Herkesin alın yazısı kendi icraatıdır
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kur'an-ı kerimde mealen, (Herkes kendine uygun olan işi yapar) buyuruluyor. İnsanlar iki gruba ayrılır: Yapıcı ve yıkıcı. Dolayısıyla herkes, hangi safta yer aldığına bakmalıdır. Eğer yapıcı safta yer almışsa, yani Allahü teâlâya iman etmişse, İslamiyet’i din olarak kabul etmişse, Muhammed aleyhisselamı peygamber olarak kabul etmişse, Onun dinine uymuşsa, âhirete inanmışsa, bir mümin olarak yaşıyorsa ve bu uğurda çalışıyorsa, çok şükretsin. Bu, onun akıbetinin başlangıcıdır. Yani Cennete giden yola girmiştir. Allahü teâlânın rızasına kavuşacaktır. Yolun sonunda Cennet vardır.

Eğer bir insan, Allah muhafaza etsin, bütün bunlardan mahrumsa, yıkıcıysa, bölücüyse, dedikoducuysa, imansızsa, o da kendine uygun olan işi yapar. Bu da onun akıbetinin başlangıcıdır. Onun yolunun sonu da Cehennemdir.

İşte herkesin alın yazısı, yani kaza ve kaderi, icraatıdır. (Benim alın yazım nasıl?) diye merak eden, icraatına bakmalı. Herkes, alın yazısını dünyada icraatıyla ortaya koyar.

(Kişi âhirette sevdiğiyle beraberdir) hadis-i şerifi gösteriyor ki, uygun insanlar birbirini arayıp bulur. Aynı inançta, aynı idealde, aynı hizmette bir araya gelirler. Uygunsuz insanlar da birbirini bulur. Onlar da yıkmak için beraber çalışırlar.

İbrahim aleyhisselamı ateşe attıkları zaman, yılan hariç hayvanlar ve kuşlar ağlaştılar ve etrafında toplanıp, İbrahim aleyhisselama bir yardım yapabilmenin çaresini aradılar. Bunların arasında zayıf bir bülbül yavrusu vardı. Kendini ateşe atacağı sırada Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselama, (O kuşu tut ve ne istediğini sor) buyurdu.

Cebrail aleyhisselam, kuşu tutup ne istediğini sorunca, kuş, (Halilullahı ateşe atıyorlar. Mademki kurtarmaya kâdir değilim, bari onunla beraber ben de yanayım) dedi. Cebrail aleyhisselam, (Hayır öyle yapma! Senin Allahü teâlâdan bir isteğin var mı?) dedi. Bülbül, (Benim dünyada, Onun adını anmaktan başka arzum yoktur. Binbir ismi olduğunu işittim. Yüz birini biliyorum. Diğer dokuz yüz ism-i şerifini de bilmek isterim) dedi. Allahü teâlâ, kuşun dileğini yerine getirdi. Şimdi sahralarda öten bülbüller, Hak teâlânın binbir ismini söylemektedir.

Habercinin vazifesi haber vermektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İmanımızı muhafaza edip, imanla ölmek için, dinimizi doğru olarak öğrenip, emir ve yasaklara uymamız ve her gün tecdid-i iman duasını okumamız lazımdır. Bugün, öfke insanları mahvediyor. Öfkelenmemek için ne mümkünse yapmaya çalışmalı. Ehl-i sünnet âlimlerinin, kitaplarını, hayatlarını okumalı, istiğfar etmeli, kabahati kendimizde aramalı. (Kusur varsa, bendedir) demeli. Kendi kusurumuzu görebilmeliyiz. Otokritikte bulunmalı. Şimdi buna öz eleştiri diyorlar. Herkes kendini överken biz kendimizi yermesini bilmeliyiz.

Hazret-i Ali, Resulullah efendimizin damadı, ilk Müslüman olan genç ve Allah’ın aslanı olmasına rağmen, kendi mübarek sakal-ı şerifini tutup, (Ah nefsim, nedir benim senden çektiğim) demiş, bir tutam kıl elinde kalmış. Bugün niye böyle kendimize nasihat etmiyoruz? (Kardeşim, yanlış yoldasın, kendini düzelt) diye ikaz edene teşekkür edeceğimiz yerde gücenirsek büyük hata etmiş oluruz. İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Habercinin vazifesi ancak haber vermektir) buyuruyor.

Allahü teâlânın büyük ihsanına kavuştuk. Milyarlarca insana verilmeyen büyük saadet, iman ehline verilmiştir. Elhamdülillah iman ettik, Müslümanız. Bu imanın güzelliğini başkalarına da anlatmak zorundayız. Bunun için de önce, bu imanın tezahürü bizde teşekkül etmeli. Yalan söylememeli, verdiğimiz sözde durmalı, gıybet dedikodu etmemeli, kimsenin kalbini kırmamalı, güler yüzlü olmalıyız. Ailelerimizi üzmemeli, yani İslam ahlâkı ile ahlaklanmalıyız. Öyle olmalı ki insanlar bizim için, (Ah bir gelse de dinlesek) demeli. Böyle olursak, ayrıca konuşup bir şeyler anlatmamıza lüzum kalmaz. Herkes iyiyi kötüyü fark eder, Müslümanlığa rağbet besler. Diğer taraftan, allâme-i cihan olsak, çok faziletli olsak, en güzel kelamlar bizde olsa, fakat hâlimiz bozuksa, hem etrafımıza hem de İslamiyet’e zarar veririz.

O hâlde önce iğneyi kendimize batıralım. İyi bir Müslüman olmaya, sevip sevilmeye çalışmalıyız. Nefsimize zorluk verenlere dua etmeliyiz. Hakaret edene, aleyhimizde konuşana hediye vermeliyiz. Çünkü bize büyük iyilik etmiş ve günahlarımızı almıştır. Ona ne kadar teşekkür etsek azdır!

www.ailevekadin.com