Kalbin hasta olmaması için
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Nefsin ve aklın bütün istekleri bedenin ihtiyaçları içindir. Ancak dünyadaki her şey insan için yaratıldığından bu isteklerin, ihtiyaçların ardı arkası gelmez. Akıl ve nefs, bu isteklerini kalbe bildirirler. Kalb de bunlardan gelene göre hareket eder.

Bu akıl, İslamiyet’e kavuşunca, kıymetlenir. Yine istekleri beden içindir ama bu sefer âhireti, ebedî hayatı görür, bu bedenin orada da saadete kavuşması için çırpınır. Nefsin her isteğine boyun eğmez. Sınırlama getirir. Şunları ancak şu kadar yapabilirsin der, yani bu talimatı kalbe gönderir. Nefsimiz ise kâfir olduğu için, isteklerine devam eder. Kalb yine akıl ve nefisten gelenlere göre hareket eder. Ancak kalbin doğru, sıhhatli karar verebilmesi için sağlam olması, hasta olmaması lazım. Kalbin hasta olmaması için, mezhep imamlarımızın, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda olmak, onların kitaplarını okumak ve okuyan sâlihlerle beraber olmak şarttır.

Dinimizde ruhbanlık yoktur. Nefsi öldürmek, bütün isteklerini reddetmek diye bir şey yoktur. İslamiyet nefsi öldürmeyi değil, kontrol altına almayı istemektedir. Nefsin isteklerinden helal olanları yapmaya izin veriyor. Haram olanlarına izin vermiyor.

(La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) öyle bir kelime ki, söylemesi hafif, ama değeri çok yüksek. İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Bu kelime-i tevhidin sevabını terazinin bir kefesine koysalar, yedi kat yerler, yedi kat gökler günahlarla dolsa, bu kelime-i tevhidin bulunduğu yer ağır gelir) buyuruyor.

İmanı olanı ateş yakmaz. Çünkü kelime-i tevhid onu korur. Asırlarca, imansızlar bu kelimeyi söylememek için öldüler, Cehenneme gittiler, asırlarca Müslümanlar bu kelimeyi söyletmek için şehit oldular, Cennete gittiler.

Bu kelime-i tevhidi söylemeyi yani buna iman etmeyi, Allahü teâlâ kime nasip etmişse, ondan daha zengin, ondan daha mutlu, ondan daha bahtiyar hiç kimse olamaz. Onun için bunu söylemek, buna inanmak kime nasip olmuşsa, onun başka bir şey için üzülmesi doğru değildir. Çünkü Allahü teâlâ ona en kıymetli nimeti vermiştir.

Allahü teâlâya hamd olsun ki, biz Müslümanlara bu kelime-i tevhidi söylemek nasip etmiş. Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer kelime-i tevhidi söyledi, Ebu Cehil ve Ebu Leheb birçok mucize görmesine rağmen söylemedi. Bu işin neticesi şaka değil. Sonunda Cennet veya‎ Cehennem vardır. İnanarak söyleyen Cennete, söylemeyen Cehenneme gidiyor. Allahü teâlâ muhafaza buyursun! Onun için her zaman kelime-i tevhid söyleyelim.

www.ailevekadin.com