Kuzukulağı ve cildinize göre bakım
Çocukluk yıllarımızda kırlarda dolaşırken, ağaçların gölgeliklerinde yetişen ve ekşimsi, mayhoş bir tadı olan kuzukulağı otunu koparıp yemeyi pek severdik. Onun ağızda hoş bir lezzet ve serinlik veren tadı bugün bile hatırımdadır. Evet... Kuzukulağı, belli bir yaşın üzerindeki insanlarımızın giderek unutmaya başladığı, yeni nesillerin ise hiç tanımadığı hoş lezzetli ve çok yararlı bitkilerden biridir. Türkiye’nin hemen hemen her yerinde yetişen bu harika ot, nemli, killi ve kumlu toprakları, gölgelik ve serin ortamları sever. Tarlalarda, çayır ve meralarda, ağaç gölgelerinde yetişir. Çiçeklenmeden önce toplanır. Bahar aylarında İstanbul’un birçok pazarında kuzukulağı bol miktarda satılmaktadır. Ülkemizin aksine, kuzukulağının bir çok çeşidi Avrupa’da bahçelerde özel olarak yetiştirilmekte ve bol bol tüketilmektedir. Bizde ise hak ettiği konuma ve ilgiye henüz ulaşmış değildir.
Sağlık kaynağı Kuzukulağı, insan sağlığı açısından son derece yararlı bir bitkidir. Köklerinden yapılan çay idrar artırıcı, safra söktürücü ve ateş düşürücüdür. Ayrıca kökünde bulunan bir asit, antiseptik (mikrop kırıcı) özelliğe sahiptir. Yapraklarından yapılan lapa ise çıbanların olgunlaşmasına yardımcı olur. Bol miktarda C vitamini içeren kuzukulağı, diş etlerinin çekilmesine ve sık sık kanamasına, ileri safhalarda ise dişlerin dökülmesine yol açan ve vücutta genel bir zayıflamaya sebep olan iskorbit hastalığna karşı oldukça etkilidir. Ayrıca demir ve fosfor gibi mineraller yönünden de zengindir. Hemoroidi onlara sabah, öğle ve akşam kuzukulağı çayı önerilir.
Sevilerek tüketiliyor Kuzukulağındaki oksalik asitten elde edilen ve piyasada “kuzukulağı ruhu” olarak da satılan ürün pas lekesini çıkarmakta etkilidir. Kuzukulağı, ekşi tadından dolayı salatalarda bolca kullanılır. Çorbalarda ve böreklik karışımlarda çok yararlanılan bir bitkidir. Ayrıca ıspanak gibi, pirinçli yemeği de yapılabilir. Baklagillerle de uyum sağlar. Bu özelliğinden dolayı Samsun civarında börülceli kuzu kulağı yemeği yapılır. Birçok bölgede ise salatası sevilerek yenir. Gebze civarında, yaptıkları rezene-labada yemeğinin mayhoş olmasını isteyenler içine biraz da kuzukulağı atarlar. Siz de eğer yemeklerinizde, çorbalarınızda, salatalarınızda mayhoş olduğu kadar zarif bir tat arıyorsanız mevsiminde bolca kuzukulağı kullanın.
Kuzukulağı salatası
Malzemeler: 1 demet kuzukulağı, 1.5 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı sirke, 1 tatlı kaşığı şeker, 2 elma, 2 yemek kaşığı kuru üzüm, 1 yemek kaşığı hindistan cevizi, 1 çay bardağı krema, kafi miktarda tuz ve karabiber.
Hazırlanışı: Kuzukulaklarını yıkayıp kuruladıktan sonra salata tabağına koyun. Başka bir kapta zeytinyağını, sirkeyi, tuzu, şekeri ve karabiberi karıştırıp salatanın sosunu hazırlayın ve sonra da kuzukulaklarının üzerine dökün. Diğer yanda rendelenmiş elmayı kuru üzümlerle karıştırıp kuzukulaklarının üzerine koyun. Hindistan cevizini serptikten sonra en üste kremayı koyup servis yapabilirsiniz.
