Hakiki bayram nasıl olur?
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, nice bayramlara kavuştursun! Ramazan-ı şerif geldi geçti, inşallah hakkını verebilmişizdir, inşallah bizden şefaatçi olarak ayrılmıştır.

Büyüklerimiz bize, bu dünyada ve âhirette lazım olacak her şeyi verdiler, doğru imanı öğrettiler. Hakiki bayram budur.

Sâlih müminlerin, Allah rızası için bir araya geldiği yer, Cennet bahçesi olur. Buraya ne yüzle geleceğiz, ne anlatacağız diye düşünüyorduk, ama Allah’ın izniyle, büyüklerin yardımı yetişiyor, söylenmesi gerekenleri söylemek nasip oluyor. Onların himmeti, yardımı hiç durmaksızın yağıyor. Bir an, bizi kendimize bıraksalar darmadağın oluruz, Allah korusun! Onun için çok şükredeceğiz. Hakiki bayramın biri de budur.

Bir arkadaş, bir şeylerden dertlenmiş, anlatıyormuş, hocası ona demiş ki: (Hocamızı, İmam-ı Rabbânî hazretlerini tanımışsın, bunlar vasıtasıyla Cenab-ı Hakk’ı, Resulullah efendimizi, bu yolu tanımışsın, hâlâ dünyalık işler için üzülüyorsun, seni ne kadar dövsek az gelir.)

Büyüklerimiz birer birer bu dünyadan göçtüler, bunun üzüntüsü içindeyiz, ama şefaat var, müjde var, hem de Resulullah efendimizin müjdesi var. Teselli kaynağımız bu. Dünyada kim kimi severse, âhirette onunla beraber olacak. Bu olmasa, gülecek yüzümüz kalmazdı. İmam-ı a'zam hazretleri, (Hayatımda bir defa güldüm, ona da çok pişmanım) buyuruyorlar. O büyüklerin hasretiyle, o ayrılıkla insanın gülecek yüzü olmaz, ama hem bu müjde olduğu için, hem de bizi yalnız bırakmayacakları için, mübarek hocamızın defalarca söylediği gibi, (Bu hizmetlerimizde bulunan bir arkadaş dışarıda kalsa, biz onu almadan Cennete girmeyiz) buyurdukları için, o müjdeyle, biz de burada, keyfimiz yerinde dolaşıyoruz.

Bir zat anlatır: Hocam vefat ettiği günün akşamında, bütün sevenleriyle, talebeleriyle bir araya geldik, 6-7 bin kişi taziyede bulundular. O gece rüyamda, istirahat ettiği odasına girdim, uzanmış yatıyordu, yanına girince doğruldu ve (Allah senden razı olsun) dedi. Yani âhirete gittiler ve oradan da onların rızalarını almış olduk. Artık dünya hiç umurumda değil. Bu kadar memnun olmalarının sebebi, her zaman olmamız gerektiği gibi, o gün de birlik ve beraberlik içinde olmamızdı. Onun için o duayı aldık. İnşallah bir arada olduğumuz müddetçe bizi orada da bırakmazlar. Ama eğer bu birlik ve beraberliğimize zarar verirsek, bozarsak, işte o zaman kaybedenlerden oluruz.

Bu hizmetlere sahip çıkalım


Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Iyd, bayram demektir, her sene tekrar ettiği, avdet ettiği için ıyd deniyor. Bundan sonra her günümüzün bayram olması için günahtan ve kul hakkından çok sakınmalı. Allahü teâlâ kalb kırmaktan, günah işlemekten, dedikodudan, fitneden, her türlü günahtan bizi korusun! Günahsız geçirdiğimiz gün, bizim bayramımızdır. Her sabah uyandığımız zaman, bütün azalar dilimize yalvarırlarmış, ne olur bugün bizi günaha sokma, bugün bizim başımızı belaya sokma, bugün bizi küfre sokma diye...

Kâfir bile olsa kimsenin kalbini kırmamalı. Hele mümin ise, Allah muhafaza! Peygamber efendimiz, Eshabına ve ümmetine çok düşkündür. Ana babanın evladına olan düşkünlüğünden daha fazla düşkündür. Bir müminin kalbi kırılırsa Resulullah efendimiz incinir, üzülür. Onu üzen, Allahü teâlâyı üzmüş olur.

Ehl-i sünnet yolunda, dinimize hizmet ederken, ister bu büyüklerin kitaplarını satarak veya dağıtarak olsun, ister bu kitap hizmetini destekleyen diğer işlerle olsun, bir şekilde bu işlerin bir parçası olmaya, bu çatı altında olmaya çalışmalı. Tek kurtuluş çaresi budur. Bütün güzellikler buradadır. Dışarısı ateştir, fitne doludur.

Büyüklerimizin tasarrufu ile bu seneki dağıtılan kitap sayısı, önceki senelere göre çok fazladır, çünkü evliya zatlar vefat edince, kınından çıkmış kılıç gibi olurlar, himmetleri, tasarrufları artar. Büyüklerimiz, bir kitap fazla okunsun yani bir kişi daha yanmaktan kurtulsun diye, hayatlarını feda ettiler. Bütün maksatları buydu. Şimdi elhamdülillah bu arzuları da yerine geliyor. Bu da başka bir bayram vesilesidir.

Eshab-ı kiram, (Resulullah efendimizi defnettikten hemen sonra, döndüğümüzde kalblerimizin dünyaya meylettiğini hissettik) buyuruyorlar. Şimdi biz de burada beraberiz, geldik, bayramlaştık, elhamdülillah birbirimizin yüzünü gördük, ama ayrılınca hepsini unutuyoruz, çıkar çıkmaz planlara, dünyalık işlere başlıyoruz. Giderken hiç olmazsa bir şey aklımızda kalsın: İki mümin Allah rızası için bir arada olsa, şeytan oraya giremez. Birbirimizin yüzüne muhabbetle baktığımız zaman günahlarımız dökülür, affolur. Büyüklerimiz de memnun olur, razı olur. Allah’ın rızası da onların rızasındadır.

Bu nasihatleri unutmazsak, inşallah her günümüz bayram gibi olur: Birincisi, kitap okuyacağız. Merhum hocamız çok söylerlerdi, (Biz bu kitapları raflarda tozlansın diye yazmadık, arkadaşlar kitap okusunlar) buyururlardı. İkinci önemli husus, asla kalb kırmayacağız. Üçüncüsü de, bu hizmetlere gücümüz yettiği ölçüde sahip çıkacağız. Bunları yapabilirsek her günümüz bayram olur.

www.ailevekadin.com