Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan son açıklamalara göre dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinde görülen çinko eksikliği sebebiyle her yıl ortalama 1 milyona yakın kişi hayatını kaybederken, onbinlerce çocukta da fiziksel ve zihinsel gerilik meydana geliyor. Bu rakamları okuyunca, bugünkü sayfamızın bir bölümünü çinko eksikliğine ayıralım istedik. İnsan vücudunun önemli yapı taşları arasında yer alan çinko, özellikle bağışıklık sistemimizde anahtar rolü oynayan bir mineraldir. Vücudu zinde tutar, verimliliğini artırır. Akyuvarların, antikorların oluşmasında payı vardır. Bağışıklık sisteminin bu askerleri; bizi, hastalığa sebep olan virüslerden koruduğu gibi zehirli maddeleri de zehirsiz hale getirmeye yardımcı olur.
Savunma mekanizması
Çinko eksikliği, vücudu enfeksiyon hastalıklarına karşı savunmasız bırakır. Ayrıca tat ve koku duyularını da zayıflatır. Bağışıklık sisteminin düzenli çalışabilmesi için vücutta bol miktarda çinko bulunması gerekir. Yaraların iyileşmesi ve görme duyusunun güçlenmesi için çinkoya ihtiyaç vardır. Diyabet ve böbrek hastaları, çinko eksikliğinde çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Çinko eksikliği ayrıca; öğrenme güçlüğü, zeka geriliği, bağışıklık sistemi hastalıkları, düşük çalışma kapasitesi, körlük, ‘prematüre’ ölümler, depresyon ve daha birçok sağlık problemine yol açmaktadır.
Beslenme önemli
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu da dünyanın önemli bölümünü etkileyen çinko yetersizliğinin, fiziksel büyümeyi sınırlandırabildiğini, zihinsel yeteneği köreltebildiğini ve bağışıklık sistemine zarar verebildiğini vurgulayarak şunları söylüyor: “Bu mineralin eksikliği, sıtma, ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi hastalıkların da önünü açabiliyor. Günümüzde önemli bir sağlık problemi haline gelen çinko eksikliği, her yıl büyük bölümü çocuk olmak üzere yüzbinlerce insanın ölümüne yol açmaktadır. Türkiye’de et ve süt ürünleri tüketiminin az olması, beslenme alışkanlıklarında hayvansal gıdalardan çok hububat kökenli gıdaların bulunması çinko eksikliğine sebep olmakta.”
Yetersizliği nasıl anlaşılır?
Özellikle enfeksiyonlara karşı zayıf olma çinko azlığının en önemli belirtisidir. Bunun dışında çocuklarda öğrenme yeteneğinin sınırlı olması, büyümedeki aksaklıklar, saç dökülmesi, kısırlık, soğuk eller ve ayaklar, koklama ve tat alma duygusunun sınırlı olması, tırnaklarda beyaz lekeler çinko azlığının diğer belirtileridir. Çinko, yoğun tempo içindeki kadınlar açısından önemli bir maddedir. Çinko, vücudun yorgunluk sonrasında toparlanmasını, kendini yenilemesini hızlandırıyor, bağışıklık sistemine destek oluyor ve yaraların kolay iyileşmesini sağlıyor. Yine regl nedeniyle kadınlarda erkeklere oranla fazladan bir çinko kaybı söz konusu oluyor. Ayrıca aşırı ter ve idrar yolu ile de vücut çinko kaybına uğrar. Çinko kaybı ise vücudu zayıf düşürür ve özellikle enfeksiyonlara karşı direncini kırar.
Nelerde bulunur?
Gıda maddeleri içinde hayvanî besinlerde, yani dana ve tavuk etinde, karaciğerde, balık, süt ve süt ürünlerinde, fındık, ceviz ve fıstık gibi kuru yemişlerde, fasulye ve bezelyede, yeşil ve kırmızı biberde, Brüksel lahanasında, kuru baklagillerde, mangoda bol miktarda çinko bulunmaktadır. Eğer bunlar yeterince tüketilmiyorsa, destek olarak çinko içeren haplar alınabilir.
Doğal sağlık kaynağı Şalgam Suyu
Vücuda direnç verip zinde tutan şalgam suyu, içinde bulunduğumuz bu soğuk günlerde grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini azaltır.
Bir zamanlar Çukurova bölgesine has bir içecek olarak tanınan, ancak son yıllarda ülkenin hemen her köşesinde tüketilmeye başlanan şalgam suyunun, sindirim sisteminden solunum yollarına, kalp ve damar rahatsızlıklarından göz sağlığına kadar birçok konuda şifa kaynağı olduğunu biliyor musunuz?
A, B, C ve E vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, fosfor ve demir mineralleri yönünden son derece zengin olan ve kırmızı havuç, şalgam, kepekli bulgur, maya, yoğurt, peynir gibi hammaddelerden yapılan şalgam suyu, vücuda direnç verip zinde tuttuğu için, içinde bulunduğumuz bu soğuk günlerde grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini azaltır. Şalgam suyunun en önemli özelliklerinden biri de; hücre yenileyici olması ve kansızlığı gidermesidir.
Direnç verir zinde tutar
Başlıca faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
İştah açar ve sindirimi kolaylaştırır, bağırsakları çalıştırır. Mide ve karaciğer sağlığına önemli katkı sağlar. Toksinlerin dışarı atılmasına, kolesterolün düşürülmesine yardımcı olur. Kemik dokusunu ve dişleri güçlendirir. İdrar söktürür, böbrek kumu ve taşlarının düşürülmesini kolaylaştırır.
Romatizma ve nikris ağrıları ile mafsal şişliklerinin tedavisine destek olur. Solunum yollarını ve bronşları temizler. Vücuda direnç verip zinde tutar. İnsana rahatlık vererek, stresi azaltır ve sinirleri yatıştırır. Hücre yenileyicidir, kansızlığı giderir. Sıcak şalgam, saçlarda beyazlanmayı geciktirir.
Nasıl yapılıyor?
Ana maddesi; şalgam, kırmızı (mor) havuç, kepekli bulgur, maya, yoğurt, peynir, sirke, tuz ve acı süs biberi olan şalgam suyu; mayalanarak yapılan bir içecek. Önce; peynir, yoğurt ve sirke ile mayalanan kepekli bulgur, bu şekilde bir hafta bekletiliyor. İyice ekşidikten sonra sulandırılıp, dut ağacından yapılan özel tahta fıçılara bırakılıyor. Ardından, kırmızı (mor) havuçlar iyice temizlenip kaynatıldıktan sonra aynı fıçılara ilave ediliyor, üzerine de doğranmış şalgamlar yerleştiriliyor.
Tahta fıçılarda bir hafta daha bekletilen bu karışıma tuz ilave ediliyor. Fıçı içinde olgunlaştırılan şalgam, bekleme süresi sonunda süzülerek içime hazır hale getiriliyor. Şalgam suyunu acılı olarak içmek isteyenler için de bir miktar süs biberinden elde edilen acı sos ilave ediliyor. (14.11.2006)