Dinimize uyan rahat eder
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Geçimsizlikler, hep dinimizin dışına çıkmaktan dolayıdır. Nitekim Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri, (İslâmiyet bir dairedir. Bu dairenin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz. Bu dairenin içinde hiçbir sıkıntı yoktur) buyuruyor.

Mademki Ehl-i sünnet bir Müslüman olmakla çok kıymetli bir elbise giydik, o halde bu elbiseyi korumamız, İslamiyeti ve Ehl-i sünneti güzel bir şekilde temsil etmemiz lazımdır. Mesela insanlar, bizden emin olmalıdır. Sözümüzün eri olmalıyız. Cömert olmalıyız. Hasreti çekilen insan olmalıyız. Velhâsıl insanlar bize baktığı zaman, Müslümanlığa hayranlık duymalıdır. Konuşarak bir şeyler anlatmak arzusundan kurtulup, dinimizi lisân-ı hâl ile sevdirmeliyiz.

Kim olursa olsun, ne olursa olsun, dinimizin emir ve yasaklarına uyan kazanır, uymayan kaybeder. İnanarak uyan, dünyada rahat eder, âhirette Cennete gider. İnanmadığı halde uyan ise, imanı olmadığı için âhirette Cehenneme gider, fakat saadete götüren kurallara uyduğu için, ateist, Hristiyan veya Yahudi de olsa, dünyada rahat eder. Çünkü İslamiyet, Allahü teâlânın kullarına gönderdiği bir ilaçtır. Kim içerse içsin, faydasını görür. Mesela kâfirler, nikâh düşen kadınlarla erkeklerin beraber oturmasının haram olduğuna inanmasalar bile, bu kurala riayet edip ayrı otursalar, felaketlerin yüzde doksanından kurtulurlar.

Netice itibariyle bir Müslüman, dünyada İslamiyete ne kadar uyarsa, âhirette o kadar rahat edecektir. Dünyada ne kadar gevşek davranırsa, orada o kadar sıkıntı çekecektir. Çünkü dünya ile âhiret birbirine zıttır. İki zıt şey bir araya gelmez. Cem-i zıddeyn muhaldir. Onun için Allahü teâlâ bir hadis-i kudside, (Ben iki korkuyu bir kulumda birleştirmem. Dünyada benden korkan, âhirette korkmasın! Dünyada benden korkmayan, âhirette korksun!) buyuruyor. Allah’ın azabından korkmak, müttekîlerin, takva sahiplerinin nişanıdır.

Bu zamanda çok korkmak ve imanı kurtarmak için çok gayret sarf etmek lazımdır. Günahkâr ölenin kurtulması o kadar zor değildir, çünkü imanlı olmak şartıyla, büyük günah işleyenlere peygamberler, Ehl-i sünnet âlimleri, şehidler ve daha başkaları şefaat edecektir. Yani günahkâr için şefaat çoktur. İmansız ölene ise hiç şefaat yoktur. Mazlum da olsa, şehit olması, Cennete girmesi mümkün değildir.

www.ailevekadin.com