Sebzeleri karıştır kanserden korun
Sebze ve meyvelerin, insan sağlığı açısından ne kadar önemli olduğu her geçen biraz daha iyi anlaşılıyor. Ancak beslenme uzmanları bununla da yetinmiyor ve bu harika besin maddelerinin sağlığımıza katkılarını artırmak için, arayışlarını sürdürüyor.
Amerikalı uzmanların bu konudaki araştırmaları da yeni bir diyet türünün ortaya çıkmasına yol açtı. Beslenme uzmanlarının yeni gözdesi olarak nitelendirilen ve Uzakdoğu Asya’nın beslenme alışkanlıkları ile “Akdeniz diyeti”nin sağlıklı taraflarını birleştiren “Mediterrasian Diet” yani Türkçe adıyla “Akdeniz-Asya diyeti”, başta ABD olmak üzere birçok ülkede giderek yaygınlaşıyor.
Özellikle kansere karşı koruyucu bir beslenme sistemi olarak kabul edilen “Akdeniz-Asya diyeti”nin en önemli özelliği, sebze ve meyvelerin tek başlarına değil, karıştırılarak birlikte tüketilmeleri... Beslenme uzmanlarına göre; kanser önleme özelliği olan birkaç sebzenin bir arada kullanılması onların bu konudaki etkisini daha da artırıyor. Brokoli ile domatesi bir arada yemek gibi... Çünkü her ikisinin içindeki kanserle savaşan maddeler birbirinden farklı ve bir araya geldiklerinde çok daha etkili oluyorlar. Buna benzer şekilde, yemek veya salataları hazırlarken değişik sebzelerin ve değişik meyvelerin karıştırılması kansere karşı etkilerini artırıyor.
Hastalıklara kalkan Uzman Diyetisyen Ferin Batman da giderek yaygınlaşan bu yeni beslenme akımı ve yararları konusunda şunları söylüyor: “Mediterrassian yani Akdeniz-Asya diyeti ile son derece sağlıklı ve özellikle de kansere yakalanma risklerini azaltan bir beslenme sistemi ortaya çıkmış. Sebze ve meyvelerin bol bol yer aldığı bu diyette, başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara karşı koruyucu özelliği olan sebze ve meyveler bir arada kullanılarak etkisi artırılıyor. Bu sağlıklı beslenme şeklinin, zayıflatmak veya en azından kiloyu korumak bir faydası da var.”
Altın liste
Yediğimiz besinlerde, özellikle sebze ve meyvelerde, vitamin ve minerallerin dışında “ikincil etki maddeleri” veya “Fitokimyasal” dediğimiz bazı özel maddeler vardır. Bu maddeler vücutta kanser riskini önler.
Brokolide bulunan ‘Sulforofan’, çilek, böğürtlen, üzüm ve cevizdeki ‘Ellag Asidi’, narenciye ve kimyondaki ‘terpen’, domates, avokado ve mürdüm eriğindeki ‘Lutein’ maddesi ve bir çok sebzede bulunan ‘Flavanoidler’, vücudun ürettiği protein moleküllerini aktive edip, insan hücrelerine giren kanser yapıcıları zararsız hale getirmelerini sağlarlar. Bunun için size bir tavsiyede bulunmak istiyoruz; Aşağıdaki sebze ve meyveleri sık sık ve değişik karışımlar yaparak yiyin. Çünkü onların içinde kanserin hiç hoşuna gitmeyecek maddeler var...
Beyne böğürtlen dopingi Yol kenarlarında, korularda, ormanlarda sık rastladığımız böğürtlenin, yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlediğini, ishallerde çok faydalı olduğunu, ağız yaralarına ve ayak yorgunluklarına iyi geldiğini, ayrıca mükemmel bir güzellik losyonu olarak da kullanılabildiğini biliyor muydunuz?
Güney Florida Üniversitesi’nde görevli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre; organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından çok zengin bir meyve olan böğürtlen, aynı zamanda mükemmel bir antioksidan kaynağı...
Meyvelerinin tam olgunlaştıktan sonra daha şifalı olduğu belirtilen araştırmada, böğürtlenin faydaları şöyle sıralanıyor: “Böğürtlenlerin sıkılmasıyla elde edilen su ishallerde çok faydalıdır. Ancak böğürtlen suyu saklanamaz. Bu sebeple taze içilmesi gerekir. Aksi takdirde sirkeleşir. Gerek taze ve gerekse kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağı, bir litre suda haşlanırsa, bu çay ağız yaraları için çok faydalıdır. Böğürtlenin sürgünleri ve kökleri 100 grama bir litre su ölçüsüyle kaynatıldıktan sonra ılık ılık ayak banyosu olarak kullanıldığında, ayak yorgunluklarına çok iyi gelir. 50 gram böğürtlen çiçeği bir litre suda kaynatıldığı zaman, elde edilecek şifalı su, özellikle eller için çok iyi bir güzellik losyonudur.”
Cilt kanseri ‘gençleşiyor’! ABD’de yapılan bir araştırma son yıllarda cilt kanseri vakalarında hızlı bir artış yaşandığını ortaya koydu. Minnesota’daki Mayo Clinic’te görevli bilim adamlarının yaptığı araştırmanın en çarpıcı yönü ise geçmişte genellikle 50 yaşın üzerindekilerde sıkça rastlanan cilt kanserinin artık 30’lu yaşlardaki gençler arasında da çok fazla görülmesi. Bu oranın, 1970’li yıllara kıyasla 3 katına çıktığı belirtildi.
Uzmanlara göre; cilt kanseri vakalarının artmasındaki sebeplerin başında, gençlerin sık sık solaryuma girmeleri ve ozon tabakasında oluşan incelmeye rağmen güneş ışınlarından korunmada yeterli duyarlılığı göstermemeleri geliyor...
Uzmanlar, cilt kanserinden korunmak için mümkünse gölgede güneşlenilmesini ve koruyucu güneş kremleri kullanılmasına özen gösterilmesini tavsiye ediyor. (22.08.2005)
|