı tamamlaması için ek süre verin.
- Dikkat süreleri ile uyumlu görev ve çalışmalar verip, genellikle süreyi kısa tutun.
- Her seferinde tek görev verin, yönergeleriniz açık ve net olsun.
- Küçük hataları görmezden gelin. Doğrudan ödüllendirmeyi artırın, olumlu davranışlarını övün.
- Çocukla sık sık göz teması sağlayıp, elinizle dokunun. Çocuğun ailesi ile gelişmeleri sık sık konuşun.


Şişkinliği bitkisel çaylarla yenin

Ramazan ayında iftar veya sahurda tıka basa yenilen yemeklerden sonra oluşan sindirim problemi ve mide şişkinliği için; kekik, nane ve rezene çayı ile keten tohumu en ideal çözüm.

İftar sonrası sindirim problemleri çekenler, toz haline getirilmiş keten tohumunu balla tatlandırarak, yoğurtla birlikte veya suyla direk içilebilirler. Ayrıca kekik ve nane çayları da çok yararlı olacaktır.

Mide şişkinliği ve gaz problemi için ise rezene tohumu öneriyoruz. Rezene tohumunu çay şeklinde, bir su bardağı kaynamış suya bir tatlı kaşığı rezene tohumu koyarak 5-10 dakika demlendikten sonra süzüp günde 2-3 bardak içebilirsiniz.

Öte yandan, rezene yaprağı ile maske yaparak ciltteki şişkinlikleri giderebilir, her yemekten sonra ağız kokusunu gidermek ve hazmı kolaylaştırmak için ise rezene tohumu çiğneyebilirsiniz. (23 Eylül 2007)