Kuzukulaklı çiğ köfte
Malzemeler: 2 su bardağı köftelik bulgur, 250 gr yağsız dana eti (dövülmüş veya robatta çekilmiş), 6 yemek kaşığı isot veya kırmızı biber, yarım adet ince kıyılmış kuru soğan, 2 diş dövülmüş sarımsak, 1 tatlı kaşığı salça, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiber, 1 demet kuzukulağı.
Hazırlanışı: Okuyucularımız bu tarifi hazırlarken çiğ köfte yapmayı da öğrenmiş olacak. Genişçe bir tepsi veya köfte leğenine tuz, kuru isot (biber), karabiber, salça, et , kuru soğan ve sarımsağı koyup yoğurmaya başlayın. İyice karışınca çiğ köftelik bulguru yavaş yavaş ekleyerek yoğurmaya devam edin. Tepsideki malzemeleri gerektiğinde çok az su ile yavaş yavaş bastırarak, bulgur yumuşayıncaya kadar yoğurun. Çiğ köfte kıvamına geldikten sonra bir top yapın. Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp avuç içinde sıkarak aralıklı olarak servis tabağına dizin. Yanında yıkanıp kurulanmış kuzukulakları ile servis edin. Köfteler kuzukulaklarına sarılarak yenirse hoş bir lezzet olur.
Göz altındaki torbacıklara KUŞBURNU birebir Gözlerin altında oluşan torbacıkları ve morlukları gidermek için, kuşburnu lapasından yararlanabilirsiniz. Bunun için bir avuç kuşburnunu lapa şeklinde pişirin. İyice ezdikten sonra bu lapayı, bir kaç kat yapılmış gazlı bezin içine koyup gözlerin altına yerleştirin. Bir süre bekledikten sonra çıkarın..
Ciltteki lekleri ve genellikle yazın çıkan çilleri yok etmek için, bir yumurta akına 15 damla limon suyu damlatın ve bitki losyonuyla temizlenmiş cilde üç kat sürün. Haftada 2-3 kez yapılınca ciltte leke kalmaz. Yumurta akı aynı zamanda ciltteki gözenekleri açar ve cildi sıkıştırır, Limon ise leke açıcıdır.
Cildinize göre bakım yapın Cildinizin bakımı kullanacağınız bazı ürünleri kendiniz yapabilirsiniz. Önce cildinizin özelliklerini iyi tanımanız gerekir. Bunun basit bir yolu var. Yapmanız gereken şu: Yüzünüzü sabunla güzelce yıkayın. 2 saat sonra alın, burun ve çeneniz yağlanıp yanaklar kuru kalırsa, cildiniz “karma” demektir. Eğer, bütün yüzünüzde yağlanma olursa cildiniz “yağlı”, bütün cildinizde kuruluk ve gerginlik olursa cildiniz “kuru” demektir.
Çok bilinenin aksine cildi temizlemek için su ve sabun yetmez. Çünkü sular kireçli ve klorlu, cilt tipleri ise farklıdır. Evde hazırlanan papatya, ıhlamur, kekik losyonları ile akşam cildinizi çok kolay temizleyebilirsiniz. Bir çorba kaşığı kekiği bir bardak su ile çay gibi demleyin. Soğuyunca süzün. Cildiniz yağlıysa kekiğe bir fincan gül suyu, kuru ve karma cilt ise iki ölçü gül suyu katın ve bir pamuğu batırıp yüzünüzü silin. Gül suyu cildin yağını alıyor. Yağlı cilt çabuk sarkar. Kuru cilt ise çabuk kırışır. Kekik gözenekleri sıkıştırır. Antiseptik özelliği olduğu için sivilceleri kurutur, damarları büzüştürür.
Bu karışımı cam bir kaba koyup buzdolabında saklayarak uzun süre kullanabilirsiniz. Gül yapraklarını şişeye doldurup üzerine saf su koyarak 15 gün bekletirseniz gül suyu elde edebilirsiniz. (24 Nisan 2007)
|