Hiperaktif öğrenciye dikkat
Evet... bu şikayetler, “Hiperaktivite”yi tarif ediyor. Okulların açılması dolayısıyla yayınlanan istatistikler her sınıfta ortalama 1-2 çocuğun “dikkat azlığı ve hiperaktivite bozukluğu” diye adlandırılan bu tür problemlere sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Çocukluk çağının en sık görülen psikiyatrik bozukluklarından biri olan ve okul başarısını olumsuz etkileyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkarılmasında öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor.
Çünkü; çocuğun sınıf içindeki davranışları hiperaktivitenin teşhisi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle okul öncesi ve ilköğretim 1. sınıf öğretmenlerinin bu konuda dikkatli olmaları gerekiyor.
Yapılan araştırmalara göre; “Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu” çocukluk çağının en sık rastlanan psikiyatrik sorunlardan biridir ve 4-12 yaş arasındaki erkek çocukların yüzde 10’unda, kız çocukların ise yüzde 4’ünde görülmektedir.
Bu oranlar dikkate alındığında, bu yıl okula yeni başlayan yaklaşık 1.5 milyon öğrenciden 105 bini hiperaktivite riski taşımaktadır.
Uzmanlar, “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” riski taşıyan çocukların özelliklerini şöyle sıralıyor: “Bu çocuklar aşırı hareketlidir ve dikkatleri çabuk dağılır. Engellenmeye ve beklemeye tahammülleri yoktur. Çabuk kızar, kolay incinirler. Sınıfta kıpır kıpır olurlar ve genellikle hareketleri amaçsızdır. Yazıları düzensizdir ve kalemi bile değişik tutarlar. Zeka düzeyleri normal olmasına rağmen okulda başarılı olamayabilirler. Dinlemekte güçlük çekerler, özellikle matematiği anlama, kavrama ve problemleri çözmede zorlanırlar. Dikkatlerinin çabuk dağılması nedeniyle, derse ya da etkinliğe hevesle başlasalar bile tamamlayamazlar ve maalesef evde ve okulda (tembel ve başarısız) sözcüklerini sık sık işitirler.”
Bu bir felaket değil
“Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu”nun bir güçlük olduğunu, ancak asla bir felaket olmadığını ifade eden uzmanlar, bu çocukların, aile ve öğretmenin yardımıyla sorunların üstesinden gelme ve başarma şansları bulunduğunu belirtiyorlar. Aşırı beklentiye girmeden ve çocuğu bıktırmadan ilerlemesine yardımcı olmak gerekir. Her çocuk için ilaçlı tedavi şart değildir. Eğitsel tedavi, sıkıntıları büyük oranda telafi ederek çevreyle uyumu ve başarıyı artırmaktadır.
Hiperaktivitenin belirtileri
- Bu çocuklar aşırı hareketlidir ve dikkatleri çabuk dağılır. Engellenmeye ve beklemeye tahammülleri yoktur. Çabuk kızar, kolay incinirler.
- Sınıfta kıpır kıpır olurlar ve genellikle hareketleri amaçsızdır. Yazıları düzensizdir ve kalemi bile değişik tutarlar.
- Zeka düzeyleri normal olmasına rağmen okulda başarılı olamayabilirler. Dinlemekte güçlük çekerler, özellikle matematiği anlama, kavrama ve problemleri çözmede zorlanırlar.
- Dikkatlerinin çabuk dağılması nedeniyle, derse ya da etkinliğe hevesle başlasalar bile tamamlayamazlar ve maalesef evde ve okulda (tembel ve başarısız) sözcüklerini sık sık işitirler.
Uzmanlardan öneriler
Uzmanlar, “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” riski taşıyan çocuklar konusunda öğretmenlere de şu önerilerde bulunuyorlar:
- Öğrenciyi, sakin bir yerde, ön sıralarda, iyi örnek olabilecek bir arkadaşının yanına oturtun. - Hiperaktif çocuklara, çalışmayı tamamlaması için ek süre verin. - Dikkat süreleri ile uyumlu görev ve çalışmalar verip, genellikle süreyi kısa tutun. - Her seferinde tek görev verin, yönergeleriniz açık ve net olsun. - Küçük hataları görmezden gelin. Doğrudan ödüllenmeyi artırın, olumlu davranışlarını övün. - Çocukla sık sık göz teması sağlayıp, elinizle dokunun. Çocuğun ailesi ile gelişmeleri sık sık konuşun.
Bol bol yoğurt, peynir, süt meyve, sebze ve mısır yiyin
Gençler, derslerinizde başarılı olmak ve zekâ düzeyinizi yükseltmek istiyorsanız bol bol yoğurt, peynir, süt, meyve, sebze ve mısır yemeniz gerekiyor. Niye mi?
İngiliz bilim adamları, özellikle kız öğrenciler arasında yaptıkları araştırmalarda, vücuttaki demir oranının beynin kapasitesini artırarak IQ’sunu yükselttiğini tespit etmişler. Vücuttaki demir seviyesinin, sağlık ve vücudun dengesi bakımından önemli olduğunu vurgulayan bilim adamları, demirin dengeli beslenme açısından büyük önem taşıdığını da belirtmişler.
11-18 yaş grubu gençler arasında yapılan araştırmalarda, vücutlarında demir seviyesi normal olanlar, düşük olanlara göre daha yüksek zeka örneği göstermişler ve derslerinde başarılı olmuşlar. Bilim adamları, çok az miktarda demir eksikliğinin bile, zeka düzeyini düşürdüğüne dikkat çekmişler. Evet gençler... Bu satırları okuduktan sonra niçin bol bol süt, peynir, yoğurt, sebze, meyve ve mısır yemeniz gerektiğini anladınız herhalde... (24 Eylül 2002)
|